Siyaset

Gizli Ermeni/Çingene paralel devlet çöküyor – 8

Her yerdeler…

Osman Nuri Topbaş’ın haricinde, yazıda ismi geçenlerden, Cevat Akşit de Gürsel Boz da dahil, çoğu kişi gizli Ermeni/Çingene…

İslami cemaat ve tarikatların da devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarının da bu Çingenelerden acilen temizlemesi gerekiyor.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/dev-sirketi-tarikat-ele-gecirdi-ucaklari-muritler-ucuracak-646742h.htm

Barış Özcan’ın karışık soyunun baskın yanı da Çingenelik

O da sistemin adamı…

Hıyanet İşleri başkanlarının neredeyse tamamı gibi, eski başkan Süleyman Ateş de gizli Ermeni/Çingene biriydi…

Dalga geçtiler dalga… Devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarına sızarak, Türk ve müslüman rolü oynayarak, müslüman Türklerle dalgalarını geçtiler.

Kahkahalar atarak her kötülüğü yaptılar ve sömürdüler.

Güya kurtuluş savaşı yaşanmış da yeni rejim kurulmuş da millet esaretten kurtulmuş da bilmem daha neler…

Hepsi İngiltere kraliyetindeki Çingenelerin planları… O Hürriyet, Milliyet ve bilmem diğerleri, güya Türk basını ve medyası da bu gibi Çingenelerle dolu olduğu için, hep beraber yaptılar bütün kötülükleri…

Hala TR’nin ekranlarında gerçek Türk yok gibi… TV kanallarını bırakalım, hala sosyal mecralarda bile gerçek Türklere meydan verilmiyor.

Yaşar Nuri Öztürk de Ermeni/Çingene ihanet teşekkülünün adamıydı…

O da Çingeneydi, o da Firavunların soyundan gelen biriydi. Ömrü boyunca İslam dinini içten çökertebilmek için mücadele etti.

Ölmeden önce de herkes gerçek ve pis yüzünü gördü. Türlü rezillikleri ifşa oldu. Sonra da ibretlik hallere girerek, adeta eriyerek öldü.

Sağda solda onu hala rahmetle anabilenlerin de tamamına yakını, gerçek kimliğii gizleyen Çingeneler…

Kararlılıkla üzerine gitmemden, nitelikli dolandırıcı, vatan haini, münafık, savaş suçlusu olduğunu meydana çıkartmamdan sonra sahadan epeyi geri duran, çok göze batmamaya çalışan İhsan şenocak da Çingene…

Onca yalanını, kanunsuzluğunu, dolandırıcılığını ve bir de gerçek kimliği ile bağlantılarını meydana sermeme rağmen hakkında hiçbir soruşturma ve yargılama yapılmadı. BOP yani Büyük İsrail Devleti Projesi çöktü o yayınlarla ve o mücadele ile ama onlar adamlarından hiçbirinin yargılanmasına izin vermediler.

Devrin Aile bakanı da kendilerinden bir kadındı. İhsan ile o sözde atıştılar, sonra güya İhsan geri durmak zorunda kaldı. Hayır, İhsan her şeyi ile ifşa oldu, derhal tutuklu yargılanmalıydı ve oradan da yol MİT’e, hükumete, Genel Kurmay mensuplarına, bilinen devletlerin gizli servislerine, Suriye meselesine ve milletler arası yargılamalara kadar gidecekti, önünü kestiler, izin vermediler. Aksine, beni ceza evine aldılar. Atmadıkları iftira da kalmadı.

İhsan Şenocak ismini de soy ismini de bizim anladığımız manada kullanmıyorlar.

Şenocak’ı ne manada kullandıklarını Akşener’e de sorabilirsiniz. Meral de aynı teşkilatın mensubu ve detaylarına kadar anlatır her şeyi…

İhsan da ileri seviyede cinci, büyücü ve cinsi sapık… Aşırı cinsi sapıklık nedeniyle, daha orta yaşta iken bile bacakları tutmayanlardan, yüzü gözü yamulanlardan, ciğeri çürüyenlerden…

İhsan çökerken, yanı sıra İHH’den Bülent Yıldırım, Sosyal Doku’dan Nurettin Yıldız da çöktü. Bağlantılı olarak Kadir Mısıroğlu bile çöktü. Hepsi de Çingene, kara paracı, münafık İslamcı, hain kişiler/di.

