İsrail diye bir devlet de hükumet de yok


İsrail’in TR’deki sözde büyükelçiliğinin ve konsolosluğunun diplomatik dokunulmazlığı yok. Çünkü İsrail hükumeti denilen şeyin hukuk tanımaz bir terör ve suç örgütü olduğu en somut şekliyle gözler önüne çıktı.

İsrail diye bir devlet de hükumet de yok.

Kolluk güçlerimiz gereksiz sıkıntılara sürüklenmemeli ve kanun tanımazların TR’deki sözde diplomatik temsilcilikleri, göstericilerin insafına bırakılmalı.

Şu anlardan sonra İsrail yanlısı açıklama yapan hükumetler bile, açıkça bir terör ve suç örgütünü desteklemiş olacaklar, suçlarına ortak olacaklar.

Kanun tanımayanları tanımak, saymak bile suçtur ki kanun tanımayanları savunmak daha büyük suçtur.

Bunca teröristliğine rağmen İsrail’e hala hukuk tanımaz şekilde destek veren ABD de katliamlardan ve türlü savaş suçlarından sorumludur. ABD de hukuk tanımaz bir terör unsuruna dönüşmüştür.

ABD’nin TR’deki askeri ve diplomatik unsurları da bu savaşın, savaş suçlarının, katliamların ve terör faaliyetlerinin açıkça tarafıdır. Bu unsurların TR’deki faaliyetleri de meşru değildir ve TR’nin milli güvenliğini de tehdit etmektedir.

ABD, İsrail ile birlikte yok olmayı seçmişse, bu onun tercihidir. Sahanın olağan akışta akmasına kolluk mani olmamalıdır. Sözde askeri, sözde diplomatik ABD unsurları da TR’den kazınıp sökülüp atılmalıdır.


Açıkça terörün, katliamın, vahşetin safında yer almış olan McDonald’s’a, starbucks’a, Kfc’ye ve benzeri onlarcasına da dünyanın her yerinde fiziki şiddetle karşılıklar vermek hukuka tamamen uygun.

Bütün insanlık, üç beş tane mason, satanist, yahudi teröristin vahşetine ve sömürmesine tahmmül etmek zorunda değil. Hükumetler işlerini yapmıyor ve bunları sınır dışı etmiyorsa, iş milletlere düşüyor.

Lübnan’da ABD büyükelçiliği denilen terör, kara para, sömürme, cinayet ve katliam merkezinin ateşe verilmesi, hukuka aykırı değil. Çok geç kalınmış bir eylem.

Yakanları takdir ediyor, durmayıp da benzerlerini de yakmalarını, yıkmalarını tavsiye ediyorum.

Artık yanacaksa yansın bu dünya ama şu Londra merkezli satanist dünya düzeni son darbeleri de açıkça alsın.

Londra merkezli satanist dünya düzenine kulluk, maşalık eden bütün devletler, hükumetler, milletler, ordular, şirketler, STK’ler belalarını bulsun.

Dünya genelinde her yerde, hiç ihmal edilmeden mason locaları da basılmalı, yakılmalı, yıkılmalı. Mason olduğu kesinlikle ispat edilebilen herkes öldürülmeli. Bu dünyayı böyle bir cehenneme döndürenler hep o masonlar…

Arap ülkelerinin başlarındaki kişiler, şimdi bile ABD ile İsrail’e ve destekçisi ülkelere karşı “gerçekten” karşılık vermeyeceklerse, o Arap ülkeleri de artık karışmalı. O İsrail kuklaları da devrilmeli.

Şu İran’ın başındaki kuklaları da devirmenin vakti gelmedi mi artık?

Her türlü günahı işleyen, her türlü cinsi ve dini sapıklığı işleyen/yaşayan ve sonra bütün günahlarını güya keçiye, tavuğa yükleyen bir topluluğun şu davranışlarını kim şaşırtıcı bulabilir?

Hastahane saldırısının devamı da gelecekti. Bu gece Gazze yangın yerine çevrilecekti. Sonra bütün Filistin yok edilecekti. Sonra orta doğudaki ülkelerin başlarına koydukları hainler, casuslar, kara paracılar sayesinde orta doğu yangın yerine çevrilecekti.

Hastahane saldırısına toplumlardan gelecek tepkiler onların umurlarında bile değildi. Planları şaştı. İstanbul yıkılmadı ve beklemedikleri çıkıp da onları yıkacağını ilan etti. Eş zamanlı R yapmaya başladılar ve her geçen dakika açıkça R yapanların sayısı artıyor.

Bu güne kadar hiç mi hastahane vurmadılar. Batı basını bile ufaktan haber yaparak geçiyordu.


İsrail, o hastahaneyi, kıran kırana devam eden metafizik çatışmalarda istediği sonucu elde etmek için de vurmuş. Orada topluca ölen masum sivilleri de İblis’e kurban olarak adamışlar/öldürmüşler, büyülerine ve metafizik saldırılarına karanlık enerjiler toplamak istemişler.

