İstanbul diye bir şehir yok


İstanbul, Türkçe ya da müslümanca bir isim değil. Kökü, kaynağı bile bilinemiyor.

Kaynaklar şunu iddia edebiliyor: “Ortaçağ (Bizans) Yunancasında “kent’e” veya “kent’te” anlamına gelen (Yunanca telaffuz:[εἰς τὴν Πόλιν], [is tin ˈpolin]) kelimelerinin Türkçeleştirilmesiyle oluşmuştur.”

“İslambol” da uydurma ve taklit bir isim. Bu şehrin ismi Kudüs… Evet, bu şehrin ismi Kudüs yada Kuds… “Bereketli olmak” ve “Mübarek olmak” manasına gelir. Bu şehre, on binlerce sene boyunca olduğu gibi, tekrar Kudüs diyebiliriz ya da “Kutsal/mübarek şehir” manasına gelecek tam Türkçe bir isim de verebiliriz.

Etrafı mübarek kılınan, içinde gerçek Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yer/şehir, şu anda resmen İstanbul dediğimiz bu şehir, başka bir yer değil…

Ayetlerde konu edilen ve övülen “Emin belde” de burası…

İsra ayetinin (İsra suresi, 1. ayet) meali:

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulunu (Muhammed’i) bir gece (Mekke’deki) Mescid-i Harâm’dan, etrâfını mübârek kıldığımız (İstanbul’daki) Mescid-i Aksâ’ya götüren (Allah, her türlü noksanlıktan) münezzehtir. Şübhesiz ki Semî'(herşeyi işiten), Basîr (hakkıyla gören), ancak O’dur.”

Bu mübarek şehri, en kısa sürede o minareli kiliselerden, o satanistliğin sembolü Ayasofya’dan, diki taşlardan, İblis’in ve ona uşaklık eden gizli Yahudilerle gizli Ermenilerin hakimiyet sembolü olan pislik şeylerden temizlemeliyiz. Yeniden bir Türk/İslam şehri olmasını sağlamalı, Hz İbrahim’in, hz. Zülkarneyn’in, Hz Süleyman’ın başta olmak üzere, çok sayıda peygamberin ruhlarını sevindirmeliyiz.

Kudüs (Yeruşalayim) adı (tahrif edilmiş, aslından bozulmuş olan) Tevrat’ta hiç geçmemektedir. (Bozulmuş) Tevrat’ta bahsedilen Salem şehrinin Kudüs olduğu yolundaki geleneksel görüş doğru ise Eski Ahid’de şehirden ilk defa Hz. İbrâhim’in çağdaşı olan ve onunla görüşen Kral Melkisedek sebebiyle bahsedilmektedir (Tekvîn, 14/18). Diğer taraftan (bozulmuş) Tevrat’a göre Hz. İbrâhim’in, oğlu İshak’ı kurban etmek istediği Moriya (Moriah) diyarındaki dağın Hz. Süleyman’ın mâbedi yaptırdığı Moriya tepesi olduğu yahudi ve hıristiyan geleneğince kabul edilmektedir (II. Tarihler, 3/1). Ancak bu, gerek Moriah kelimesinin etimolojisi ve anlamı gerekse delâlet ettiği yer yönünden tartışmalıdır (bk. İSMÂİL).

Bu arada, metafizik saha nasıl çarpıldı öyle, yine herkes yerlerde… Kim ölü, kim can çekişiyor belli değil.

Hiç şaşmıyor, İstanbul’a çatan belasını er ya da geç buluyor.

Şu yukarıdaki yayınların tamamını, kesintisiz metafizik çatışmalar sırasında yaptım. Hala metafizik saldırılarından ümitli olanları birkez daha kahretmiş oldum. Zavallı hallerdeler…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Exit mobile version