Hayatta kalmış olanlarına hala hukukun gereği yapılmıyor.

Oyun havası gibi sözde ilahiler yapanlardan, dinimizle dalgasını geçermiş gibi davrananlardan biri olan Mustafa Demirci de Çingene…

Arda Güler de Çingene

Sistem tarafından parlatılıyor, yükseltiliyor.

Sıla Gençoğlu da Çingene

Önceleri “Neşecik” ismiyle tanınan Zara da Çingene

Sorun yaşatılmayan, sistem tarafından kollanan çok yüksek sayıdaki gerçek FETÖ’cülerden de biri… Vatana, mlllete ihanet dahil, suç kapsamındaki çok sayıda işlerin içinde yer aldı.

Para, şöhret, makam, rütbe, zahiri kuvvet neredeyse, bunlar oradadırlar. Bu türlü hedeflerine ulaşmak için İslam dinini ve ayrıca milli değerlerimizi dahi alet etmekten bir an çekinmezler. Her gün pavyonlarda erkeklerin önünde ve dekolteli kıyafetlerle şarkılar söylerler, içki meclislerinde eğlenen düşük erkeklere aynı anda hem bedenleri, görünüşleri hem de sesleri ile nefsani bir zevk vesilesi olurlar… Sonraki gün tepeden emir gelir ve çıkıp bir yerlerde ilahi söylerler… Pavyondan kazandıkları paralarla FETÖ’nün sözde İslami hizmetlerine maddi destek de verirler. Bunlar sistemi beslerler, sistem de bunları yükseltir, büyütür, hep sahada tutar, yok olup gitmelerine izin vermez.

Sonra güya memlekette FETÖ’ye operasyonlar yapılır ama hep alt seviyede olanlar, tabanda olanlar, neler döndüğünü tam olarak bilmeyenler ve gerçekten İslami yaşamaya çalışanlar hedefe konur. Sistem Zara gibilere ise dokunmaz.

FETÖ, Zara gibileri de kullanarak, hususiyle son yirmi sene içinde, Türkiye’deki müslümanları hristiyanlaştırma mücadelesi de verdi. Misyonerlik faaliyetlerini en sinsi şekilde uyguladılar. O “Ekmek Teknesi” isimli dizi bile “Dinler arası diyalog” adı altında AKPKK ve CHPKK ile organize halde yürüttükleri misyonerlik faaliyetleri kapsamında çekildi, yayınlandı. Sonra kripto hainler kendi aralarında iç çatışmalar yaşadılar, dizi baskı altına alındı. Oyuncular peş peşe diziden çıktı, projeyi istemeye istemeye bitirdiler.

Senelerdir görmemişler, bilmemişler gibi, o sene gelince çok sayıda oyuncu “Bunlar tarikatçıymış” diye diye diziden çıktılar. Oysa Hürriyet’in muhabiri, Necati Şaşmaz’ın sözde Kadiri zikri yapılırken, zikir kıyafetleri içinde çekilmiş fotoğrafını, yanılmıyorsam 2003 yılında yayınladı. Bütün TR duydu, öğrendi. Lakin ertesi gün Hürriyet paçavrası, o fotoğrafı haber yapan çalışanını kovdu. Sonra yıllarca Necati’nin ve çevresinin sözde tarikatçı oldukları mevzu olmadı. O kripto hain Osman Sınav da hiçbir engele takılmadı. Bunu da sistem sağladı. Şaşmaz kardeşlerin tarikatları da Çingene tarikatı, İslam tarikatı değil. Rezil halleri de son yirmi senede iyice gözler önünde… Necati’nin kendini mehdi ilan ettiği telefon konuşması çıktı, karşısındaki kişi bile telefonda ona “Doktora git” diyordu. Gerçek müslümanlara acımasızca hatta hiç malzeme bulamazsa iftiralarla saldıran sözde Türk basın ve medyası, böyle bir malzemeyi de görmezden geldi. Güya tarikat, cemaat düşmanı olan Soner Yalçın’ın o film-dizi ekibin yanında ne işi olduğunu da kimse sorgulamadı. Çünkü Soner Yalçın da MİT piyonu bir Çingene… Dizinin yapımcıları, senaristleri dahil çekirdek kadrosu da hep MİT piyonu Çingeneler… Bunlardan bazıları, kendilerini, gerçek kimliğini gizleyen Ermeni de zan etmekteler.

