Mazlum’u, pardon Ukrayna’yı getirin bana

Mazlum’u, pardon Ukrayna’yı getirin bana…

İyice komik hallere düşmeye başladılar Dün, bütün dünya gördü Rusya’nın hallerini…

Nasıl da acilen güvenlik konseyini topladılar, nasıl da paniklediler, korktular. Açıkça “kritik tesisleri koruma” maksadıyla toplandılarını gizleyemeden açıkladılar. Bunu, “Son ikaz” başlıklı ve “Yeter artık, sabrımız tükendi. Türkiye’ye kötülükler yapmaktan vazgeçin. Hain Ankara hükumetini desteklemeyi bırakın. Aksi halde nükleer santrallerinizi patlatacağız” dediğim yazımdan sadece bir iki saat sonra yaptılar.

Onlar da biliyorlar bunu yapabileceğimizi… Yıllardır sadece o Rusya’da bile neler neler yaptık. Her seferinde danışıklı dövüşlerle ya da sessiz kalarak gizlediler. Güya çoğunu Ukrayna yaptı…

Tamamen batılı ülkelerin kontrolünde olan Rusya savunma bakanlığı açıklama yaptı:

“Ukrayna’nın Rus nükleer santrallerine karşı terör yöntemleri kullanma planlarını şiddetle kınıyoruz.”

Bu, kınama ile geçiştirilecek bir mesele, bir kriz, bir sorun, bir risk midir? Rusya’nın bir değil, çok sayıda nükleer santraline terör eylemleri yapılacakmış, planlar hazırmış, yapacak olanlar Ukrayna tarafıymış ve Rusya bunu sadece kınıyormuş… Çocukların bile anlayacağı kadar açıklar vermeye başladılar.

Gerçek, CIA’dan talimatlı Rusya savunma bakanlığının iddia ettiği gibi olsaydı, şimdiye küresel bir kriz çıkmıştı. Rusya şahin kesilmişti, devletler peş peşe açıklamalarla restleşmişti. Herkes alarm haline geçmişti. Ukrayna akıl almaz bir baskı altında kalmıştı. Ya arabulucular her yere koşturmuştu ya da Rusya, Ukrayna arasında “kuralsız” bir savaş çıkmıştı.

Lakin söz konusu İstanbul olunca, akıllarının hala almadığı ama gözleriyle yüzlerce kere gördükleri şeyleri İstanbul yapıyor olunca, 80 ülke bile bir ülke etmiyor, cesaret sergileyemiyor. Bunu, bu sefer, en açık haliyle bütün dünya görüyor, izliyor.

Nükleer santrallerdeki patlamalar Rusya ile sınırlı kalmayacak. Peş peşe çok sayıda ülkede patladıklarında bakalım başka Mazlumlar mı bulacaklar ya da danışıklı dövüşleri/açıklamaları nasıl bir şekle çevirecekler.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version