Eee ne olacak şimdi Mehmet Şimşek?


Beş aydır para bulamadı, yatırımcı bulamadı.
Aranan kadar bulamadı ama asgari seviyede de bulamadı.
Yani vaziyeti idare etmek bile mümkün değil.
Beş ay daha mı oyalayacak, beş ay daha mı masraf çıkartarak dünya turu yapacak?

Beş ay daha mı Abdullah Gül ile yedili çetesine yakın gizli Ermenilerin, Mehmet Şimşek ile Gaye Erkan’ın lehine olan yorumlarını, haberlerini, analizlerini, övgülerini duyacak, okuyacak ve göreceğiz?

Onlarda da hiç utanma yokmuş. Çark etmemişler gibi, Mehmet Şimşek’le, Gaye Erkan’la, Abdullah Gül ile ve yedili çete ile beraber topluca rezil olmamışlar gibi, hala sağa sola gülücükler saçıyorlar.

Kapalı Çarşı bile kara çarşıya dönmüş, ülke yangın yerine dönmüş. Liranın adı kalmış, geçerliliği kalmamış. Gün gün değil, geçen her saat kriz derinleşiyor ama hala oyalamaktan, dövizi ve borsayı baskılamaktan, iş adamlarını oyalamaktan, basın ve medyayı baskılamaktan, kara paralar bulmaya çalışmaktan, halka yalanlar anlatmaktan, ordumuzu üç kuraşa peşkeş çekmekten başka bir şey yapmıyorlar.

Bazı AKPKK’liler sağda solda iş adamlarıyla görüşmeler yaptılar, yapıyorlar.

“Kontrolü kaybettik. Her şey kriz halinde. Ümitler de bitti. Büyük, çok derin ve şiddetli bir mali kriz olacak. Bu gün yarın patlak verecek. Bundan kaçış ihtimali kalmadı. Siz tedbirli olun.” diye onları yönlendirdiler, yönlendiriyorlar

Mısır’da büyük gelişmeler olacak. Türkiye’nin karşısında piyon olarak kullanılan sözde ülkelerden biri olan Mısır da hak ettiğini yaşayacak. Her şey kontrolüm altında olacak. Panik yapmayın. “Mısır’dan çıkın” diye birkaç tekrarla yazmıştım, çıkmamışsanınz, o da sizin tercihiniz ve sonucunu kısa süre sonra yaşayacaksınız.

İklim aktivisti denilen insanların, dikkat çekmek ve tepkilerini göstermek için yolları kesmeye, trafiği aksatmaya, herkesin arasında soyunmaya, küfürler ederek bağırmaya hakkı yok. Duvarlara, binalara, sembolleşmiş binalara ya da anıtlara boyalar dökmeye de hakları yok. İzinle girilmesi gereken kamusal alanlara izinsiz girmeye ve ayrıca özel mülklere izinsiz girmeye hakları yok.

Hiçbir yere ve hiçbir kişiye fiziki ya da manevi zarar vermeye hakları yok. Kime ya da nereye zarar veriyorlarsa, bütün devletler onları yargılamalı, oluşan kamu zararlarını da özel şahısların ve şirketlerin zararlarını da ödemeliler. Üstüne, bir daha böyle davranmamaları için ek olarak caydırıcı para cezaları verilmeli. Buna rağmen bu davranışlarını ikinci ya da üçüncü defa devam ettirenlere caydırıcı hapis cezaları verilmeli. Hapis cezası sırasında zorunlu psikolojik tedavi süreçlerine dahil edilmeliler.

Buna rağmen de insan gibi davranmıyorlarsa “Eğitimin, ikazın, nasihatın, cezanın ve tedavinin tesirsiz kaldığı muzır varlıklar” olduklarına kanaat edilmeli ve haklarında idam cezaları verilmeli. Bütün bir toplum onların taşkınları ile uğraşmak ve gerilmek zorunda değil.

Aynı şekilde, hayvan hakları savunucuları arasından haddi aşanlara da bu gibi karşılıklar devletler tarafından verilmeli.


İzahı olmayan şeyin mizahı oluyor.

Tayyip’in bir çıkışı ile borsanın dibe vurduğu iddialarına da kanmasalarmış, daha nitelikli ve isabeti bir mizahi eser olurmuş.

Mizahı falan bir tarafa dursun, artık şu Mehmet Şimşek gezecekse, kendi cebinden gezsin. Boş yere millete, hazineye türlü masraflar ettirmesin.

Ben baştan demiştim, masraf çıkarttığı ile kalacak diye… Eli boş dönecek diye…

Bu defa millete ve iş dünyasına söyleyecek yalan da bulamadılar. BAE, üç yıla yayarak 50 milyar dolarlık yatırım yapacakmış da şöyle böyle olacakmış da TR’ye iyi gelecekmiş.

Hani Suudlar 3 trilyon dolarlık yatırım yapacaklardı ve onun 1 trilyon dolarlık kısmını TR’ye yapacaklardı? Hani kalabalık ekiple gelmişleridi, basında ve medyada geniş geniş haber olmuşlardı, ne oldu o iş? Hani estirdiğim yatırım rüzgarlarını sabote edenler, kendilerine döndürmek ve yatırımcıları tokatlamak isteyenler? Hani hükumetler arası ittifakla halkları ve iş dünyalarını kandıranlar? Hani Londra maşası masonlar ve satanistler? Londra maşası Mehmet Şimşek’e onlar bile beş kuruş vermediler mi?

Türkiye’nin bu krizden çıkması için bir trilyon doların üzerinde para lazım. 50 milyar dolar çerez parası çerez… Hepsi şimdi ve tek parça halinde gelse bile hiçbir yaraya şifa olmaz. Üstelik o gelenin bile büyük kısmına çöker şu Ankara çetesinin yolsuzları… Çöker o TR’deki mason biraderler, sabetayistler, gizli Yahudiler, gizli Ermeniler…

Bir gram aklı olan gerçek bir yatırımcı, bu memlekete bir dolar bile getirmez, yatırmaz.

Burası devlet olma vasfını bile tamamen kaybetmek üzere. Burada kaos hakim. Her yer çete, her yer ihanet, her yer suç, her yer adaletsizlik, yolsuzluk, rüşvet, peşkeş, cinayet… Her yerde kara para, mala çökme, mülke çökme, itibar su-i kastı, haraca bağlama…

TR’nin resmen İçişleri bakanı olarak görünen bir kişi, her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi olduğunu söylemedi mi? Onun bile üzeri kapatılmadı mı? Buraya gerçek yatırımcı neden gelsin, yetkililer bir yerlerden rüşvetler alıp da parasına, yatırımına çöksün diye mi? Savcılar ve hakimler de rüşvet alarak, o yatırımcının şikayetlerini senelerce oyalasın ve hukukun gereğini yapmasın diye mi? Ankara çetesine yakın sözde bir iş adamı ricacı olunca, o gerçek yatırımcının işleri devlet gücüyle baltalansın diye mi?

Basın ve medyadan, Ankara çetesiyle organize halde her suçu işleyenler, paylarını alanlar, hak arayan gerçek yatırımcıyı görmezden gelsin, bir haber bile yapmasın diye mi?

Buraya yatırımcı niye gelsin? Batmaya mı, kederden kanser olmaya mı?

İngiltere casusları olan hainlerle, sözde devlet başkanıyla, sözde bakanlarla, sözde kurum müdürleri ile savaşmaya mı gelsin?

Heyecan mı arıyor, çok yüksek idealleri mi var da gelsin buraya ve para getirsin bu bataklığa?

Onları geçelim, Türkiyeli yatırımcı bile sonunda lanetler ederek çıkıyor buradan, başka ülkeye yatırım yapıyor. Başka ne yapsın? Adamlara nasıl kızalım? Memlekette seçimler bile seçim değil, referandumlar bile referandum değil. Rejim bile rejim değil, çöp, rezalet. Yüksek Seçim Kurumu bile çetelerin tam kontrolünde. Haftalardır Yargıtay üyesi sözde hakimin pislikleri haber oluyor, kimsenin istifa ettiği de yok, onu oradan alıp yargıladığı da yok. Buraya, Türkiyeye gelen turistlerin ve onların yanında getirdikleri hayvanların bile can emniyeti yok. Burada devlet yok, kanun yok, hukuk yok.

Dolar niye gelmedin

“Üç gün” dedin, “Beş gün” dedin
Beş ay oldu, gelmedin
Geçen defa gelecektin
Aylar oldu gelmedin
Bize niye gelmedin?
Söyle niye gelmedin?
Eskiden belli, işin yok
Şimdi niye gelmedin?
Yaktığım mazota mı yanam?
Ettiğim onca lafa mı yanam?
Gel de alam seni koynuma
Kış yatam, yaz uyanam

Ahhhh…
“Üç gün” dedin, “Beş gün” dedin
Beş ay oldu, gelmedin

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version