Okyanuslarda yaşanan şiddetli depremler karalara doğru ilerleyecek.
Gerçek Devlet Bohçalı’ya bunama/alzheimer teşhisi kondu.
Anayasa Mahkemesi çok hareketli. Büyük gelişmeler kapıda…
Yerin üstü de altı da çok karışık. Sürekli iç gruplaşmalar, iç çatışmalar/tartışmalar var. Kimse kimseyi dinlemiyor. Kimse ortak karar alamıyor ve ortak hamleler yapamıyor.
İngiltere vatandaşı ve casusu Mehmet Şimşek aşırı bunaldı. Hiçbir şey istedikleri, planladıkları, bekledikleri gibi gitmiyor. İstifa etmek istiyor, izin verilmiyor. Bir anda intihar etse, hiç şaşırtıcı olmaz.
Türkiye’de halk patlama seviyesinde. Sorunlar bitmek bilmiyor ve taşınabilecek seviyeyi çoktan aştı. AKPKK’nin üst isimleri halkı yatıştırmak ve oyalamak için yurt dışından destek/taktik istiyorlar. Lakin aç mideleri hiçbir şeyin oyalayamayacağını, yolun sonuna geldiklerini kabulleniyorlar.
Son günlerde yanarak düşen ve hemen meteor denilen şeylerin hepsi meteor denildi. Çok sayıda UFO da sinyale girdi ve düştü.
UFO düşme vakalarında artış olmasından, UFO’ların daha büyük parçalar halinde düşmesinden çok endişe ediyorlar. Devletlerin ordularında ve kolluk kuvvetlerinde UFO kazalarına müdahale için oluşturulmuş birimleri kullanarak, UFO kazalarını insanlığa duyurmadan gizlemek istiyorlar.
PTT’nin hem araçlarını hem de para transfer sistemini kayıt dışı, gizli şekilde kullanmak isteyenler var. Büyük hain ve kara paracı BinAli Yıldırım da bunlardan biri…
Almanya’da Scholz’un oyun dışına çıkartılması gerektiğini, daha fazla işlerini yaramayacağını kabulleniyorlar. Scholz karakterinin sinyallere ve İstanbul’un icra ettiği baskı siyasetine daha fazla dayanamayacağını kabulleniyorlar.
Almanya’da polis teşkilatı bile içten içe kaynıyor. Almanya’da gidişattan kimse memnun değil.
İngiltere’de her an kontrol kaybedilebilir. Büyük büyük bölgelerde peş peşe ya da eş zamanlı olarak otorite boşlukları oluşabilir ve tarihe geçen seviyede yağma hadiseleri yaşanabilir. İngiltere kimse için güvenli liman değil.
Fransa da Almanya gibi. Macron’dan kimse memnun değil. Herkesin gözü açıldı, sistemi anladılar. Macron’dan kurtulmak isteniyor. Onu orada tutmakta ısrar edenler de köşeye sıkışmış vaziyetteler. Fransa’da çok büyük halk isyanları her an başlayabilir ve kesinlikle silahlı bir mücadeleye dönüşecektir.
En çok da Afrika kökenli Fransa vatandaşlarından çekiniyorlar.
Almanya’da savaş uçakları için yedek parça temini sorunu artık devasa bir seviyeye geldi.
Olağan akış çok büyük oranda bozuldu. Fark edilmesin diye hava üslerinde askeri uçakları çalıştırıp karada dolaştırarak etrafa görüntü veriyorlar. Sonra motorları kapatıyorlar.
Almanya’da para yok, benzin yok, mazot yok, doğalgaz yok, yedek parça yok, her şey sorunlu ve Almanya sefil bir halde…
Çareyi tekrar Merkel’e koşmakta arayanlar da çok ama boşa oyalanıyorlar. Almanya’yı o halden çıkartabilecek tek yer İstanbul…
Tüpraş’taki bazı mühendisler, sorumluluklarını yerine getirdiklerine, gerekli uyarıları yaptıklarına ama dikkate alınmadıklarına dair evraklar hazırladılar. Böylece kendilerini hukuki koruma altına aldıklarını değerlendirdiler.
Türkiye’de bazı iş grupları, petrol rafinelerinin başına bir şeyler gelirse, neler olacağı/yaşanacağı ve o günler için nasıl hazırlıklar yapılabileceği, tedbirler alınabileceği üzerine gizlice çalıştılar. Oluşabilecek sıkıntılara alternatif çıkış yolları bulmaya odaklandılar.
Benzin ve mazot sıkıntısı nedeniyle faaliyetlerinin tamamen ya da büyük oranda durmasından, işlerinin aksamasından, kısa sürede çok büyük maddi zarar yaşamaktan ve ayrıca itibar kaybetmekten çok çekiniyorlar.
Perinçekgiller familyası, doğrudan üst muhataplar bulamadıkları için ABD’ye sitem ediyorlar.
Bir yandan ABD’ye, İngiltere’ye çalışırken, bir yandan Çin’e ve Rusya’ya çalışıyorlar. Hususiyle Çin’deki müslümanların hakkından hangi taktiklerle gelinebileceği hususunda Çin yetkililerine destekler veriyorlar.
Çin, Ekim/Kasım aylarında Antalya başta olmak üzere tatil ve ziraat bölgelerinde büyük sellere, hortumlara sebep olmak için şimdiden çalışmalar yürütüyor. İklim silahlarını buna göre planlıyorlar.
Yunanistan’da yaşanan ve akıl almaz yoğunlukta olan son yağışlar suni yollarla sağlandı. Orman yangınlarını söndürmek hedeflendi.
