Benim Devlet Bohçalı ile hiçbir işim olmaz.

Ben “Hain Ankara hükumeti” dedikçe sadece AKPKK’yi değil, MHPKK’yi ve danışıklı muhalefeti de bu ifadenin içine dahil ediyorum. Her fırsatta da “Tayyip aslında Bohçalı’nın kuklası, Bohçalı sistem içinde daha üst konumda” dedim durdum yıllardır…

Tayyip’i defalarca köşeye sıkıştırdığımda, hep son çare olarak Bohçalıya koştuğunu da bütün dünya gördü.

Şu son sözde seçim sürecini de Bohçalı ile çevresindeki kara paracı ihanet çetesinin yürüttüğünü herkes biliyor. Lakin Bohçalı diye ortada görünen kişi gerçek Bohçalı mı, buna kimse emin değil.

Böyle bir hainle, böyle bir pislikle benim ne işim olur? Türkiye çok büyük projelere İstanbul üzerinden girecek de bir de bunlar, bu pislikler bu işlere dahil mi olacaklar? Hatta bu işlerde başa mı geçecekler?

Bütün bunlara nasıl inanabiliyor, hala şu vasıfsız kara paracı hainlerin oyunlarına nasıl düşüyorsunuz?

Ben Bohçalı ile ve onu oynatanlarla iş tutmayacağım, Bohçalı’yı önden cenaze arabasına koyduracağım, sonra da çevresini ve üstlerini sıra sıra mezarlıklara göndereceğim.

Yıllardır verdiğim mücadele neticesinde, Ankebut Ağı dünya genelinde parasızlıktan kıvranıyor. İşleri her geçen gün krize giriyor. Hangi batağı nasıl gizleyeceğini, hangi krizi nasıl öteleyeceğini şaşırdı. İyice yoruldular, gerildiler. Bir yandan da son zamanlarda metafizikle çarpılan adamlarının sayısı belli değil. Çin Dışişleri bakanından, TR’deki Muharrem İnce’ye kadar, binlerce adamları, çok isteseler de siyaset sahasında boy gösteremiyorlar. O Çin Dışişleri bakanı da büyük ihtimalle öldü. Muharrem İnce yerine dublör kullanılmış olma ihtimali yüksekti, tartışmaların üstü örtüldü. Dünyanın farklı farklı ülkelerinde de vaziyet aynı. Ölenlerin, ölmeyip ama ölmekten beter olanların listesini tutmak bile zor iş. Bir yandan da dünya genelinde “izahını bile yapamadıkları afetler” sayıları artarak ve şiddetleri yükselerek devam ediyor. Hangi bir açığı/masrafı, ne ile kapatacaklarını şaşırdılar.

Senelerdir afetlere karşı gerçekten tedbirler alınmasını istedim. Hİçbir şey yapmadılar, sadece oyalamaya, kandırmaya dönük çıkışlar yaptılar. Bu günlerde ise dillerinden afet ikazları düşmüyor. Silivriye binlerce konteyler koydular. On binlerce çadır koydular. İnsanların İstanbul’u ve büyük şehirleri terk etmesien sebep olacak kadar vahim açıklamaları resmi ağızlardan yaptırdılar. Bütün bunları İstanbul’dan, yapabileceklerinden korktukları için yapıyorlar. Kenar köşelerde korkudan titriyorlar. Bunları en arka plandan yöneten yer altı şehirlerinin amirleri de aynı hallerdeler. Tepelerindeki çatı çöker mi, ne vakit ve nasıl çöker diye bakıyorlar. Dünya devletlerinin pek çoğunda, en ufak bir endişede nükleer santrallerin birimleri durduruluyor. Rusya’da batı uşağı Putin ve çetesi devrilmesin diye seferberlik halinde hamleler yapmaya devam ediyorlar. Rusya’dan daha çok ABD, dünyanın her yerinde Wagner unsurlarını yok etmeye çabalıyor. Saymakla bitmez vahim sorunları var bunların ve her geçen gün başlarına daha fazla sorunlar çıkartıyorum.

Kendi adamları arasında bile sorunlar çok büyüdü. Saçma sapan, mantığı olmayan kararlar alındığına ve sırf İstanbulla inatlaşma uğruna bütün sistemin ve hatta bütün dünyanın tehlikeye atıldığına inananlar çok. İçinde bulundukları iğrenç sistemin detaylarını bilmeyip de yayınlarım sayesinde öğrenen ve kandırıldığını anlayan da çok. Artık Ankebut Ağının tepesinden gelen emirlere, yönlendirmelere itaat etmeyenler de çok. Bu sırada bunlar birbirlerine de oyunlar kuruyorlar. Birbirlerine karşı artık gerçekten, danışıklı olmayan mücadeleler de veriyorlar.

Ben, devasa projeler için defalarca adımlar attım, sahayı ayarladım ama sahada şeytanlıktan, fesatçılıktan, dolandırıcılıktan, tuzaklardan, kinden, nefretten başka bir şey görmedim. Bu fırsatler geçmişte kaldı ve şu sıralarda yeni fırsatlar olmayacak. Dişimle kazıya kazıya ve sonuna kadar hak etmişlerken onları bu şartlara düşürmüşüm, nefeslerini kesmeden durmayacağım. Madem öyle, işte böyle…

Ben hain Ankara hükumetini ve ayrıca Putin ile çetesini çökertmeden… Bedeli üçüncü dünya savaşı hatta milyarlarca insanın ölmesi olsa bile Türkiye’yi gerçek hürriyetine ulaştırmadan… Bu hedefimin karşısında duran yer üstü ve yer altı düşmanlarının tamamını oyun dışına en feci şekilde atmadan… Bu dünyada büyük işlere/projelere girmeyeceğim. Günümüzde ve yakın gelecekte durmak bilmeden çatışmalar, toplu ölümler, sınırların değişmesi, açlık/kıtlık, bulaşıcı hastalık ve benzeri şeyler yaşanacak. Ben hemen şimdi değil, o ilk ve çok şiddetli çatışma ortamı nispeten ferahladığında kendi işlerime gireceğim ve onların bile çoğuna başka ülkelerde gireceğim. Büyük projelere girmek için doğru vaktin gelmesini, doğru şartların oluşmasını bekleyeceğim. Tahminime göre o doğru vakte yaklaşık beş sene var.

Bir kez daha bu kadar açık yazdım, yine de kandırılmak isteyenler varsa, kime gidiyorlar, kim tarafından kandırılıyorlarsa, kandırılsınlar. Benim meselem değil, umrumda da değil. Bu hususta daha ne yapabilirim. Bunca ikaza rağmen kandırılan, kandırıldığına doymasın, kendinden başka da suçlu aramasın.

Kesin bildiğim şey var ki ben o devasa projelerin başında olmadığımda, bunlar dünya genelinde siyasi, askeri, mali dengelerin hiçbirini bu projelere göre ayarlayamazlar. Zaten o projeleri yapacak değil, anlayacak kadar bile çapları, vizyonları yok. Son çare olarak yine kara para peşinde koşacaklar, koşuyorlar ama o sahaları da iyice boğuyorum, boğacağım.

Belki nasip olur da o Bohçalı’yı da ellerimle ve gerçek manada boğarım.

Adamı en azından bir kere daha makamında ve ekranlarda gösterselerdi de bari ondan sonra görevden alsalardı…

Çin’in Dışişleri bakanını görevden almışlar. Zaten haftalardır görevde değildi, ortada görünemiyordu. Çarpıla çarpıla öldü de çoktan mı gömdüler, belli değildi. Ortada görünenemeyen diğer Çinli yetkililer ve etkililer için ne yapacaklar?

Ya Çin’in haricinde, Ankarayı arkalamak uğruna kendini iyice batıran ülkelerin ortada görünemeyen etkili ve yetkili isimlerinin yerine ne yapılacak?

Sahi, George Soros’un bile çoktan öldüğünü daha ne kadar gizleyebilecekler?

Ahmakça işler yapıyorlar, sırf o İblis ve Deccal ahmakça kararlar alıp durduğu için…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version