KKTC ve Güney Kıbrıs hiçbir ülke tarafından tanınamaz


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet (KKTC) diye gerçek bir devlet yok ve hiçbir ülke tarafından tanınamaz.

Londra’nın, KKTC denilen toprakları ve üzerindeki sözde hükumeti Birleşmiş Milletler’de bütün ülkelerin tanıması yönündeki çabası, Türklerin menfaatine olan bir çaba değildir.

Güney Kıbrıs diye bir devlet de yoktur ve başka ülkeler tarafından devlet olarak tanınamaz.

Bizim Kıbrıs siyasetimiz de en dürüst şekilde, tarihi gerçeklere en uygun şekilde olacak. Kıbrıs, asırlarca idaremiz altında kaldıktan sonra elimizden alınmış bir adamızdır ve vakti gelince tekrar ülkemize bağlı bir ada olacak. Kuzey, güney ya da doğu, batı diye bölünmeyecek. Tek Kıbrıs olacak, o da ayrı bir devlet olmayacak, Türkiye’nin topraklarının bir kısmı olacak. Kıbrıs ismi de değiştirilecek.

Şu anda KKTC denilen kısmıyla da toprak ve tarih haricinde herhangi bir bağımız/alakamız yok. KKTC kısmında da gerçek Türk ve Müslüman bırakmadılar. Türk milletine ve ordusuna/askerine düşman olduğu halde Türk denilen Çingenelerle dolu orası… İnsan gibi yaşamıyorlar, yaşamak da istemiyorlar. Kumarda, kara parada dünyanın diğer şeytani merkezleriyle yarışıyorlar.

Daha önce de açıkça yazmıştım, vakti gelince Azerbaycan gibi KKTC’yi de yeniden feth edeceğiz. Oralarda asırlardır Türklere karşı oynanmış bütün oyunları bir anda ve kökünden temizleyeceğiz, bozacağız.

Bizler samimiyetsiz ve akılsız değiliz. Uzun uzun lüzumsuz siyasi mücadelelere vakit, para, emek harcamayacağız. KKTC denilen sözde hükumetin mensupları da Ermeni Çingeneler yahut Yahudi Çingeneler… Bunların Türk rolü oynamalarına da takılmayacağız. Bırakacağız, kısa bir süre daha Türk görünerek şeytanlıklarına, ihanetlerine, insanlık dışı işlerine devam edecekler, sonra kabus gibi üzerlerine çökeceğiz. Bütün hesapları kısa sürede göreceğiz.

Kıbrıs’ın, İran’ın, İtalya’nın, İspanya’nın, Güney Amerika ülkelerinin ve daha pek çok ülkenin fonetiği ortak…

Bu ülkelerde birbirinden farklı lisanlar konuşuluyor olsa da o lisanlar Çingenelerin kadim fonetiğine uygun şekilde konuşuluyor.

Eskiden Grönland da dahil, dünyanın her yerinde genetiği çok düzgün olan Türkler yaşarlardı/hakimlerdi. Zülkarneyn devrinde bütün dünyaya yayılmış, yerleşmişlerdi. Çok yüksek bilgi, ahlak, dindarlık, medeniyet seviyesinde yaşarlardı.

Son binlerce sene içinde İblis, dünya siyasetine ve diğer dengelerine yön vererek, Çingeneleri her yere yaydı. Bir yandan genler sorunlu şekilde karıştı ve dolayısı ile peşi sıra çok vahim ve binlerce yıldır çözülemeyen sorunlar oluştu. Bir yandan da Çingene fonetiği, sonradan oluşan bu ırkların kullandığı ve sonradan oluşan sayıda lisanın da fonetiği oldu…

İtalyan milleti diye, İspanyol milleti diye milletler bile yok… Bunların gerçek bir lisanı ve fonetiği bile yok.

Güncelleme: 5 Ağustos, 10:26

Onlarca sene boyunca büyük devlet adamı, mücadele adamı, Türk lider, örnek şahsiyet gibi yutturulan Rauf Denktaş da gizli Ermeni/Çinge bir vatan hainiydi..

İnsan denemeyecek hallerde biriydi. Her türlü kara para işi vardı. Sistemin adamıydı. Şu anda KKTC’nin akıl almaz, vicdan dayanmaz bir kara para bataklığı halinde bir yer olmasında Rauf Denktaş’ın çok ama çok büyük emekleri var.

Bizim Kıbrıs siyasetimiz açık ve net… O adamızı tekrar fethedeceğiz ve oraya tekrar gerçek Türkleri yerleştireceğiz. Lakin, öncesinde şu Çingeneleri cezalandıracağız. Araziyi temizleyeceğiz.

Kimse ABD’nin, İngiltere’nin İsrail’in, Yunanistan’ın bu meseledeki son sözlerine, vaatlerine kanmasın. Bunların hiçbir hususta İstanbul’un karşısında zafer kazanabilecek imkanları, şartları, adamları, sistemleri kalmadı. Gün gün daha da dibe oturuyorlar.

MİT yapımı çok yüksek sayıda diziden biri olan Kurtlar Vadisinde, Rauf Denktaş’ı muteber biri gibi, Türk gibi, saygıdeğer biri gibi gösterdiler.

Çünkü MİT de tıka basa gizli Ermeni/Çingene dolu… Kıbırıs’taki o kadar can yakıcı, ahlak bozucu, aile dağıtıcı pis işleri zaten MİT koordine ediyor.

Şu Necati Şaşmaz (Polat Alemdar) da MİT piyonu bir Ermeni/Çingene… Yaşamaya çalıştığı iğrenç hayatı aklı kaldırmayanlardan, aklını zorlayanlarda, hali iyi olmayanlardan biri…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version