Yıllar önce de Yunanistan’daki devasa orman yangınları ile baş edilememişti ve aynı yol tercih edilmişti. O vakit suni hava şartları İstanbul’a kadar ulaşmış ve akşamdan sabaha kadar İstanbul üzerinde neredeyse her saniye bir şimşek çakmıştı. Yaşananları hemen yazılı olarak anlatmıştım ve Türkiye kamuoyunda ses getirmişti. Pek çok kişi bu gerçeği hemen açıkça konuşarak ve yazarak anlatmıştı.
Bu defa Yunanistan’a o kadar aşırı yağış düşmesini sağladılar ki iş yine büyük zarara döndü. Maddi kayıplar çok büyük. Can kayıpları da az değil. Ziraatın büyük kısmı darbe aldı, mahsül heba oldu. Hayat felç oldu. Bu defa, yangınlardan korumaya çalıştıkları askeri yığınaklar sel içinde kalarak büyük zararlar ve sorunlar oluştu. Türkiye’ye, İstanbul hükumetine karşı yapılan o askeri yığınaklar şimdi çok zorlu şartlar içinde…
Ormanlar yanmaya devam etseydi, bu kadar büyük zararları olmazdı.
Türkiye’de son yapılan ve kamuoyunda da tartışılan bazı gizemli kazılarda, geçmişte de yüksek bilim ve teknoloji bulunduğunun, geçmişte de genetik mühendisliği ile insanların, hayvanların ve bitkilerin genlerinin değiştirildiğinin delillerine ulaşmış olabilirler.
Konya’daki obrukları inceleyen ekiplerden bazıları, toprağın bir dış müdahale ile atomlarına ayrıldığını, obrukların çok çok ileri teknoloji ile kolayca açıldığını kanıtlayacak delillere ulaşmış olabilirler.
Bu işin devamında, dünyanın altını tünel ağları ile dolduracağımız projenin, tahmin edilenden çok ama çok daha kısa sürede ve tahmin edilenden çok çok daha kolay şekilde yapılmasını sağlayacak teknolojilere ulaşmak mümkün görünüyor.
Kanada’nın da ufku kapkaranlık görünüyor. Kanada’nın fazla yolu kalmamış gibi görünüyor. Kanada içi gelişmelerin hepsi birbirinden daha berbat.
Günümüz Kızılderilileri de Akademi Dergisini hayranlıkla takip ediyorlar ve çok istifade ediyorlar.
Yeniden Refah Partili Doğan Aydal gizli Ermeni bir vatan haini…
Dini ve milli değerlerimize tamamen aykırı şekilde giyinerek güya spor faaliyetleri icra eden voleybolcular da Türk ve müslüman değiller. Çoğunluğu gizli Ermeni. Ebrar Karakurt da gizli Ermeni. Bu gibi proje karakterlerini kullanarak milletin değerlerini yıkmak, töresini bozmak, aile kurumunu yıkmak, cinsi sapıklığı yaymak isteyenler, bu maksatla bu gibi yarı çıplak ve cinsi sapık ekran fahişelerini her yolla müdafaa edenler de Türk ve müslüman değiller. Onların da çoğu gizli Ermeniler.
Organize şekilde, tahrip edici hatta yıkıcı bir casusluk faaliyeti sergileniyor. Sözde voleybolcuların şımarıklığı, küstahlığı, cesareti de buradan geliyor. Mesele, adli makamların derhal müdahale etmesini gerektirecek kadar tehlikeli ve yıkıcı bir ihanet teşkilatının bitmek bilmeyen taarruzları meselesi…
Her yerdeler ve ani/büyük bir temizlik şart. Böyle bir ihanet ve çökertme faaliyetinin içinde mason tarikatının bulunmaması, ihtimal dışı zaten… O masonların hepsinin kafalarının kopartılması hukukun gereği. Milli güvenliğin gereği.
Ürdün, İngiltere’nin, İsrail’in, ABD’nin kuklası gibi davranmaya devam ederse, çok yakında Ürdün diye bir devlet kalmayacak.
Kral Charles karakteri ile, oğulları olarak bilinen karakterler arasında ihtllaflar artıyor. Gerilme yükseliyor.
İngiltere’nin boyunduruğundan çıkmak isteyen ülkelerdeki bazı yetkililer, fırsat kolluyorlar. Dünyanın her yerinde Londra büyük güç kaybetti.
ABD’nin hızla uçuruma doğru sürüklendiğini gören, kabullenen senatörler, neler yapabileceklerini, tamamen mani olmayacaklarsa da hangi kısımlarda ne kadar mani olabileceklerini tartışıyorlar. ABD’nin herhangi bir yerde bir savaşa girmesi halinde dünyaya rezil olacaklarını kesinlik seviyesinde biliyorlar ve bunun yaşanmasını istemiyorlar. Türkiye ile ABD’nin karşı karşıya gelmesinden çok korkuyorlar.
Mağarada rahatsızlanan ABD’li Dickey o mağarada aslında ne arıyordu ya da neyi inceliyordu? Yanında kimler vardı, kimlerle doğrudan ya da dolaylı yollardan bağlantılıydı?
Ortadoğu yeni bir Avrupa olamaz. Ortadoğuya dair mfs projeleri tamamlandığında, Avrupa onunla kıyas bile götürmeyecek kadar geri kalmış bir sözde medeniyet olarak görülür. Kimse Avrupaya gitmez, Avrupada kalmak da istemez.
Lakin ısrarla yanlış yolda ilerleyen prenses Selman, ortadoğunun o günlerini göremez.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya