Turkiye’deki sözde sığınmacı Çingeneleri İngiltere organize ediyor

İngiltere Kraliyet Çingenelerine köpeklik eden Türkiye’deki o bilinen etkili ve yetkili Çingene hainler… Adana, Mersin ve Hatay’da “sığınmacı” dedikleri Çingeneleri organize ediyorlar.

Saha elemanları, sığınmacı denilen Çingenelerin önde gelenlerinin evlerinde toplantılar da yapıyorlar.

Hedef, daha önce izin vermediğim şeyi tekrar denemek: Türkiye’yi bölmek…

Bölgede haberleşme cihazları, telsizler, dronlar, silahlar dağıtılıyor. Kendilerine çalışan Çingene belediye başkanları üzerinden belediyelerin çöp kamyonları bile silah, mühimmat ve teçhizat nakil etmekte kullanılıyor.

Sadece belediyeler üzerinden değil, Karayolları müdürlüklerindeki Türk görünen Ermeni/Çingene amirler/müdürler üzerinden de hamleler yapıyorlar, daha da yapacaklar. Her şeyi planlamış vaziyetteler. Çok geniş kapsamlı çatışmalara alt yapı hazırlıyorlar. Sığınmacı diye diye ülkemize doldurdukları istilacılara vatan toplarımızı bölerek vermek istiyorlar. Irak ve Suriye’nin kuzeyi ile birlikte, Türkiye’nin güneyini de kopartıp almak istiyorlar. Plan, sadece Türkiye ayağı ile sınırlı değil.

Türkiye’den kopartılmak, alınmak istenen bölgelerdeki iş makinelerinin kısa sürede kurşun geçirmez hale getirilebilmesi için de normal görünen ama art niyetli malzeme satın almaları, depolamalar, yönlendirmeler yapıyorlar.

Onlar, Türkiye’nin Ankebut Ağının kontrolünden tamamen çıkmasına, İstanbul’un hükmünün geçmesine, Türkiye’nin gerçekten hür ve huzurlu bir ülke olmasına asla izin veremezler. Çok vakitleri olmadığını biliyorlar ve acele ediyorlar.

Bu planlar çerçevesinde…

Yunanistan ana karasına, bazı Ege adalarına, Irak’a ve Suriye’ye daha fazla askeri yığınaklar yaptırıyorlar.

Hem acele etmek istiyorlar, hem dikkat çekmek istemiyorlar hem de İstanbul’un yapabileceklerinden çok korkuyorlar.

Lakin bunu ölüm kalım mücadelesi olarak görüyorlar.

Çünkü Türkiye’deki ihanet ve sömürme sistemleri kilitlenmedi sadece, dünya genelinde eş zamanlı olarak çok ağır darbeler aldılar.

Güney Kore bile bu planlar çerçevesinde Irak’a araçlar gönderiyor. Etrafımızdaki kuşatma gün gün artırılmak istenirken, içimizdeki etkili ve yetkili hain Çingeneler ve sığınmacı denilerek doldurulan on beş milyondan fazla Çingene üzerinden de çok şeyler yapmayı planlıyorlar.

Bu süreçte, Türkiye’deki bazı belediyeler, sahil şeritlerini düzenleme işlerine bile girişecekler ama asıl maksat, düşmanların denizden karaya çıkartma yapmalarını ya da duruma göre ve en azından sürekli mühimmat takviyesi yapmalarını sağlamak olacak.

Çingene ve gayr-i meşru dış işleri bakanı Hakan Fidan da bütün planların içinde ve bölgedeki tepe isimler arasında… Irak’a yapacağı sözde resmi ziyaret de hem kara para işlerini açmaya dönük acil eylem planları konuşulacak, hem de bu işgal, istila, bölme, çok kanlı çatışma planları konuşulacak.

Hakan’ın aşireti de dahil, Kürt müslüman rolü oynayan, İslamcılık rolünde olan çok sayıda Çingene hain işareti de bu planlarda kullanılacak. Bölgedeki aşiretler arası dengeler, bağlantılar da kullanılacak.


Bütün bölgede, en tepede Londra tarafından yönetilen çok sayıda terör örgütü de var ve bunlar da bu plan çerçevesinde sahada organize halde kullanılacaklar.

YPG denilenlere kadar, hepsi…

ABD, son süreçte bu nedenle bölgedeki terör örgütlerini sarsıp kendinen getirmeye, işgale hazır hale getirmeye çabalıyor. Askeri sevkiyatları bu terör örgütlerine en çok da Türkiye’nin işgali için gönderiyor. Zaten en başından beri herkes biliyor, Arap Baharı ya da BOP ya da daha değişik isimlerle anlatılan şeyin nihai hedefinin Türkiye olduğunu…

Esed ve çetesi de bu planların içinde ve Türkiye’nin karşısında…

En acı olanı da şu ki Kuzey Irak’takileri olsun, Kuzey Suriye’dekileri olsun, Türkiye sınırları içindekileri olsun, bütün hainleri ve teröristleri ülkemiz Türkiye üzerinden silahlandırdılar, örgütlediler, eğittiler, donattılar ve hala bunu yapıyorlar.

MİT başkanıyken Hakan Fidan hep bu işlerle meşguldü. Şimdiki Çingene MİT başkanı ve aynı zamanda kadrolu CIA ajanı Abraham Kalın da bunlarla meşgul… Genelkurmay kademeleri de bu işlerle meşguldü, şimdi de bu işlerle meşguller.

Bizi, Türkiyemizi, on yıldan fazla süredir mahvettikleri onlarca ülkeden bile daha beter hale getirmek için organize halde çırpınıyorlar.

Sürüden bir halt olmaz…

Onlar bir daha insana dönüşemezler. Onurlu, haya sahibi, şahsiyetli, vatansever, adil kişiler olamazlar.

Sürü olmayanlar için, milletten olanlar için köprüden önceki son çıkış…

Bu sefer de ben, ekibim, sahada benimle organize halde olanlar mücadele edeceksek ve başka kimsenin umurunda olmayacaksa…

Herkesin bir mazereti, bir korkusu olacaksa…

Bırakacağım mücadeleyi, direnişi de durduracağım ve bu işgale de parçalanmaya da izin vereceğim.

Milyonlarca Türkiyeliyi vahşice kesmelerini, karılarına kızlarına tecavüz etmelerini, mallarını araçlarını yağma etmelerini, topraklarını bile ellerinden almalarını engellemeyeceğim.

Herkes kararını versin ve üzerine düşeni hemen şimdi yapsın. Ya da herkesin canı cehenneme…

Sadece Güneydoğu ve Ak deniz bölgemiz için değil… Trakya, Ege, Kara deniz ve Doğu Anadolu bölgelerimiz için de İşgal ve bölünme riskleri var.

Nihai hedefleri İstanbul…

Geçtiğimiz yıllar boyunca İstanbul ve yakın çevresinde gerçekten çok yüksek deprem riskleri vardı. Kaç kere tuhaf tuhaf ve bilimsel izahı yapılamayan depremler oldu. Ayrıca yer altı gazlarının devasa patlamalara sebep olma riski de vardı. En başından beri çok ikazlar yaptım, yönlendirmeler yaptım, bütün sansürlermelere rağmen kamuoyu oluşturdum. Lakin İstanbul’un ve Marmara’nın mümkün olabilecek oranda tahliye edilmesi için hiçbir şey yapmadılar.

Şimdilerde ise “İstanbul için öncelikli olarak deprem riski yok. Şu şu bölgelerimiz için var” diyorum ama bu defa bu etkili ve yetkili hainler, İstanbul’u ve çevresini herkesin tahliye etmesini istiyorlar. Basın ve medya maymunları da o hainlere her zamanki gibi yardım ve yataklık ediyorlar. Yetmiyor, kaç ülkeden üst üste haber yapılıyor, Marmara bölgesinde deprem riski çok yükseldi diye…

Bir defasında gemileri bile hazırlamıştı o Soysuz herif… Ordumuzdan hainler de çetesindeydi, kamu spotları bile yayınlaınıyordu. İsim isim ifşa ettim kripto kimlikli olduklarını, hain olduklarını, kara paracı olduklarını ve “o gemilere asla binmeyin” dedim. Ne oldu, o çok yakın gösterilen İstanbul hala olmadı…

Senelerdir beklediğim, istediğim halde hiçbir gerçek tedbiri almayanlar, şimdilerde İstanbul’a binlerce konteyner, on binlerce çadır depoluyorlar. Bunlar da bu millet veya sürü için yapılmıyor.