Dünyanın her yerinden herkes, dürüst metafizikçiler sayesinde bu bilgiyi kolayca teyit edebilir.

Akşam gelip de şurada birkaç saat daha yayın yapmasaydım, acımasızca ve hiçkimseyi umursamadan birkaç bin kişiyi daha öldüreceklerdi.

Ölmediğimi, yayın yaptığımı ve rest çektiğimi görünce hepbirden R yaptılar. Zincirleme reaksiyon misali dünya genelinde R yaptılar.

İsrail bu katliamı ABD’den, Avrupa’dan, Arap lider denilenlerden, Çin’den, Rusya’dan, İran’dan bağımsız ve habersiz yapmadı. Zaten bu sayılan yerlerden de sayılmayan sayısız yerden de İstanbul’a yağmur misali büyüler yağıyordu. Ordu gibi medyumlar eş zamanlı olarak İstanbul’a metafizik saldırı yapıyordu. Cinler alemi de kalan son kadrolarıyla ve gücüyle onlara destek oluyordu. Dünyanın farklı farklı yerlerinde de birer, üçer, beşer şekilde satanist ayinlerinde masum insanlar İblis için ve büyü maksadıyla kurban ediliyordu.

Daha önce birkaç tekrarla yazdım. İnsanlık tarihi boyunca İblis, peygamberlere ve İslama hizmet etmek isteyen salih kişilere karşı böyle kapsamlı saldırıları hep yaptırdı.

En az on binlerce peygamber, bu gibi saldırılarla şehit edidi. Salih peygambere de bunu yapmak istediler, Semud kavminin helakı ile sonuçlandı.

Peygamberimize de bu türlü kapsamlı ve eş zamanlı metafizik saldırılar yaptılar, çok zorladılar ama sonuç alamadılar.

Peygamberimiz karşılık verince, bölgedeki müşrikler ve inkarcılar tuhaflaşmaya başladılar. Yeseler de içseler de vücutları sanki hiç beslenmemiş gibi tepkiler veriyordu. Gün gün güç ve sağlık kaybederek adeta eriyorlardı. Kaynaklara “O vakit kıtlık hakim oldu” diye geçmiş ama etrafı açık, çevre ile ticaretleri devam eden o insanlar kıtlık yaşamadılar. Gıdasız ve susuz da kalmadılar. Metafizik sinyale girdiler.

Neticede mağlup oldular. O büyücüler, papazlar, hahamlar, satanistler, konsey gibiydiler. Anlaştılar kendi aralarında ve peygamberimize giderek büyüklüğünü, gücünü kabul ettiler, af edilmeyi istediler. Peygamberimiz ise “Sizin pes etmeyeceğinizi, yine elinizden gelen her şeyi deneyeceğinizi biliyorum ama” mealinde karşılıklar verdi ve onlardan sinyali kesti. Biraz daha devam etseydi hepsi peş peşe ve kısa sürede ölürdü. Hiçbir tabip ve ilaç da hastalıklarına şifa olamazdı.

Yazıp duruyorum. Çok maksatla hamleler yapıyorlar ama onlarca ülkenin ortak hedefi, Türkiye’nin o çok konuşulan ve yakın tarihte çıkması beklenen yeni liderini durdurmak. Onu yok etmek, oyundan düşürmek, kaderi değiştirmek. Kendilerince sahte bir mesih çıkartarak insanlığı ayakta uyutmaya devam etmek.

İblis ve Deccal, onlarca ülkenin başına çoktan yerleştirdiği mason biraderler üzerinden bunun üzerine oynuyor.


Herkesle dalga mı geçiyor bunlar? Hepsi bu mu?

Ne işe yarıyor o birlik? İsrail’in ve ondan farklı olmayan hristiyan batı aleminin menfaatlerine hizmet etmeye mi?

“Bana ihanetin resmini çizebilir misin?” deseler, bu ekran görüntüsünü paylaşırım.

İsrail, vaziyete göre Hamas’ı arayarak yönlendiriyor. “Sakin kalın”, “Şuradan vurun”, “Şurada şunu yapın” gibi talimatlar veriyor.

Gazze’den organ hasadı ve canlı bebek, çocuk, kadın kaçakçılığı artırılıyor.

Şu pislik herifin, meşhur organcı Fahrettin Koca’nın da içinde bulunduğu Ankara çetesi de bölgedeki kara para işlerinden paylarını almak istiyorlar.

Çok çok özel ayinlere de gidiyordur o Bidon…

Birden fazla gizli maksatı vardır.

Ne idi o günler, o dengeler, o küre başı görüntüsü…

“Suudi Arabistan Kralı Selman, ABD Başkanı Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin küreli fotoğrafı sosyal medyaya damgasını vurdu.”

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Exit mobile version