Çocuklar nerede? Devlet nerede?

Adalet kurumları nerede?

Millet canının derdine, enkaz altındakileri çıkartmanın derdine düşmüş ama devlet gücü ile insan kaçakçılığı yapılıyor…

Bütün milletin ve dünyanın gözleri önünde, devletin bütün bakanları ve kurumları durmaksızın, peş peşe yalan açıklamalar yaparak bu insan kaçakçılığı işini koruyor, kolluyor…

Çok sayıda sözde İslami, aslında gizli Hristiyan tarikatının yaptığı gibi, Menzil denilen Ermeni/Çingene tarikatı da bu süreçte gayr-i meşru Ankara hükumeti ile beraber çalışıyor…

Binlerce çocuk Menzil’e gönderiliyor. Doğru düzgün kayıtları yok, kimlikleri yok, kontrol/denetleme yok.

Köşeye sıkışan ve kendisi de Çingene olan sözde Aile Bakanı, inkar yolunu söylüyor. Yalanlarına yeni yalanları ekliyor.

Devletin kurumlarının yapması gereken işler sözde İslami tarikatlara, cemaatlere, aslında kara para çetelerine bırakılıyor, bu sayede daha az sorunlu insan, organ, uyuşturucu kaçakçılığı yapılabiliyor. Yağma ve hırslzık yapılabiliyor. Yardım ve bağış çalınabiliyor. Tıka basa mason ve kripto kimlikli hain dolu olan sözde Türk basın ve medyası da her zaman olduğu gibi her türlü kara para ve ihanet işine yardım ve yataklık yapıyor…

Menzil’e gerçekte kaç çocuk verildi? O çocuklar nerede? Kaçı kaç parçaya bölündü? Organları kaç ülkeye dağıtıldı? Kaçı canlı satıldı ve hangi ülkelere satıldı? Hollanda’da bulunan ve oraya nasıl gittiği hala açıklanmayan depremzede çocuk da o çocuklardan biri miydi? 6 Şubat’tan bu yana neler döndü, dönüyor arka planda? Devlet kurumları kimlere emanet?

Depremden sağ kurtarılan ve kimsesiz kalan hatta kimliği belirlenemeyen bebekler nerede? Başka kimler üzerinden insanlarımız peşkeş çekildi?

Savcılar, hakimler nerede? Menzil denilen kara para, büyücülük, tecavüz, insan kaçakçılığı ve ihanet merkezine neden gerekli adli müdahaleler yapılmıyor?

Ben ABD, İsrail, İngiltere, Rusya, Çin, AB, NATO, Vatikan tanımam…

Benim ülkemde insan ve organ kaçakçılığını bitirmek için ve sözde geçici sığınmacıları toptan def etmek için bütün dünyayı yakacağım.

O sırada Türkiye de yanıyorsa yansın, umursamayacağım.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Exit mobile version