Bu millet de sürü de onların umurlarında olmaz. İşte Maraş merkezli afetlerde milyonla can kaybı oldu, enkaz altındaki yüz binle kişi üç gün kasten ölüme terk edildi. İletişim kasten ve devlet gücüyle kesildi. Ordu bile sahaya indirilmedi. Millet de sürü de bunların hiçbirinin umurunda olmadı. Yemedi, hemen sonrasında Tayyip ya da bir dublörü çıkıp sürüye ağır şekilde sövdü. Kızılay’ın başındaki Çingene Kerem Kınık çıkıp milletin çadırını millete bir daha parayla hem de fahiş fiyatlan sattı ve sonra da küstahça üste çıktı ve daha neler neler…

Herkes aklını başına almalı. Bunlar insan değiller, hayvan da değiller. Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “hayvandan da aşağı kişiler” dediği kişilerden bunlar… Bunların yapamacağı hiçbir kötülük yok.

Şu yayınları okuyunca, sadece İslamcı görünenlerin bu ihanetlerin içinde olduğunu zan edecekler olabilir Kamalist kesim arasında…

O yedili çetenin tamamı da bu ihanet planlarının içinde. İBB’nin gayr-i meşru başkanı Ekrem İmamyan da bu ihanetlerin içinde…

Bu kişilerin hiçbiri gerçekten Türk de değiller, müslüman da değiller, Kamalist de demokrat da laik de değiller.

Ortak noktaları Çingene genleri, Londra sistemine tabi oluşları, kara paracılıkları, Türk ve İslam düşmanlığı…

Bütün bu planların en başında olan ülkelerden biri de Rusya…

İçimizdeki bu hain Çingeneler, Rusyadan da Çin’den de talimatlar alıyorlar.

O Hasan Doğan gibiler de bu planlarda en başı çekenlerden ve komisyonunu alınca bütün vatanı, milleti satıp geçenlerden…

Onun da Rusya ile arası çok iyi. Ruslar da iyi besliyorlar onu ve çetesini…

Rusya’nın sözde Ankara büyük elçisi Erhov’a neredeyse sıktıracaktım birkaç gündür. O elçilik dedikleri inlerini de başlarına yıktıracaktım. Zor sakinleştim. Daha önce de o hain nedeniyle çok sinirlenmiştim ama anlaşılan o ki gebertilmesi elimden olacak… Ne kadar büyük bir krize sebep olacaksa olsun, saha ne kadar kontrolsüz hale gelirse gelsin, anlaşılan o ki sıktıracağım ben o haine…

Göstereceğim bütün dünyaya, elçi rolüyle Türkiye’ye her kötülüğü ve ihaneti yapanın sonu nasıl oluyormuş.

Belki de dedesi olan Firavun’un bile bu Kalın kafalıdan daha düzgün bir siması vardı…

Şeytanlığı görünüşünden bile üç saniyede okunabilen şu kadrolu CIA casusunu, o kadar ifşa olmasına rağmen, İstanbul’a ve millete inat MİT’in başına getirdiler. Ve tamamen geçersiz, gayr-i meşru şekilde getirdiler.

Bu atamaları ne Abdullah Gül, ne Tayyip, ne Hasan Doğan, ne Bohçalı, ne şu, ne bu yaptı… Bu gibi atamaların hepsini Londra yaptı… Mehmet Şimşek’i de Gaye Erkan’ı Londra atadı. Hakan Fidan hakkında dünya basınına hatta Yunan basınında bile övücü ve ısmarlama haberleri de Londra yaptırıyor. Hakan’ı Dışişlerine atayan da Londra… ABD’yi kukla olarak kullanan da Londra…

Türkiye’de meşru, emirlerine itaat edilecek bir hükumet de yok, devlet başkanı da yok. En mühim kurumlarımızın başında bile gerçek Türkler yok. Londra köpeği ve kara paracı ve azılı Türk/İslam düşmanı Çingeneler dolu…

Türkiye’de, halkın itaat edeceği seviyede bir adalet sistemi de yok. Bir kolluk sistemi de yok. Her şey iyice ayardan çıktı ve milletin bir milli mücadele vermesi farz üstüne farz…

Kurumlarımızdaki hainleri topluca imha etmemiz de sığınmacı denilen ve sayıları on beş milyondan daha fazla o istilacıları derhal kovmamız da şart. Gitmeyeni bu toprakların altına göndermemiz de şart.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Exit mobile version