Siyaset

ABD hiçbir zaman süper güç olmadı

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın, Telegram’daki Akademi Dergisi kanalında yaptığı çok sayısa paylaşımın bir araya toplanmış halidir. Gerekiyorsa, yazılanları daha iyi anlayabilmek için Telegram uygulamasında @AkademiDergisi adresindeki kanala bakabilirsiniz)


Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD’nin dünyada tek başına kaldığı ve zaman geçtikçe ayarı kaçırdığı iddiası, gerçek değil.

Gerçek tarih öyle değil… ABD hiçbir zaman süper güç olmadı, hiçbir zaman “ayarında” bir ülke olmadı. Hiçbir zaman tam hür olmadı. Sovyetler Birliği’ni de ABD dağıtmadı. ABD, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dünyanın tek kutbu da olmadı. Bütün herşey Londra’dan ayarlandı, yönetildi.

Dayatılmış ve ezberletilmiş yalan tarihe kimse meydan bırakmamalı. Taraflardan hiçbirinin, Londra maşası olan ABD’yi olduğundan farklı anlatma hakkı yok.

ABD’de devlet aklının, demokratik basiretin yerini, Siyonist hurafelerden beslenen, hayalperest, din eksenli evanjelist politikaların aldığı iddia edilemez.

ABD’nin kuruluş tarihi bile yahudilerin, siyonistlerin, masonların dini ve astrolojik tespitlerine göre ayarlandı. ABD en başından itibaren Londra merkezli siyonistlerin, Çingenelerin, masonların, sömürmecilerin, kara paracıların, büyücülerin, ayincilerin oyuncağı olarak tesis edlldi ve gerektiği zamanlarda öne sürülerek maşa vazifesi yapması sağlandı.

ABD’de hiçbir zaman hür bir irade, devlet aklı, Amerikan halkının menfaatlerinin üstünlüğü, hukukun üstünlüğü mevcut olmadı.

ABD’de, dünya genelinde demokrasiyi güçlendirme ve küresel barışı tesis etme hedefi rafa kalkmadı. ABD’nin demokrasi anlayışı, halkların başına cahillerin, maşaların, satanistlerin, masonların, kara paracıların geçirilmesi ve devlet sistemlerinin Londra’ya tabi olması üzerine kuruluydu. Aslında bunu bile ABD’liler değil, ABD’yi yöneten Londra kurdu. ABD, küresel barışı değil, küresel sömürmeyi tesis etme yolunda bir maşa olarak kuruldu, kullanıldı ve kullanılıyor.

Önceki ABD başkanları da siyonizmin asla gerçekleşmeyecek hülyalarıyla yatıp kalkıyorlardı. Bunu çoğu açıkça ifade ediyordu. Mesala baba Bush da oğul Bush da Evanjelist ve dolayısıyla siyonist maksatlarla ABD’yi yönettiler. Daha doğrusu yönetiyor gibi görüntüler ve Londra’dan gelen talimatlara itaat ettiler.

Bidon’u da Londra getirdi ABD’nin başına ve hala Londra’dan talimatlar alıyor. Daha doğrusu etrafındaki çete bu işlere bakıyor, çünü Bidon sık sık arıza veriyor. Verimli bir kukla değil artık.

Hristiyanlığın ve sözde Museviliğin tahrif edilmiş kaynaklarına dayanarak, dinî hurafelere dayanarak dünyada yeni bir düzen kurmaya çalışan aslında ABD değil… Londra ve Tel Aviv… ABD sadece bir maşa…

Dünyanın geleceğini ve güvenliğini, freni patlamış bir kamyon misali tehdit eden ülke ABD değil, İngiltere…

Birileri canavarlarla savaşmak istiyorsa, evvela gerçek canavar olan İngiltere’yi hedefine koymalı. Şu günümüzde bile ABD’yi Rusya’yı, Ankara çetesini, İran’ı, orta Asya Türk devletlerini, Katar’ı, BAE’yi, Irak’ı, Suudi Amerika’yı, Ürdün’ü, Umman’ı, Kuveyt’i, Güney Kore’yi, Hindistan’ı, Japonya’yı, Çin’i, Kanada’yı, Avustralya’yı ve daha onlarcasını tamamen ya da büyük oranda İngiltere’nin kontrol ettiğini ve sömürdüğünü ilan etmeli.

