Kimi hedef aldıkları belli değil.
Belli ki çok korkmuşlar ve dik duramamışlar.
Ortada tezvirat, yalan, iftira, karalama ve art niyet varsa, çıkarlar meydana, aslanlar gibi karşılıklarını verirler.
Bu yaptıkları nedir?
Beni ve yayınlarımı kastediyorlarsa, “işte meydan” diyorum. Çıksınlar karşıma ya da gitsinler istedikleri mahkemeye…
Daha açık şekilde de yazıyorum, aksini iddia edebilen karşıma çıksın…
Osman Nuri Topbaş, gizli Ermeni/Çingene bir münafığın teki… Bunların gerçek dinleri hristiyanlık… TR’nin sadece son asrında bile bu gibi yüzlerce gizli Ermeni/Çingene kişi, hoca, alim, veli rolü oynayarak şu milleti sömürdü. Osman onlardan sadece biri ama oyunu küçük kuranlardan biri değil…
Kendi web sitesinden aldığım şu ekran görüntüsüne (EG) bakın… Kiğılı ailesi de gizli Ermeni/Çingene bir aile ve kara paracı bir aile…
İmam Hatiplerin kurucusu denilen Mahmut Celalettin Ökten de gizli Ermeni/Çingene kesimden bir kişiydi. İngiliz piyonuydu ve masondu. Bunları geçmiş yıllarda anlatmıştım.
Mahir İz, Nurettin Topçu, Zekai Konpara da gizli Ermeni/Çingene ihanet teşekkülünün mensubu olan kişilerdi. Mahir İz’in kitapları palavralarla, meydana çıkan sarsıcı gerçekleri kapatma çabaları ile dolu… Gerçek müslümanlarla dalga geçer gibi yazıyor ve konuşuyordu.
Bir misal vereyim, kendilerinden biri olan ve milli şair diye yutturdukları Mehmet Akif Ersoy çoktan ifşa olmuştu. Herkes anlamıştı onda ciddi sorunlar olduğunu… Ona dair anlatılanların tutarsız olduğunu… Mahir İz de kitaplarında “Üstad Akif, mecliste vekil iken, müslüman vekillerin kıran kırana verdiği, canları pahasına verdiği mücadeleler sırasında evet susmuştur ama gizli oturumlarda aslan gibi kükremiştir” diye yazmış. Çocukların bile kanmayacağı palavralarla, birbirlerini koruma, kollama çabasından başka bir şey değil, bunların sözde hizmetleri, sözde eserleri ve mücadeleleri…
Lakin… Bunların BİM’le, türlü şirketlerle, ihalelerle, peşkeşlerle, yolsuzluklarla da en derinden bağlantıları var.
İhalede fesat, rüşvet, yolsuzluk, ihanet deyip devam edin, sayısız taciz ve tecavüz vakasına kadar, bunlarda her pislik var. Osman Nuri Topbaş da cinsi sapığın teki…
Cilt cilt kitap hacminde anlatılabilecek pislikleri, büyücülükleri, ihanetleri, sömürmeleri, peşkeşleri, türlü suçları ve bağlantıları var bunların…
Düzgün bir şey olsalar, şu senede bile o Necip Fazıl’ı adamdan sayıp oraya yazmazlar, tartışmasız şekilde meydana serilmedi mi Necip Fazıl’ın gerçekte ne olduğu, kim olduğu? Düzgün bir şey olsalar, dinler arası diyalog diye diye her misyonerliği yapan… Daha sonraki süreçte bile dinde güncelleme diyerek İslam’ı açıkça tahrif etmeye kalkan… Hatta bir ara sünni müslüman olmayı ırkçılıkla, teröristlikle aynı kefeye koyan açıklamaları bile yapan Tayyiple yakın durabilirler miydi?
Lakin bu pislikler, son sahte seçim sürecinde bile açıkça Tayyipten ve çetesinden yana durdular. Arka plandan Tayyip’le nasıl ve hangi alanlarda paslaştıklarını da anlatabilirim.
Meydana serilmedi mi Celaleddin Ökten’in aslında ne olduğu, İmam Hatipleri aslında kimlerin kurduğu?
Şunlar güya İslam tarikatı, güya vatanseverler, güya ehl-i sünnet üzereler… On milyonlarca insanı toptan cahil, ahmak, korkak, menfaatçi mi zan ediyorlar?
İşte biz buradayız, gerçek Türkleriz, gerçek müslümanlarız ve rest çekiyoruz, karşımıza çıksınlar.
Ve soruyoruz: Adliyeler, hakimler, savcılar nerede? Adalet, hukuk, milli güvenlik nerede? Basın nerede, medya nerede?
Yetti artık bizim dinimize, devletimize, vatanımıza, milletimize, tarihimize yaptıkları ihanetler… Yetti artık sömürmeleri…
Kadir Mısıroğlu diye bilinen sahtekarı da gördük biz, başkalarını da gördük. Aylarca mindere çektik, gelemediler. Gık diyemediler gık…