En baştan haber verildi ama anlayabilenler anladı


Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün):

‘Beytu’l-Makdis’in imarı Yesrib’in harabıdır. Yesrib’in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul’un fethidir, İstanbul’un fethi Deccal’in çıkmasıdır!’
buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz’ın) dizine vurdular ve:

‘Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.’ buyurdular.”

Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm’ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)’dir.)” [Ebu Davud, Melahim 3, (4294).]

Gerçek Mescid-i Aksa

Beytu’l-Makdis, Mescid-i Aksa demektir. İmar ise canlandırmak, şenlendirmek, inşa etmek, mamur etmek demektir.

Mamur etmek ise, bir yeri düzenli ve güzel hale getirmek, gelip gidenlerini artırmak demektir.

Yesrib ise, Medine-i Münevvere’nin eski adıdır.

O halde, önceden beri anlattığım onca şeyi de göz önünde bulundurarak, şu hadisten şunları anlamamız mümkündür:

Hazret-i Mehdi devrinde hatta onun devrinin ilk zamanlarında… Hadislerde de bahsedilen, hz. Mehdi’nin zuhur edeceği şehir olan, gerçek Kudüs olan İstanbul’da… Müslümanların ilk kıblesi olan gerçek Mescid-i Aksanın meydana çıkartılması… Bütün dünya insanlığının gözlerinin önüne serilmesi, ziyarete açılarak canlandırılması ve sürekli ziyaret edilen mamur bir yer haline getirilmesi…

Yesrib’in yani Medine-i Münevverenin harabıdır. Yani artık eskisi gibi alaka görmemesi, arka planda ve sönük kalmasıdır.

Hz. Mehdi’nin, İstanbul’daki gerçek Mescid-i Aksa’yı meydana çıkartıp imar etmesi, ziyarete açması neticesinde Medine-i Münevvere eskisi kadar ziyaret almayacak ve alaka görmeyecek.

Mehdi’nin o sıralarda atacağı bu gibi adımlar, dünyanın dini, siyasi ve dolayısıyla askeri dengelerinde değişmelere ve gerilmelere sebep olacak.

Bir süre sonra İslam düşmanları bu sürecin böyle devam etmelerine tahammül edemeyecekler. Çok büyük ve organize bir saldırı yapacaklar. Bu, belki de dünya tarihindeki son Haçlı seferi olacak. Bu, melhameye yani büyük savaşa yani armagedon’a sebep olacak. O sırada melhamede müslümanların başında Mehdi bulunacak. Bu harbi müslümanlar kazanınca, İstanbul işte o zaman ilk defa gerçekten fethedilmiş ve binlerce sene sonra ilk defa müslümanların idaresine altına girmiş olacak.

Kendini gizleyerek dünya üzerinde inkara ve zulme dayalı bir dünya nizamı işletmekte olan Deccal, bu işi yaparken merkez olarak kullandığı İstanbul’u tamamen kaybecek. Bu sırada dayanamayıp da açıkça meydana da çıkacak. Böyle yaparak son şansını deneyecek.

Lakin o sıralarda hz İsa da kaldırıldığı semadan tekrar dünyaya gelmiş, hz Mehdi’nin siyasi idaresine tabi olmuş, İstanbul’daki gerçek Mescid-i Aksa’da hz Mehdi’nin arkasında namaz kılmış, siyasi değil de manevi bir lider olmuş ve Mehdi’ye destek verir olacak. Hz Mehdi ile hz İsa beraberce Deccal’ı da öldürecekler. O sıralarda Roma/Vatikan denilen o kara para, satanistlik, büyücülük, teröristlik, sömürme, organ ve insan kaçakçılığı merkezini de dümdüz edecekler. Roma dahi İstanbul’un idaresine girecek.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Exit mobile version