“Melhame” sadece “savaş” manasına gelmiyor

📎 Melâhim, sözlükte “bir işi sağlam yapmak, eti kemiğinden ayırmak, birine et yedirmek” anlamındaki lahm kökünden türeyen melhame kelimesinin çoğuludur. Melhame daha çok “ağır zayiat ve bozgunla neticelenen savaş ve fitne anında çıkan büyük karışıklık; bu olayların gerçekleştiği yer” mânalarına gelmektedir (Lisânü’l-ʿArab, “lḥm” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “laḥm” md.; Fîrûzâbâdî, el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ, “lḥm” md.).

📎 İbn Fâris ve İbnü’l-Esîr, melhamenin “şiddetli çatışma” şeklindeki anlamının savaşta çarpışan insanların birbirine girmesi, ölenlere ait cesetlerin savaş alanında bir et yığını oluşturması gibi hususlarla ilgili olduğunu kaydederler (Meḳāyîsü’l-luġa, “lḥm” md.; en-Nihâye, “lḥm” md.).

Ekmek, gıda…

📎 Macdonald ve G. van Vloten gibi müsteşrikler ise bu kelimenin İbrânîce’de “gıda, ekmek ve savaş” anlamlarına gelen lehem veya mılkhama kökleriyle ilişkili olduğunu düşünmektedirler (İA, VII, 659; Vloten, s. 68; krş. Y. Kucman, Ḳāmûsü ʿİbrî-ʿArabî, “ftn”, “lḥm” md.leri)

Bulunduğu yeri eşeleyip kazmak, karıştırmak…

📎 Ayrıca sözlükte “karıştırma, atın koşması ve bulunduğu yeri eşeleyip karıştırması” mânasındaki Habeşçe asıllı herc kelimesinin de (Lisânü’l-ʿArab, “hrc” md.; Kāmus Tercümesi, “hrc” md.) bilhassa hadis literatüründe fiten ve melâhim mânasında, özellikle de “müslümanların birbirini öldürmesi” anlamında kullanıldığı görülmektedir (meselâ bk. İbn Mâce, “Fiten”, 10).

📎 Kur’ân-ı Kerîm’de melâhim ve herc kelimeleri geçmemekte, ancak başka lafızlar kullanılarak gelecekte vuku bulacak olumlu veya olumsuz bazı hadiselere işaret eden (meselâ bk. Âl-i İmrân 3/186; er-Rûm 30/2-4; el-Feth 48/16, 27), kıyamet ve âhiret ahvali gibi konularda ayrıntılı bilgi veren (meselâ bk. el-A‘râf 7/187; el-Hac 22/1-2; el-Müzzemmil 73/17) pek çok âyet bulunmaktadır.

Her yeri kaplayacak olan fitne ne…

📎 Ayrıca Resûl-i Ekrem’in toplumun yaklaşan fitnelerden nasıl etkileneceğini, bu fitnelerin Medine evlerinin arasına yağmur gibi yağıp deniz dalgaları gibi yayılacağını, her tarafı gecenin karanlıkları gibi saracağını belirttiği ve her fitnenin bir öncekini aratacağını, bu yüzden hayatta olanların kabirlerdekilere gıpta edeceklerini ifade ettiği zikredilmektedir (Buhârî, “Fiten”, 4, 6, 17, 23; Müslim, “Fiten”, 1, 9-13, 26-28, 53-54; Ebû Dâvûd, “Fiten”, 1, 2; Tirmizî, “Fiten”, 27, 60).

📎 Aynı eserlerde Hz. Peygamber’in, müslümanların fitne dönemlerinde sabır ve teennî ile hareket etmeleri ve imkân nisbetinde kalabalıklardan kaçınmaları gerektiği yolundaki tavsiyelerine de dikkat çekilmektedir (Ebû Dâvûd, “Fiten”, 3; İbn Mâce, “Fiten”, 3, 10, 12, 24). Ebû Abdullah el-Halîmî, Kādî İyâz ve Fahreddin er-Râzî gibi âlimlerin temsil ettiği bir görüşe göre bu haberlerin kaynağı doğrudan doğruya Resûl-i Ekrem’dir (Elmalılı, II, 1090-1091).

