Her zaman gerçek Türklere yaptıkları oyunları, adilikleri, bu vakada kendilerinden olan birine, gizli Ermeni bir Tümgenerale oynamak istemişler.
Eee onun da devletin her yerinde gizli Ermeni ve mason tanıdıkları var ve dişli çıkmış. Öyle kanmamış hemen her şeye… Zaten Tümgeneral olana kadar onca görüp geçirmişliği de var. Kolay mı öyle kandırmak… Adam çift kimlikli yaşıyor, çift. Ermeni olduğu halde bir ömür her yerde Türk rolü oynamış, oynuyor da pot kırmıyor. Bu kadar yüksek tecrübeli… Bunlar kime oyun kuruyorlar…
Böyle dişli biri çıkınca karşılarına, cinayeti işleyenler ve onları temize çıkarmak isteyenler için işler çıkmaza girmiş. Lakin buna rağmen pes etmemişler, direndikçe direnmişler, direndikçe de iş artık pisliğe sarmış.
Aynı benim yaşamak zorunda kaldığım hukuk tanınmaz sözde hukuki mücadele süreci gibi olmuş ve sonunda kilitlenmiş kalmış.
Çok sayıda somut delilin, üstüne onlarca şahidin mi var, mühim değil. Onları dikkate alan yok. Mahkemelere itiraz mı gönderdin, mühim değil, ceza evi müdürleri onları yok ediyor, UYAP’a girmiyorlar. Sonra bu yaşananı, çıkartıldığın alakasız bir mahkemede bir hakime söyleyerek suç duyurusu mu yaptın, o da mühim değil. Hiçbir soruşturma yapılmadan, ifadem alınmadan ve delil, şahit sorulmadan “kovuşturmaya yer yoktur, şahsın dilekçeleri yok edilmemiştir” kararı gönderiliyor. Sonra buna da itiraz edip “Nereden biliyorsunuz, kime sordunuz, iddialarımı bile dinlemediniz, delil ve şahit de sormadınız. Siz ne halt ediyorsunuz böyle?” diyerek dilekçe mi yazdınız, o da sorun değil. Çünkü bakıyorlar ki mevzu büyük patlayacak ve her direnme sahfasında daha çok devlet kurumu ile yetkilisine suçlar işlettiler, ne yapsınlar o itiraz dilekçelerim de yok ediliyor.
Yani bunun sonu yok. Dipsiz kuyu bu. herifler diyorlar ki “Devlet biziz kardeşim, biz… Bize sorun çıkartmayacaksın, yoksa istediğimize istediğimiz cezayı veririz, istediğimizi öldürtürüz, istediğimizi ceza evlerinde çürütürüz, istediğimizin yolunu da akıl hastahanesi yolu ile keseriz. Dünyanın en akıllı adamlarından biri denilen adam olsa bile ne olur, elinde somut deliller olsa ne olur, atmış kişi ona şahitlik yapsa ne olur, biz deli deriz işi biter. Bizim işimize gelirse ceza evinden peş peşe mafya babalarını da çıkartırız, kimse itiraz edemez. Adalet ne imiş, ne adaleti? Bizim gibi olacaksınız bizim gibi…”
Hastahane sürecinde bunları kendi kazdıkları kuyuya mı düşürdün, İl sağlık kurumunu ve Jandarma teşkilatını bile davanın içine mi çektin, o da sorun değil, o dilekçeler de yok ediliyor. Doktorların yalanlarını, birbirine tezat konuşmalarını, kripto kimlikli olduklarını şahitler önünde meydana mı döktün. Hastahane çalışanları bile “sana yapılanlardan biz de rahatsızız. Neler dönüyor burada?” mı dedi. Jandarma subayları bile “Gardaşım ne dönüyor burada” mı dedi, sorun değil. Hiç sorun değil. Hala ben suçluyum, ben hastayım, ben uydurup duruyorum. Aynı şu vaka gibi, neyi ispat edersen et, adamlar diyor ki “Senin oğlun intihar etti kardeşim”
Şu Tümgeneral’in davaları, mücadelesi de benim yaşadıklarım gibi olmuş. Herifler bir kere kafaya koymuşlar, bu cinayetten ötürü o zanlılara ceza aldırmayacaklar. Bu çok açık şekilde meydanda… Soysuz’un, Bohçalı’nın, Tayyip’in, Hakan Fidan’ın, Semih Yalçın’ın, Hasan Doğan’ın, Şenkal Atasagun’un ve bunların emirleri altında olan o diğer çetelerin, bu gibi işlerde yüksek tecrübeleri var. Bir değil, on değil, yüz değil, harcadıkları insanların sayısını bilemiyorlardır. İşte o Rabia Naz cinayetinden, yetimhaneden kaçırılarak fuhşa zorlanan ve sonra ölü bulunan sayısız çocuğun öldürülmesine kadar, hepsi aynı temelde vakalar. Hepsini aynı çeteler, aynı yollarla kapatıyorlar. Sahada hep kendi kripto ve mason adamlarını kullanıyorlar. Sistemleşmiş bir sistemsizlik, bir çürüme var.
Ara ara benim gibi, bu general gibi sert kayalara çarpmaları da sorun değil. Çünkü silsile halinde ceza evi infaz memurları, evrakçı memurları, müdürleri, pskologları, hastahanenin sözde doktorları, başhekimi, çok yüksek sayıda devlet yetkilisi talimatla suçlara sevk edilebliyor. Sonra bunlar hakkında ne ispat edilirse edilsin, bu malum çete bunları da koruyor. Kaç sene oldu, bunların hiçbirine bir şey olmadı. Niye, çünkü bu ülkede esas olan adalet değil. Kara paracı, vatan haini, Londra ve İsrail uşağı hainlerin menfaatleri…
Ülkede koca Tümgeneral, hem de gizli Ermenilerden bir Tümgeneral bile işte bu halde… Ya sokaktaki gariban vatandaş ne yapsın? Ben boşuna demiyorum “Bu ülkede vatandaşlar kolluğa, idari/siyasi yetkililere, adli yetkililere itaat etmekle yükümlü değiller. Çünkü ortada devlet denilebilecek bir sistem bırakılmadı. Çeteler, başta da o sözü edilen baş çete, devlet sistemini bile çete sistemine dönüştürdü” diye…
Çok can yaktılar, çok hayat kararttılar, çok itibar söndürdüler, çok hakka girdiler, çok canlara kıydılar ama şükür ki sonları da geldi.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya