Türkiye’de Çin hakkında yazılan pek çok şey doğru değil. Bunların doğru olmadığı açıkça gözler önünde… Fikir, ifade ve basın hürriyerine sonuna kadar destek ama Türkiye’deki hiç kimsenin yanlışları hala yazma hürriyeti yok. Herhangi bir sebeple halka ısrarla yanlış bilgiler vermek, fikir, vicdan ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemez.
Hala bilmeyenler de kalmış olabilir, öyle ise öğrenmeliler. Bilerek buna devam ediyorlarsa, yargılanmalılar. Çünkü başka bir ülke hakkında ısrarla ve o ülkenin lehine olan yanlış bilgiler yaymak, nüfuz casusluğu kapsamında da ve başka ceza maddeleri kapsamında da yargılamalar yapılmasını gerektirir.
1- Çin, dünyanın yükselen, güçlenen ülkelerinden ve maliyelerinden biri değil… Bu, tamamen gerçek dışı bir bilgi ve Çin, dünyanın en hızla çökmekte olan ülkelerinden biri…
Devasa mali ve içtimai buhranlarla savruluyor ve bunları bir yandan bastırmaya, bir yandan gizlemeye çabalıyor.
Bütün gerçek göstergeler bu gerçeği herkesin gözleri önüne seriyor.
2- Çin, günümüzde ABD’nin en önemli ya da önde gelen bir alternatifi de değil. Çin, hormonlu şekilde büyütülmüş, bazı işlem hacimlerinde çok büyük gibi görünen ama içi tamamen kof olan bir ülke…
O işlem hacimlerine ve bir de sosyal hayata bakılınca, arada devasa bir tezat var.
Çin’in büyüklüğü de bir hokkabazlık ürünü… Çin, batılı ülkeler tarafından bir maşa olarak kullanılan ve idarecileri dahi batılılara çalışan bir ülke…
İngiltere gibi, ABD ile de gerçekten kavga etmiyor, gerçekten yarışmıyor ve ABD’nin gerçek bir alternatifi de değil. Buna rağmen, hem ABD içinde hem de Çin içinde bu gerçekleri bilen ve halden memnun olmayan kesimler de var. Siyaset sahnesinde bunların temsilcileri de var. Bu nedenle Çin ile ABD arasındaki bazı sorunlar ve restleşmeler danışıklı dövüş kapsamında değil, böyle grupların tesirleri nedeniyle olabilir. Bu gibi istisnai haller, sahada gözler önünde olan gerçeği değiştirmiyor. Çin, batı ile gerçekten yarışmıyor, dövüşmüyor.
Tayvan meselesi de hala bir danışıklı dövüş ve Tayvan da aynı batılı ülkelere, aynı batılı patronlara ve ailelere çalışan bir kukla…
3- “Siyasi, askeri, teknolojik ve sosyal alanlarda ABD’yle rekabet etme kapasitesi zayıf” bir ülke ise Çin, nasıl oluyor da ABD’nin en önde gelen alternatiflerinden biri oluyor?
Çin hakkında dünya genelinde o kadar yalan bilgiler, o kadar art niyetli propagandalar ve yalan içerikli haberler var ki şu makalenin yazarının bile kafası epeyi karışmış. Kendisi de gerçek Çin’e bakıyor, gerçeği kabul ediyor ama propagandaların tesirinde kalarak Çin’i hayali şekilde devleştiriyor. Ya da her şeyin farkında olduğu halde Çin lehine nüfuz casusluğu yapıyor. Bu kısmına adli makamlar karar vermeliler.
4- Kuşak-Yol Projesi, son süreçte İstanbul tarafından çökertilmiş bir proje… Çöktüğü, Çin tarafından ve Çin yandaşları tarafından açıkça itiraf edilmemiş bir proje…
Çin, her ay katlana katlana sorunları devleşen ve geriye düşen ve parçalanmaya doğru hızla sürüklenen bir ülke… Sadece Kuşak-Yol Projesi değil, daha pek çok projesi şu anda aslında çökmüş olduğu halde, bu açıkça haber yapılmıyor ve itiraf edilmiyor.
Çin’in Şangay İş/Suç Birliği projesi bile son süreçte çöp oldu. Bundan birkaç ay önce Türkiye’deki hainlerin de Şangay Birliği demeye başlamasıyla birlikte, İstanbul’un kükremesi ve bütün bu söylemlerin adeta unutulması peş peşe ve kısacık sürede yaşandı…
Türkiye’de Şangay Birliği propagandası, böyle bir birlik gerçekten güçlü olduğu ve gelecek vaad ettiği için yapılmıyordu. Dünyada da bu böyle… Çin, hep rüşvetlerle, satın almalarla, tehditlerle, şantajlarla, cinayetlerle çalışan bir ülke… Çin devlet sistemi, meşru bir devlet sistemi olarak bile kabul edilemeyecek halde…
Makalede konu olan Afrika ülkeleri misali, Türkiye’ye de bir avuç para gönderip idari kadrosuna şekil verebiliyordu. Lakin şimdilerde ne Türkiye’de ne de Afrika’da bunu yapabiliyor. Çünkü Türkiye gibi, Afrika’da da İstanbul’un rüzgarı esiyor.
Çin, tefeci ve merhametsiz bir ülke… Gerçekten yatırımlar yaparak bazı ülkeleri borçlandırmıyor. Görüntüden ibaret birkaç yatırım yapıyor ama aslında rüşvet çarkını çeviriyor, idarecileri kendine bağlıyor, onlarla kara para işlerini de artırıyor, onların kara para işlerindeki sürekli gelirlerini de yükseltiyor ve bu sayede o ülkelerde hakimiyet kuruyor. O ülkelerin Çin’e olan borçlarını ödemesini de istemiyor, o ülkelerin iç işlerine de karışıyor ve satın alınmış idareciler üzerinden istediği şartları oluşturuyor. Sonra da artık “resmen” o ülkelerin varlıklarına çöküyor.
Görünürde bu tefecilik, yağmacılık, terör, insan ve organ kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı ve el koyma işlerini Çin Halk Cumhuriyeti yapmış, Çin Komünist Partisi (ÇKP) yapmış oluyor ama aslında bunu yapanlar batılı ülkeler, aileler, sömürgeciler…
Bu Telegram kanalında, yukarıda bir yerlerde duruyordur. Yıllar önce “Venezüela halkı gıda yerine ilaç mı yiyor? Bunca ülkeden gerçekten ilaç yardımları mı alıyor? Çin uçakları ve gemileri her seferinde gerçekten ilaç mı götüyor? Dönüşte ne getiriyor?” konulu küçük birkaç paylaşım yapmıştım. Dünya genelinde bir hareketliliğe sebep olmuş, danışıklı dövüşen ülkeler çok korkmuşlardı. O vakit daha gizli Ermeni Binali Yıldırım’ın kara para işlerine kullandığı oğlu Erkam Yldırım, “Ben Venezüela’ya sağlık kiti götürdüm” demek zorunda kalmıştı. Neler neler meydana çıkmıştı. O yayınlarım, bir yandan beni ceza evine ve akıl almaz iftiralar altında kalmaya sürüklerken, bir yandan da onları ifşa olmaya, çok büyük mali kayıplar yaşamaya sürüklemişti.
Zaten yıllardır anlatıyorum. Dünyadaki pek çok ülke suni ülkeler… Gerçekten sınırları, bayrakları, rejimleri, milletleri, davaları olmayan, birilerinin zorlamaları ile tesis edilmiş ülkeler. Katar, BAE, Suudi Amerika, Kuveyt, Umman, Ürdün, Hollanda, Danimarka, Belçika, Singapur ve bazı başka ülkeler, batılı sömürgecilerin dünyayı sömürmekte maşa olarak kullandıkları ülkeler… Kendilerini riske atmıyorlar ve bu maşaları üzerinden oyun kuruyorlar.
Hatta ABD bile, İngiltere’nin maşası olarak kurduğu ve kullandığı bir ülkeden başka bir şey değil. Son asırlarda en çok da İngiltere üzerinden dünyaya keyfince ve vahşice yön veren malum güç unsuru, şimdilerde zorlaya zorlaya Çin’i süper güç olarak kabullendirmek istiyor. Aynı güç unsuru yakın geçmişte bunu ABD için de yaptı ve o vakit bu oyun tuttu. Herkesin kabullenişleri yönlendirildi. Oysa tarihinin hiçbir devrinde ABD süper güç olmadı. Şimdi de bir süper güç değil. Hatta güçlü bir ülke bile değil.
Nüfusu, işlem hacmi, bazı bölgelerindeki aşırı gelişmiş görüntü, bir ülkenin gerçekten gelişmiş, gerçekten güçlü, gerçekten süper güç bir ülke olduğunu göstermez.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya
..