Ekmek Teknesi ismli diziyi de Kurtlar Vadisi’ni çekenler çektiler. “Pana Film” demeyin şimdi, MİT çekti hepsini MİT… Pana film diye bir şey yok. Bunların hepsi paravan, asıl yapımcı hatta çoğu durumda asıl yayıncı hep MİT… Türkiye ayakta uyutuluyor. Hepsini MİT çeviriyor bu oyunların, yani MİT’in içine tıka basa doluşmuş olan FETÖ’cüler yani gizli Ermeniler ya da diğer deyişle gizli Çingeneler…

Daha sonra Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz isimli diziyi de MİT’in bu ekibi çekti… Zara, o sözde dizide de rol aldı.

Umurlarında bile olmaz, yine de çalarlar

Dünya tarihine geçmiş hatta bilinen tarihte daha önce görülmemiş devasa şiddette ve kapsamda bir afet Maraş merkezli olarak yaşanmışken…

Milyonlarca insan kısa sürede ölmüş, en az tahminle sekiz yüz bin insan enkaz altındayken…

Canını bir şekilde kurtarmış ama evsiz kalmış kişilerin sayısı bilinemiyorken…

Zaten milletin yardımları ile temin edilmiş olan, millete ait olan çadırları, milletten o sırada yardımlar toplayan Haluk Levent’e fahiş fiyatla satan Kızılay eski başkanı Kerem Kınık da bir çingene…

Çingenelik çok tehlikeli bir şey. Dünya yansa bile onlar oyun havaları çalarlar, mangal yaparlar, göbek atarlar, içkilerini içerler…

Kızılay’ın başında bulunduğu seneler boyunca, milletimizin Kızılay’a sağladığı imkanları, mekanları, araçları bile alet ederek dünyanın muhtelif yerlerinden bebek, çocuk, genç kız ve kadın kaçıran Kerem Kınık’ın, Maraş merkezli deprem afetleri sırasında başka türlü davranmasını beklemek zaten mümkün değildi.

Devletten bile sayılamayacak halde olan, nükleer silahlara sahip açlar ülkesi olan Kuzey Kore’nin lideri “Kimyon Un” da Çingene…

Çin’le de güya anlaşmalar yapıyormuş. Hepsi ekranlara oynama…

Kuzey Kore, askeri-stratejik açıdan hiçbir ülke için gerçek bir risk ve rakip değil. Danışılı dövüşen ülkelerin liderleri, sanal bir Kuzey Kore tehlikesi oluşturuyorlar ve bunun üzerinden çok pislikler çeviriyorlar. O Japonya’nın idarecilerinin bile aslında Kuzey Kore ile arası bozuk değil. Her türlü kara para ve insanlık düşmanlığı işlerinde çok iyi paslaşıyorlar.

Ayrıca, o Kimyon Un gerçek mi yoksa sahtesi mi, hala o bile kesin değil. O sözde Kuzey Kore düşmanı olan, sık sık dünya insanlığını Kuzey Kore üzerinden korkuya salan ülkelerin liderleri, tek bu meselenin üzerine gitseler bile ortada Kuzey Kore diye bir şey kalmamıştı.

Sahi, şu Tayvan üzerinden çevrilen danışıklı dövüşlere ne oldu? Nedir bu sessizlik, bu tepkisizlik, bu sakinlik? Yalandan birkaç açıklama, birkaç nükleer denizaltı gönderip geri çağırma vs var, devamı ya da detayı neden yok?

Niye kardeşim niye, niye gerçek yaptırımlar, gerçek yasaklamalar ve kısıtlamalar, gerçek açıklamalar/restleşmeler ve mücadeleler yok sahada?

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir