Gelebiliyorsanız gelin, ben de savaş/işgal istiyorum. Hem Türkiye hızla temizlensin, hem siz temizlenin ve cehenneminize gidin. Sonra bu gezegende yapacak çok işlerim var. Ufak ufak gruplar halinde ve ufak ufak hamleler halinde uğraşamam sizinle, hep beraber hızlandıralım bu işleri, bu süreci…
Neyden korkuyorsunuz, ölmekten mi?
Babanız İblis yanınızda değil mi?
Derviş dervişi tekkede
Hacı hacıyı Mekke’de
Deli deliyi dakikada
Çingene Çingeye’yi her devlette bulur.
Sözde Dış işleri bakanı ve kara paracı Çingene Hakan Fidan, kendisi gibi Çingene, kara paracı ve vatan haini Hollanda dışişleri bakanı Slot ile görüşmüş.
Bu bağlantılara, bu Çingene dayanışmasına hala şaşıranlar kaldı mı aranızda?
Çingeneler her zaman ve her şartta iyi anlaşacaklar diye bir şey yok. Onlar da sık sık gruplaşıyorlar, kavgalar ediyorlar.
Sonra da ceremesini vatandaşlar çekiyor. Ne güzel memleket….
Bu da burada dursun. Kısa süre sonra, Türkiye’de bir tek NATO ve ABD üssü kalmadığında… Hatta Suriye ile Irak’ta da ABD unsurları kalmadığında, geri döner hatırlatırım.
Türkiye’ye güvenerek herhangi bir askeri misyon gerçekleştirmek isteyecek olan NATO unsurları, mayın eşeği Reşo’dan bile farksız bir hale düşecektir. En az mayın eşeği Reşo kadar büyük riskin içine girecektir. Parçalandığında kimsenin de umurunda olmayacaktır.
Hala TSK ve hain Ankara çetesi içindeki mason, gizli Ermeni ve Çingene hainler aksine görüntü vermeye, kameralara oynamaya çabalasalar da Türkiye bir NATO üyesi değil. Türkiye hiçbir NATO misyonuna katılmayacak.
Şurada Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir danışıklı dövüş yapmaya, tıkanmış kara para işlerini ve koridorlarını açmaya çalışırken sert kayaya çarpanlar ve günlerdir bip bip bip sesleri eşliğinde R yapanlar mı Türkiye’yi NATO misyonlarına dahil edebileceklermiş?
Komik değil. Gerçekten komik değil bu yaşananlar. Trajik bir çöküş, dibe vuruş ama bir yandan da utanmazca üste çıkma çabası bunlar.
TR’de kontrolü resmen de elimize aldığımız gibi, Alibaba’nın, Trendyol’un ve benzerlerinin TR’deki fişlerini hemen çekeceğiz. Sistemlerini durduracağız. Hiçbir faaliyette bulunmalarına izin vermeyeceğiz. Yüzlerce soruşturmayı eş zamanlı olarak başlatacağız.
Türkiye’de Çin markası cep telefonlarını ve baz istasyonlarını resmen ve hemen yasaklayacağız.
Çin’in Türkiye’de imalat yapan bütün tesislerini kapatacağız. TİKTOK’u anında yasaklayacağız ve yasağı aşarak TİKTOK kullananlara aşırı caydırıcı cezalar uygulayacağız.
Çin ile bütün diplomatik irtibatı dahi keseceğiz. Çin’e son darbeleri de vuracağız. TR’nin gerçek müttefiki olan ülkelerde de aynı uygulamaların yapılmasını sağlayacağız. Onları da ABD’nin yerine dünyanın yeni baş belası yapılmak istenen Çin’in zararlarından, dolandırıcılıklarından koruyacağız.
Bu arada, farkında mısınız, Şangay, BRICS, hepsi çöp oldu.
İstanbul hükumeti, TR’de bunların propagandasının yapılmasına bile izin vermeyeceğini ilan etmişti ve vermiyor.
Neler yapacaklardı, ne hallere düştüler. TR’de basın ve medya artık bu gibi ülkelere ve teşkilatlara rahat rahat çalışamıyor. Sözde Türk basın ve medyasında kaçan, kaçana… Korkudan ödü patlayan, patlayana…
Parayı veren düdüğü çalıyor mu? New York’ta Erdoğan’la yemek masasında fotoğrafa girmek 100 bin dolar
Gayri resmi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’ta katıldığı yemeği organize eden derneğin sponsorluk tarifesi ortaya çıktı. Buna göre, 100 bin dolar ödeyenler protokol masasına oturdu, sahnede toplu fotoğraf çekimine katıldı.
TASC’ın yayınladığı broşüre göre, 100 bin dolara sunulan “Platin Sponsorluk”ta, “Cumhurbaşkanı ile toplu fotoğraf çekiminde sahneye davet edilmek; Sahnede teşekkür plaketi almak; Cumhurbaşkanlığı protokol masasından bir kişilik yer; İkinci protokol masasından iki kişilik yer; Erdoğan ve bakanlarla özel toplantıya katılım; program süresince dijital ekranlarda ön planda tutulma” gibi imkanlar sağlandı.
Ben dolandırmaya karşıyım. Ben sömürmeciliğe karşıyım. Babamın oğlu bile bunları yapsa, tepkisiz kalmam. Meydan bırakmam.
Emeğiyle, gayretiyle, hukuka uygun şekilde kazanan ise dünyalar kadar zengin olsun, hiç umursamam ve karışmam.
Etrafımda dolandırıcılar, sömürgeciler toplanmasınlar. Onlara seyyar satıcılık yapacakları bir saha bile açmam.
Ben hayatta kalacaksam, Youtube diye bir platform kalmayacak.
En iyi ihtimalle, mason ve satanist olmayan, kara paracı ve insanlığın düşmanı olmayan, insanlığın ahlakını ve dinini kasten yıkmak istemeyen, herhangi bir gizli servisin piyonu olmayan bir kişiye ‘gerçekten’ satılarak ve tamamen duruş değiştirerek, tamamen hukuka uyarak varlıkta kalabilir. Aksi halde yok olacak.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya
..