Buradan geri dönüş yok…

Malum ülkelerin talimatları ve destekleriyle idaremizi elinde tutan bir avuç hain Çingene’nin milletimize karşı uyguladığı siyaset, Sovyet Rusya’nın, sınırları dahilindeki Türk/Müslüman unsurlara uyguladığı siyasetten hedef/sonuç olarak farklı değil.

Sadece sonuca gidiş yolları farklı…

Ali Şerlikaya bu ülkenin bakanı falan değil. Hiçbir makamı, sıfatı ve meşruiyeti bulunmuyor. Tamamen gayr-i meşru şekilde o makamı işgal ediyor ve tamamen yurt dışının talimatları gereğince uygulamalar yapıyor.

Aleni şekilde terörün, bölücülüğün, istilanın, dönüştürmenin, kara paranın, İngiltere’nin, İsrail’in ABD’nin tarafında saf tutuyor.

Ali Şerlikaya’ya hiçbir devlet memurunun ve memuresinin itaat zorunluluğu bulunmadığı gibi, halktan hiçkimsenin de o alçak hain Çingene’ye itaat zorunluluğu bulunmuyor.

Kemal Kılıçdaryan’ın, Sinan Oğan karşısındaki o sert açıklamaları, aylardır hatta yıllardır anlattıklarımın ispatı niteliğinde…

Bu ülkede seçimler, refarandumlar yapılmadı. Hiçbiri meşru değildi, hepsi büyük oranda hileliydi. 14-28 Mayıs 2023’te gerçek manada seçim bile yapılamadı ki nasıl meşru sonuçları olsun.

Şu anda ülkede hiç kimse devlet başkanı da onun yardımcısı da bakan da vekil de vali de kaymakam da değil. Bunların hepsi gayr-i meşru şekilde idareyi ellerinde tutuyorlar ve açıkça görülüyor ki hepsi de Londra merkezli küresel Çingene sistemine çalışıyorlar.

Sığınmacı dedikleri Çingeneleri de bu nedenle ısrarla burada tutmak istiyorlar.

Kayseri’de yaşananlara “yabancı düşmanlığı” diyenler insan sınıfından bile sayılamazlar. Bunlara lafla, izahla, ispatla, şahitle bir şeyi kabullendirmek mümkün değil. Çünkü bunlar da hakikati güneş misali aydınlık, net şekilde görüyorlar. Buna rağmen zift karası gibi olmuş içlerinden, nefislerinden, midelerinden, uçkurlarından gelen bir tepkiyle konuşuyorlar.

Onun bunun piyonu, açıkça vatan haini ve Türk/İslam düşmanı olan şu fahişe Nevşin Mengü de sessiz kaldı.

Başka bir davranışı olsaydı şaşılırdı. Şu anda şaşılacak bir davranışı yok.

Açıkça Türk, İslam, ahlak düşmanı olan Diamond Tema bile bir insan ve onun da hakları vardı, öyle mi?

Kayseri’deki vatandaşlarımız hayvan mı bunların gözünde?

Bunların gözünde gerçek Türkler/Müslümanlar ne?

Neden, neden?

Neden ellerine mikrofonu ve kamerayı alarak Kayseri’de dolaşmıyorlar?

Neden Kayserililere “Bu, bir tek hadiseye tepki gibi durmuyor. Siz çok dolusunuz ve bu son hadise bardağı taşıran hadise olmuş, belli. Ne yaşadınız son senelerde, neden bu kadar dolusunuz? Neler diyeceksiniz?” diye sormuyorlar?

Hani dürüst, tarafsız, ilkeli gazetecilik?

Sadece Kayseri değil, bütün vilayetlerimizde bunu hep yapmalıydılar, şimdi de yapmalılar, neden yapmıyorlar?

Bunun neresi gazetecilik, medyacılık, habercilik, yorumculuk, fikir hürriyeti? Bu apaçık şekilde vatana, millete ihanet eylemi… Üstelik bu, örgütlü şekilde yapılmış ve yapılmakta olan bir ihanet eylemi…

Bu milletin yüzde doksan küsuru “sığınmacı” denilen istilacı hainleri istemedi, istemiyor.

Bu rejim, demokratik cumhuriyet rejimi değil miydi? Bunun neresi cumhuriyete, neresi demokrasiye uyuyor?

Bu istilacıların ülkeye getiriliş sürecinde, bunları getirenler, her türlü harp ve terör suçlarını bile işlediler.

Hakan Fidan’ın, Abraham Kalın’ın ve Mehmet Şimşek’in karşısına çıkarak “Siz vatan hainlerisiniz. Açıkça casusluk yapmış ve yapmaya devam eden hainlersiniz. Katliamcılarsınız, vahşilersiniz. Harp ve terör suçlularısınız. Ülkemizi peşkeş çekenlersiniz.” dememiş ve demeyen hiç kimse basın/medya mensubu da hatta insan da sayılamaz.

Bu arsız, vicdansız, hukuksuz, namussuz, hain tiyatroyu yıkıp dağıtıyoruz. Kİmse Türk milletinin karşısında duramaz.

Suriyeli sığınmacı denilenlerin geri gönderilmesi için Suriye’nin iç sorunlarının da Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların da çözülmesi gerekmiyor.

Hatta Türkiye ile Suriye’nin idareleri arasında siyasi temas olması bile gerekmiyor. Sınıra sürülecekler, zorla kovulacaklar ve karşı tarafın bunları kabul etmeme hürriyeti de yok. Zaten karşı taraf bunları belki yüz kere geri çağırdı, istedi.

Suriye’nin ve Suriyelilerin sorunları bizi ilgilendirmiyor. Göndereceğiz ve milyonlarcası ülkemizi safha safha ele geçirmek yerine, Londra’nın ve Tel Aviv’in adi piyonları olmak yerine, topraklarını savunacaklar. İster savaşsınlar, ister zelil halde aç kalsınlar. Kendi sorunları…

Bizim on milyonlarca vatandaşımız aç ya da yarı aç yatıyor. Bizim sorunumuz onların sorunlarından çok daha büyük ve vahim…

Türkiye’de gıda ve barınma masrafları, savaşta olduğu iddia edilen Ukrayna’dan bile daha yüksek. Bu soygunlara, peşkeşlere, sömürmelere, sözde terörle mücadele faaliyetlerine, yurt dışı askeri faaliyetlere, sığınmacı denilenlere, hepsine milletçe restimizi çekiyoruz.

Buradan geri dönüş yok…

Tarihte daha önce de yaptığımız gibi…

Silahlı milis kuvvetlerden tekrar düzenli orduya dönüşeceğiz. Ordumuz içindeki bütün Adıtürkçü, NATO’cu, Avrupacı, Rusçu, Çinci rütbelileri feci şekillerde öldüreceğiz.

Irak da karışacak. Ankebut Ağının bu yaşanacaklara mani olacak gücü yok.

Öyle dengeler var ki TR’de yaşanan ve yaşanacak bu hadiseler, bütün dünyayı boğma sürecimizi iyice hızlandıracak. ABD’den Çin ve Japonya’ya kadar hepsi açıkça batacaklar.

Bize mani olmak istemeleri onların sonlarını hızlandırdı.

TR’deki rejim değişikliği İran’da da rejim değişikliğine sebep olacak.

İran’da da TR’nin başındakiler gibi gizli Ermeni/Çingene hainler var, onlar da iyice ifşa oldular ve bizle birlikte İran halkı da büyük isyana kalkacak. Onlar da gerçek hürriyetlerine koşacaklar. “Molla rejimi” de denilen sözde İslami rejimi ayaklar altında ezecekler. O rejimin arkasında da Londra ve Tel Aviv olduğu açıkça gözler önüne çıkacak.

Ben, arka plan dengelerinin büyük kısmını çoktan hazırladım, ayarladım.

TR’deki rejim değişikliği İran’da da rejim değişikliğine sebep olacak.

İran’da da TR’nin başındakiler gibi gizli Ermeni/Çingene hainler var, onlar da iyice ifşa oldular ve bizle birlikte İran halkı da büyük isyana kalkacak. Onlar da gerçek hürriyetlerine koşacaklar. “Molla rejimi” de denilen sözde İslami rejimi ayaklar altında ezecekler. O rejimin arkasında da Londra ve Tel Aviv olduğu açıkça gözler önüne çıkacak.

Ben, arka plan dengelerinin büyük kısmını çoktan hazırladım, ayarladım.

Güney Amerika ülkeleri de karışacak. Oralarda buralardan daha fazla ölüm olacak. Buralarda bile yüz binlerce hain, kara paracı, casus, gizli kimlikli pislik öldürülecek. Oraları siz düşünün…

Şu anda dünya üzerindeki ülkelerin büyük çoğunluğu Tayyip’i istemiyor. Ondan nefret ediyorlar ve onun sebebiyle düştükleri hallere lanetler ediyorlar.

Yani Tayyip’in yurt içinde desteği olmadığı/kalmadığı gibi, yurt dışında da kalmadı.

NATO’nun, şunun bunun bunları kurtarmaya gelecek fikir birliği, askeri ve mali gücü, cesareti kalmadı.

Katar Emiri denilen hakiki piç kurusunun adını en son ne zaman, nerede duydunuz?

Eskiden bu işler böyle miydi?

Katar ve çevresindeki devletçiklere dair birkaç yıl evvel yazdıklarımın hepsi aklımda…

Hepsinin uygulanma vakti geldi. On milyonlarca insanın bir anda maddi refaha çıkmasını sağlayacağım. Arap yarım adasına silahlı milis güçler olarak söz konusu milyonlarca kişiyi göndereceğim. “Sizi sömürenleri, sizin üzerinizden kara para işleri yapanları, terör örgütleri üzerinden kadınlarınızı ve bebeklerinizi bile kaçıranları yok etme fırsatı artık sizin… Üstelik hepinize bu süreçte bol bol ganimetler vereceğim” diyeceğim.

Sözümü de kesinlikle tutacağım. Trilyonlarca dolarlık ganimet dağıtacağım.

Dünya siyasetini, dengelerini, kabullenişlerini öyle değiştirdim ve dönüştürdüm ki İsrail’in önde gelen grupları bile TR’nin karışmasını, sözde sığınmacıların def edilmesini, Tayyip’in ve Netanyahu’nun yok edilmesini istiyorlar.

TR’deki yatırımcılar bile artık Ankara çetesini istemiyor. Çünkü battılar, mahvoldular, zararları devasa seviyede…

Bizim vergilerimizle beslenen… Bizim ordumuz ve istihbarat teşkilatımız tarafından eğitilen, yetiştirilen… Bizim vergilerimizle silah, mühimmat, araç ve gıda verilen… Muhalifler ve ÖSO da denilen piç kuruları…

Şu anlarda bize kurşun sıkmakla, bizim TIR’larımızı yağmalamakla meşguller.

Bakmayın halk ile ÖSO karşı karşıya imiş gibi görünmesine, birbirlerinden hiç farkları yok, aynılar.

O kuzey Irak denilen tanınmayan sözde otoriteyi bile bizim başımızdaki bu gizli Ermeni/Çingene teröristlere tesis ettirdiler. Her şeylerini biz karşıladık. Askeri eğitimlerini bile biz verdik. Sözde paralarını bile biz bastık.

İhanetin bini bir arada…

Hala çıkmış o Süfyan, koca bir millete “Yabancı düşmanlığı yapan küçük bir grup” diyor. Kendi boynuna kendi elleri ile yağlı urgan geçirdi.

Kuzey Irak, kuzey Suriye denilen yerler umurumda bile değil. Bütün dünya bile karışacak ama TR yine de gerçek hürriyetine kavuşacak.

Sığınmacı denilen istilacı unsurların tamamı, türlü ülkelerin mafyalarının ve çetelerinin tamamı kovulacak.

NATO ve ABD üsleri tek kalemde sökülüp atılacak.

Ordumuz başta olmak üzere devlet sistemimizin her yerinden NATO’culuk tek kalemde silinip atılacak.

Bunlarla birlikte işte tutan Adnan Oktar suç örgütü başta olmak üzere, Süleymancılara ve Menzilcilere kadar bütün suç örgütleri toplanıp alınacak.

Aynı şekilde Adıtürkçülük de kökten kazınarak atılacak.

Neler neler olacak, izleyin…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version