Müslümanların gerçek kıblesi Petra’da mıydı?


Evet, yaklaşık 15 sene boyunca, müslümanlar yüzlerini Petra’ya dönerek namaz kıldılar. Çünkü, gerçek Kudüs olan İstanbul’da gerçek Mescid-i Aksa bulunduğu için yüzlerini İstanbul’a dönüyorlardı. Böyle olunca Petra’ya, Kıbrıs’a ve daha pek çok yere de yüzlerini dönmüş oluyorlardı. Lakin oralardaki herhangi bir yapıyı değil, İstanbul’daki Mescid-i Aksa’yı kıble kabul ediyorlardı.

Sadece onu kıble kabul ediyorlardı. Müslümanlarca ilk zamanlarda yapıldığı bilinen çok sayıdaki mescidin mihrabının Petra’ya dönük olduğunu iddia edenler, gerçek Kudüs’ün İstanbul olduğunu, gerçek Mescid-i Aksa’nın da İstanbul’da bulunduğunu bilmedikleri için hatalı değerlendirmeler yaptılar.

Ayrıca, ilk zamanlarda yapılan mescidlerin bazılarında kıblenin tespitinde hatalar yaptıkları anlaşılıyor.

Bazı mescitlerin daha sonra tamamen yenilendiği ve değiştirildiği anlaşılıyor. Hatta, değiştirilmediği, tamamen yenilenmediği zan edilen mescidler de yenilenmiş ve tamamen değiştilmiş olabilir. Değiştirilmemiş kabul edilen o mescidlerin bütün bu süreç boyunca başına neler geldiğine dair elde hiç veri/kaynak yok. Buna rağmen o mescitlerin değiştirilmesini iddia edebilmek, bilim dışı bir davranıştır. Ayrıca dürüst insanlarda görülecek bir tavır değildir.

Bunun haricinde, devrin şartları göz ardı ediliyor. Bu günkü gibi elektrik, eloktronik, uydular, kablolu ya da kablosuz haberleşme imkanları yok. Peygamberimizin Çin’e gönderdiği ya da Yemen’e gönderdiği bir sahabenin, belki de beş ya da on yıl boyunca peygamberimizden, yeni yeni anlattığı ve öğrettiği hususlardan haber alamama ihtimali de yüksek. Tarih ilminin en temel kaidelerinden biridir ki her kim ya da her ne hakkında değerlendirme yapılacaksa, o devrin şartlarının içine girilecek, devrin şartlarına göre değerlendirmeler yapılacak.

Kıble yönü belirlenirken de o insanların elinde günümüzün teknolojik imkanları yoktu. Ne kadar iyi niyetli olsalar da kıbleyi tayin hususunda ciddi hatalar yapma ihtimalleri hep vardı.

Mescidlere bakarak, buna benzer tartışmalı hususları ön plana çekerek “İşte gizlenen gerçek kabe, müslümanların kabesi aslında Petra’daydı” demek, dikkate alınacak bir davranış değil. Bu, olsa olsa misyonerlerin, Vatikan’ın, masonların, İslam düşmanlığı gayretiyle yaptırabileceği bir sözde bilimsel çalışma ve iddia olarak görülür ve kısa sürede bu zorlama yorumlar, iddialar yıkılır.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version