Bunları anlatırken, İngiltere’nin bunca ülkelerde en çok da mason tarikatı üzerinden organizyonlar kurduğunu, hükumetleri kontrolünde tuttuğunu, mafyaları ve çeteleri kendine çalıştırdığını, her türlü kara para işlerini yaptırdığını da anlatmalı. Güya dünyada dönen dolapları anlatan, ifşa eden kişinin, uzun yazısı boyunca bir kere bile masonlara ve asıl canavar olan İngiltere’ye temas etmemesi, kendisinin de dünyanın her yerinde danışıklı dövüşen masonların bir piyonu olmasıyla mı alakalı?

TR ve orta doğu için, tehdidin merkezinde ABD ve İsrail yok. ABD de İsrail de çoktan tükendi. İşe yaramaz piyonlar haline geldiler. Ölüme yakın da olsa hala nefes alıp verebilen, az da olsa hala hareket edebilen gerçek canavar, İngiltere…

BM fonksiyonunu yitirmiş, iğdiş edilmiş durumda değil. BM denilen teşkilat kusursuz şekilde işliyor. Onun işi bu… Çözüm üretmek değil, danışıklı dövüşleri bozmak değil, kara para işlerine engel olmak değil. İngiltere’ye, masonlara, satanistlere ve Vatikan’a zorluk çıkartmak değil. Kusur nerede?

Sorun, bunca ülkenin bu güne kadar nasıl olup da BM, NATO, Dünya Sağlık Örgütü ve benzeri teşkilatlara üye kalmış olduğu… BM gerçek yüzünü ilk defa göstermedi.

Batıda İngiltere ile İtalya’nın daha doğrusu Vatikan’ın haricinde gerçek bir küresel aktör yok. İngiltere olmasa Vatikan’ın bir şey yapabileceği de yok. Neresinden bakılırsa bakılsın, batıdaki tek gerçek küresel aktör İngiltere… ABD de Avrupa Birliği de büyük oranda İngiltere’nin dümen suyunda…

Çin ve Rusya’nın da sesi cılız çıkıyor ama bu da yeni bir şey değil. Bu iki kukla da hep Londra’ya ayak uydurmaları ve danışıklı dövüşlerde sorun çıkartmamaları ile tanınıyorlar.

Filistinlilerin müslüman olduğu iddiası kocaman bir palavra… Şu anda Filistin’de müslümanların öldüğü iddiası da kocaman bir palavra. İstisnalar kaideyi bozmaz. Elbette aralarında müslümanlar da var ama sayıca çok azlar. Filistin bizim toprağımız, geri de alacağız ama günümüzdeki Filistinlilerle hiçbir bağımız yok ve onlar için hiçbir şey yapmayacağız.

Batının modern demokrasiler kurduğunu ve demokratik nizamı sadece siyasi literatüre değil, devletlerin ve toplumların hayatına yerleştirmek için muazzam bir kültürel birikim tesis ettiğini iddia edebilen kişi kesinlikle şarlatanın tekidir. Kesinlikle batının, daha doğrusu Londra’nın piyonudur. Batı/Londra, dünyanın hiçbir yerinde sömürge sistemlerinden başka bir şey tesis etmedi. İnsanlığa gerçekten faydalı olacak hiçbir külterel birikim oluşturmadı.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi adamına göre, ülkesine göre, söz konusu grubun ırkına ve dinine göre işleyen/uygulanan bir disiplndi. Hiçbir zaman gerçekten kabul görmedi, uygulanmadı. Yenice hükümü yetirmiş değil, hiçbir zaman cihana şamil bir hükmü olmadı. Artık, “Hak kuvvetlinindir.” şeklindeki orman ve kovboy kanununun yürürlüğe girdiğini iddia edebilen kişi, dünyanın yakın tarihini hiç mi bilmiyor? Ne zaman başka bir kanun hakim olmuş, uygulanmış?

Ayrıca o kişi, TR’nin vaziyetini hiç mi görmüyor? Asıl Türkiye’de “Hak kuvvetlinindir” sistemi açıkça ve pervasızca uygulanır oldu. Ülkede hukukun zerresi bile kalmadı, kaos çıktı ve dipte biriken bir enerji patlama seviyesine bile geldi.

Dünyaya adalet öğretmeye ve rezil vaziyetini anlatmaya çabalayanlar, dönüp TR’de nelere sebep olduklarına bir baksınlar önce… Sistem, devlet olma vasfını bile yitirdi. Sözde hükumete, siyasi/idari yetkililere, hakimlere ve savcılara, polislere ve jandarmalara itaat zorunluluğu bile kalmadı. Halkın bir kurtuluş savaşı vermesi ve devletini işlemez hale getirenleri yok etmesi farz üstüne farz oldu.

Boş boş yazarak, konuşarak vakit çalmasınlar. Çatlasalar da patlasalar da Türkiye şuraya, buraya kuvvet göndermeyecek. Hepsi Londra’dan talimatlar alan ülkelerin arasındaki danışıklı dövüşlerin içine girmeyecek. Kara para için çevrilen oyunlara katılmayacak, katliamlara, insan ve organ kaçakçılığı suçlarına dahil olmayacak.

Batıya “medeniyet” diyebilen kişinin tarih bilgisi de hukuk bilgisi de Türk ve müslüman olup olmadığı da sorgulanır.

Medeniyet dediği batı, ABD’nin değil Londra’nın peşinde… Batı, insanlığın sonunu değil, kendi sonunu hazırlıyor. Batıdaki sözde medeniyet, büyük bir gürültüyle ve açıkça çökme sınırına kadar geldi. Nihayet Alman yetkili “Avrupa’da çıkacak savaşlara hazırlanmalıyız” mealinde açıklamalar yaptı.

Uzun zamandır haber verdiğim o savaşlar açlıktan, yokluktan, batak hallerinden, kara parasızlıktan, dünyayı sömürememekten ötürü yaşanacak. Aç kalmamak ve yok olmamak için bu defa birbirlerini yağmalayacaklar ve nakite çevirmek isteyecekler. Batı, bundan başka bir şey değil. Bunlara sebep olacağımı da yazmıştım, batının bu halleri yaşayacağını da yazmıştım, batıdan TR’ye doğru yoğun göçler başlayacağını da yazmıştım, her şeyi de yazmıştım ama inanmak istemiyorlardı. Şimdi inanmadıkları o sahneleri yaşıyorlar. Daha ilerisini de yaşayacaklar, ne yazdıysam hepsini yaşayacaklar. Ne ettilerse, onu bulacaklar. Sonları çok ibretlik olacak.

TR, batının işine yarayacak dengeler kurmayacak. Orta doğudan onları gerçekten kovacak. Afrika’dan da gerçekten kovacak. Asya’dan da kovacak. Sonra hep beraber göreceğiz, kim medeni, kim barbar…

TR, onları kovmak istermiş gibi yaparak onlar adına yeni dengeler, yeni kara para kaynakları da oluşturmayacak. Şu kişinin şu yazısıyla önünü açmak istediği hainliklere ve kötülüklere asla meydan bırakmayacak. TR hiçbir devleti ve toplumu asla sömürmeyecek, kurtarıyormuş görünürken Londra’nın ağına asla atmayacak.

2018’de yazmıştım, ABD’siz ve İsrail’siz bir dünyaya gidiyoruz. Buna hazırlanmalıyız diye… Çok geç kalmış şu kişi… Bunca zaman İstanbul hükumetinin karşısında her ihaneti yaptıktan, her şeytanlığı denedikten ve hareket sahası kalmadıktan sonra mı “Yeryüzünde ABD’siz bir güvenlik mimarisi oluşturmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor.” diye yazıyor.

Kim dikkate alır bunları yazan Semih Yalçın gibi şunun bunun piyonu bir pisliği…

Yeni bir milletler arası birlikteliğin, yeni bir küresel güvenlik konseptinin temelleri çoktan atıldı ve sağlamlaştırıldı. Bütün bu süreç boyunca, Semih Yalçın’in da içinde bulunduğu Ankara hükumeti denilen o çete, İstanbul’un bunu yapamaması için karşı mücadele verdi. Şimdi çıkmış “Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır.” diyor. Çocuk mu kandırıyor?

ABD Suriye’de PKK-PYD’yi Ankara çetesi üzerinden oluşturdu. Irak’ta Kürdistan dedikleri terör yuvasını Ankara çetesi üzerinden oluşturdu. Suriye’yi Ankara çetesi üzeirnden cehenneme çevirdi. Saymakla bitmez hukuksuzluğu, vahşeti, sömürmeyi, kara paracılığı, teröristliği, işgali, bölücülüğü Ankara çetesi üzerinden yaptı. Daha doğrusu İngiltere ve İsrail, ABD denilen maşa üzerinden Ankara denilen maşalarını kullandılar. Ankara, maşanın maşasının maşası denilebilecek bir seviye görülerek her pisliğin merkezi yapıldı. Hala bölgedeki bölücü, terörist ve işgalci unsurlar ve kara paracı ve sömürmeci unsurlar, Ankara çetesinden güç bularak buralardalar.

Semih Yalçın’ın kafasına sert ve ağır bir şey mi düşmüş ya da tam ayık değilken mi bunları yazmış? Ya da dünyadaki bunca tarafı iki gram akla sahip ahmaklar mı zan ediyor?

TR, Ankara çetesi tamamen yok edilmeden, çökertilmeden orta doğuya hiçbir müdahale yapmayacak. Bu defa da kurtarıcı rolüne büründürülerek İngiltere’ye ve İsrail’e kukla olmayacak. BOP’a yani Büyük İsrail hedefine giden yolda maşa olmayacak.

Semih Yalçın gibilerin bu kadar ucuz manevralarına da kanmayacak.

Batı ile Asya ülkeleri arasındaki danışıklı dövüşlere de piyon olmayacak. Kimi kimi kırıyorsa kıracak, Türkiye kendi iç meselelerini çözmeye öncelik verecek. En öncelikli olarak Semih Yalçın’ın ve benzerlerinin yok edilmesi hedeflenecek.

ABD’nin savaş oyunları, doğrudan Türkiye’nin güvenliğini tehdit edemiyor. Çünkü ABD’nin, daha doğrusu Londra’nın savaş oyunlarını İstanbul yine bozdu. Onları birkaç gün içinde kazdıkları kuyulara düşürdü. Semih Yalçın da çaresizlikten, bu defa böyle bir yazıyla dengeleri Londra’nın lehine ayarlamaya çabalıyor. ABD bitmiş, tükenmiş halde… Hiç kimse için gerçek bir risk oluşturmuyor.

Bu palavralarla koca TR’nin hareket tarzını değiştirmeyi deneyen Semih Yalçın, aslında bu kadar çaresiz hale düşmüş olan ABD’nin ve İsrail’in halini anlatmalıydı. Basına yansımayan gerçekleri de çok iyi biliyor. Onun başı başka yerde, kıçı başka yerde oynuyor. Bağlantılı olmadığı mason, sömürmeci, katliamcı, kara paracı, Türk ve İslam düşmanı bir grup, bir çevre yok.

“ABD’nin ve bütünüyle batı aleminin çok sert bir kayaya çarptığı, batağa battığı, orta doğuda çakıldığı şu günlerde, ilk iş olarak Türkiye’deki ABD ve NATO üslerini kapatmalıyız ve hemen devamında sözde vatandaş yapılanlar da dahil, 15 milyonun üzerindeki sözde mültecileri göndermeliyiz. Bu, Türkiye için tarihi bir fırsat” diye yazmalıydı.

“Türkiye olarak Suriye’deki kirli oyunu bozduk. Yeni koridor açma oyununu da bozarız.” deyişine, uzun uzun kahkalar atanlar olmuştur. Uzun uzun sövenler ve lanetler edenler de olmuştur.

Akılları fikirleri hala TR’yi basit bir maşa yapmakta… Hala Büyük İsrail ve Büyük Ermenistan projelerini gerçekleştirmekte. Hala orta doğuyu Londra ile İsrail’in menfaatleri gereği değiştirmekte, dönüştürmekte… Hala kadın ve çocuk kaçırmakta… Hala uyuşturucu, silah ve organ kaçırmakta…

Bunlara hadis-i şerifte ben-i kelb (Kelb/köpek/kurt oğulları) denildi. Şu zamanlarda yaptıkları vahşetler, katliamlar, canavarlıklar ta peygamberimiz zamanında konu oldu, duyanları sarstı.

Sahi, Bohçalı’nın “Her şey değişecek. İnşaallah Türkiye değişmez” sözlerinin arka planında da Semih Yalçın mı var? Şenkal Atasagun mu var?

“ABD ve İsrail’in; hurafelerden ilham alarak yazdıkları Armagedon senaryolarıyla Filistin’de film çevirme çabaları, hüsranla sonuçlanacak.”

Bu doğru ama o hüsranı Ankara çetesi de Londra da Londra’nın piyonları olan Çin de Rusya da Katar da BAE de Suudi Amerika da diğerleri de yaşayacak.

Armagedon başlamadan önce, İstanbul hükumeti bölgedeki bütün Londra piyonu idarecileri, hükumetleri ve krallıkları devirmiş olacak.

“Tıpkı Hollywood filmlerindeki gibi İslam dünyasının çiftlik ve arazilerine çöken, mülk sahiplerini katliamdan geçiren kanunsuz kovboylar çetesi etkisiz hâle getirilerek insanlığın ortak vicdanında yargılanacak.”

San ki kendisi onlardan biri değil. Bu güne kadar Suriye’de, Libya’da hatta ta Somali’de san ki başka şeyler yaptırdı.

“Türkiye; ezilen, hakları çiğnenen, soykırıma uğratılan masum Müslümanların zulümden kurtarılması ve hem bölgede hem de dünyada kalıcı barışın tesisi için üzerine düşeni yapacak.”

Türkiye, Ankara çetesi de dahil olmak üzere, içindeki hainleri, kara paracıları, Londra piyonlarını, mafyaları, çeteleri temizlemeden… Sığınmacı denilenlerin tamamını birkaç günlük bir süreçle def etmeden… Sınırları içindeki ABD ve NATO üslerini imha etmeden… Kendisi gerçek hürriyetine kavuşmadan…

Hiçbir yere hiçbir şey götürmeye kalkmayacak. Hiçbir yerdeki hiçbir toplumu kurtarmaya kalkamayacak.

Semih Yalçın gibiler kahrolmaya, aciz kalmaya, acziyetini böyle basit manevralarla da sergilemeye kısa süre daha, imha edildikleri güne kadar devam edecek.

O Erkhov da bu ülkeden çıkartılacak. Ya ölü ya da diri…

O Akkuyu da en kısa sürede Rusların elinden alınacak. Tamamlanmasına ve daha çok kamu zararı oluşmasına da izin verilmeyecek

TR’deki Rus mafyası da def edilecek. Turistlere kadar bütün Ruslar TR’den tamamen def edilecekler. Son zamanlarda çöktükleri araziler, tesisler, oteller, binalar, her şey ellerinden alınacak. Beş kuruş da ödeme yapılmayacak. Güçleri varsa savaşırlar bizimle, Rusya’yı da alırız, olur biter.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir