Şu kadar renksiz, zevksiz, ahenksiz, özensiz, uyumsuz olmak nasıl mümkün olabiliyor?
Acaba Can Ataklı bunu yapabilmek için profesyonel bir destek mi almış?
Bu gün çıtayı bir adım daha yükseltmiş ve ceketini de ortama uydurmuş.
İnsan, ortamın ahenksizliğinden ve boğuculuğundan sıyrılıp da konuya odaklanmak için gereksiz yere fazla enerji harcamak zorunda kalıyor.
Konu mühim olmasaydı, çoktan kapatırdım. Bakalım neler diyecek ve bakalım o aşırı itici hatta berbat ortama tahammül ettiğime değecek mi…
Olmamış.
Yine olmamış. Biraz sadeleştirme çalışması yapılmış ama tek sorun kalabalık mıydı?
Yine renk tercihleri hatalı. Tek başına bile insanı boğan, sıkan, iten renkler, bir de bir araya getirilmiş vaziyette. Renklerin birbirleriyle ahengi de yok.
O kitaplık, köşedeki marangoz çırağına yarım saat içinde yaptırılmış bir eser mi?
Zaten ortamda ışık da yetersiz. Ayrıca görüntüleme/kayıt kalitesi de yetersiz ve düşük. Bir yandan Youtube da sansürlüyor kanalını…
Böylece tesir gücü yerlerde sürünüyor.
Ben anlamıyorum, bu işten anlayan birini mi bulamıyor, buluyor da onları mı dinlemiyor…
Hiçbir şey yapamayan, iyi iş çıkartamayacak olanlar, bari şöyle bir ahenkli sadeliği tercih etsin.
İzleyicilerin memnuniyeti ve sürekliliği hemen artış gösterir.
Yanan yanar, ölen ölür, kalan sağlar da sonra ölür.
Çok kaptırmayın kendinizi…
Bu bölgede kısa sürede milyonlarca kişi ölecek zaten.
Şu tasarım nasıl?
Masa ve koltukta biraz şekil değişiklği olsa…
Detaylarda biraz daha hoş şekli/hatları olsa…
Genel olarak da mekanda daha açık ve uyumlu iki ya da üç renk tercih edilse…
Bence tek başına yayın yapan kişiler için en mantıklı tercih olur.
Sağ ve sol çaprazdan da iki kamera daha konulursa, tek dokunuşla canlı yayın sırasında kameradan kameraya geçilirse, çok çok iyi olur.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya