Herhangi bir tehlikeye düştüklerinde Türkiye olarak asla yanlarında olmayacağız.
Orada Türk rolü oynayan Ermeni/Çingenelerin ve Yahudi/Çingenelerin cehennemin dibine gitmelerine mani olmayacağız.
Hedefimiz, Kıbrıs adamızın tamamında kara paracılığın, kumarbazlığın, insan ve organ kaçakçılığının, uyuşturucu kaçakçılığının ve fuhşiyatın bir an önce bitirilmesi ve adanın tamamen huzur bulması.
Bu da oranın önce iyice yanıp yıkılmasından sonra mümkün olabilecek bir hedef… Bir şekilde başkaları buna sebep olmayacaklarsa bile, yakın gelecekte biz Türkiye olarak buna sebep olacağız. KKTC dedikleri cehennemi söndüreceğiz. Cennete çevireceğiz. Bu da silahla, kanla ve hukuka uygun şekilde olacak. İnsanlıktan çıkmışlara, sayısız masum insanın canını yakmış olanlara ve yakmaya devam edenlere, insan muamelesi yapmayacağız. Laf anlatmaya da çabalamayacağız.
Ankara cenahından her kim, bu yazdıklarımın aksine konuşuyorsa, boşa konuşuyordur. Onların kendilerini koruyacak ve kurtaracak güçleri bile yok.
Türkiye, Birleşmiş Millletler Teşkilatının üyesi değildir. Masonların, Yahudilerin, satanistlerin, Çingenelerin kurduğu ve-veya yönettiği hiçbir milletler arası teşkilatın da üyesi değildir.
Türkiye’nin şu, bu teşkilata üye olduğuna ve sözleşmelerini/şartlarını kabul ettiğine dair atılan bütün imzalar vatan haini masonlar, Yahudiler, Çingene/Ermeniler, satanistler tarafından atılmıştır ve hükümsüzdür/geçersizdir.
Türkiye, masonların menfaatine olan, Londra’nın hoşuna giden, İsrail’e yarayan o maddeleri dikkate almayacak ve hiçbir yükümlülüğü bulunmuyor.
Mümkün olur mu bilemem ama KKTC de bir yol bularak Rusya’ya yanaşacaksa, o dahi yanaşsın. Beni hiç rahatsız etmiyor.
“Rusya ile birlikte kaybedenler ve yok olanlar kulübünde” birkaç tarafa daha yer bulabileceklerine eminim. Ya da KKTC de Çin’e yanaşabilir. Ya da ABD’ye ya da AB’ye ya da istediği yere yaşanabilir. Hatta KKTC denilen gayr-i meşru bölgeye istedikleri ülkelerin ordularını da doldurabilirler. Bizim KKTC denilen bir muhatabımız asla olmayacak. Asla onlara dostane tavırlarımız olmayacak. Türkiye’de kanlarında zehir olup dolaştıkları milyonlarca kişinin hesabını dahi onlara soracağız. Kumar ve fuhuş yoluyla yıktıkları yüz binle ailenin hesabını da onlara soracağız.
Kendi devasa sorunlarını çözemeyen, askerini doyuramayan, benzin parası bulamayan, silah ve mühimmat veremeyen, şirketleri her gün iflas eden, vatandaşları her an isyana geçecek olan ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa ve benzeri diğerlerine her kim sığınmak istiyorsa sığınsın. İstiyorsa KKTC de sığınsın. Sonuç değişmeyecek.
Herkesin hür iradesi ve tercih hakları var. Ona göre de yaşayacağı bir son var. Orta Asya dedikleri bölgede bulunan Türk devletinde Türk rolü oynayan hainler, Çingeneler, masonlar da istedikleri ülkelere sığınsınlar. Beni hiç rahatsız etmiyor. Ben bütün sığıntıları yok edeceğime eminim.
Lübnan da son kararını vermeli. Bundan başka fırsatı olmayacak.
Kıbrıs adası, İsrail’in adası ya da İngiltere’nin adası ya da Çingenelerin adası değildir.
Kıbrıs adası üzerinde çok uzun zamandır danışıklı mücadeleler çevirerek her şartta oranın idaresini elinde tutan tarafların, parçala yönet taktiği uygulayanların oyunlarını bozuyoruz. Onlara İngiltere de deseniz Çingeneler, İsrail de deseniz Çingeneler, TR’deki gizli Ermeniler de deseniz Çingeneler…
Anlaşılmayacak bir şey yok. Bu kadar açık. KKTC dedikleri şey de aynı Çingenelere çalışan başka bir piyon. Başka da bir şey değil.
Kıbrıs adası bir kara para adası da yapılamaz ve oradaki o kadar kanunsuzluklara hatta vahşete hiç kimse, hiçbir grup, hiçbir ülke tepkisiz de kalamaz.
Şeytanlaşmış pislik herifin teki olan Falyalı da Çingeneydi. En başından beri her türlü kanunsuzluğu, haksızlığı, adiliği yapan biri olduğu halde, Türk olarak yutturulan, vatansever gibi gösterilen Alaaddin Çakıcı da benzerleri de hep Çingeneler…
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya
..