Sızma da var…

Ahir zamana dair hadislerin hepsi sahih hadis değil.

📎 Çeşitli kaynaklarda fiten ve melâhimle ilgili olarak yer alan rivayetlerle bazı eser adları konunun İslâm öncesine dayandığını göstermektedir. Birçok müellife göre bu haberlerin büyük bir kısmı Kâ‘b el-Ahbâr, Temîm ed-Dârî ve Vehb b. Münebbih gibi yahudi veya hıristiyan iken müslüman olan kişilere dayanmaktadır (bu rivayetler ve eser adları için bk. İbn Kuteybe, s. 362; Taberî, Târîḫ, V, 393; VI, 142; Nuaym b. Hammâd, s. 18-19; Makdisî, II, 165; Kurtubî, s. 543; Makrîzî, V, 525; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 13; Sezgin, VII, 43-46, 64, 212, 314-317). Günümüzde de Batılı yazarlar dikkatleri bu noktaya çekmekte, bu tür haberlerin bir kısmının çeşitli sosyal ve psikolojik faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmış olabileceğini vurgulamaktadır (meselâ bk. İA, VI, 779).

Siyasi menfaatler için hadisleri çarpıtanlar, dönüştürenler de oldu

📎 Çeşitli kaynaklarda yer alan fiten ve melâhime dair haberleri gayb ile ilgili rivayetler arasında değerlendirmek gerekir. Ayrıca bu rivayetlerin, özellikle Hz. Osman’ın şehid edilmesinden sonra ortaya çıkan iktidar mücadeleleri sırasında farklı tavırlar sergileyen gruplar tarafından güçlü bir savunma aracı olarak kullanıldığı, olaylara kendi tercihleri doğrultusunda yön vermek isteyen zümrelerin, kendilerince benimsenen tavrın Hz. Peygamber tarafından da onaylanan bir yöntem olduğunu belirtmek amacıyla bu tür rivayetlere başvurdukları gerçeği de gözden uzak tutulmamalıdır.

https://t.me/AkademiDergisi/105024

https://t.me/AkademiDergisi/105025

https://t.me/AkademiDergisi/105026

https://t.me/AkademiDergisi/105027

https://t.me/AkademiDergisi/105028

Gerçekten Amik Ovasında mı yaşanacak?

https://t.me/AkademiDergisi/105030

Rüyada ova görmek durgunluğun ve bekleyişin ifadesidir. Özellikle ticaretle uğraşan veya kendi iş yeri olan kişilerin gelirlerinde bir durgunluk olacağını, alacakların gecikmesi yüzünden sıkıntı yaşanacağını ancak bu durumun bir müddet daha bu şekilde devam edeceğini bildiren rüya, kişiye sabırlı olması konusunda da uyarıda bulunur. Genellikle geçici sıkıntılara ya da geçici bir döneme işaret eden rüya ilişkilerdeki sorunların henüz çözüme ulaşamayacağına, kavgalı veya küs olanların sakin bir şekilde zamanın geçmesini beklemeleri gerektiğine de işaret eder. Ova aynı zamanda ruhsal açıdan huzur bulunacak ortamlara girileceğini veya kişinin kendisini iyi hissedeceği meşgaleler bulacağını da tabir eder.

Mehdi, karanlık fitneler, ölenler, mezardakiler, üzülenler

https://t.me/AkademiDergisi/105032

Hadis meali:

“Benim vahiy üzere mücadele verdiğim gibi Mehdî de sünnetim üzere mücadele verir.”

(Ikdü’d-Dürer, Varak: 5b; el-Burhan, Varak: 85b)

https://t.me/AkademiDergisi/105034

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version