Şunların hepsi de CIA tarafından şişirilmiş balonlar…
Türkiye’de “Türk siyaseti” de hala yok, “Türk medyası” da hala yok.
Memleketin her şeyi, kripto kimlikli hainler üzerinden başka ülkelerin ve gizli servislerin kontrolünde… Şu gibi hesapların hepsinin takipçi sayılarını bile CIA belirliyor ve “balon” değerler yazıyor. Bu kadarı “bot hesaplar” ile yapılamaz, yapılamıyor. Zaten sistem istese onlara meydan da vermez.
Haber Global isimli, güya 1,67 milyon takipçisi olan, kripto hainlere ait olan sosyam medya hesabında, ülkenin Dışişleri bakanı 13 dakikadır canlı yayında olduğu halde sadece 185 kişi izliyor.
Teknik olarak mümkün mü bu? Söyleyeceği her söz mühim olan bir Dışişleri bakanını, 1,67 milyon sözde takipçi arasından, bir avuç kişi mi dikkate alır da izler? Bu hesap bir haber hesabı ve habere ulaşmak isteyenlerin toplanması gereken bir hesap… O halde?
Şu cumhurbaşkanlığına aday olmaya kalkan ve sosyal medyada CIA’nın kendilerine yazdığı takipçi sayılarını gerçek zan eden, günler boyunca sadece yüz bin imza bile toplamayan piyonların yaşadıkları da aynı şeyleri ispat ediyor. Hesaplarında milyonlarca takipçisi olduğu görülen o kişilerin paylaşımlarının altında da orantılı sayıda yorum ve tepki/beğeni hiçbir zaman yok. Güya memlekette MİT var ama onu da aynı merkez, CIA yönetiyor. Tepe tepe kullanıyor. Çünkü sosyal medya denilen yerlerde kripto kimlikli hainlerin hesapları öne çekildiği ve gerçek Türkler sansürlüğü misali… MİT denilen ihanet ve kara para teşkilatında da kripto hainler her yerde ve gerçek Türklere meydan bırakılmıyor.
Tayyip’in Youtube’daki canlı yayını da hala akıllarda. O canlı yayında vatandaşın gerçek tepkisi anında görüldü ve neye uğradıklarını şaşırdılar.
Gerçek sahibi CIA olan Youtube, ilerleyen süreçte vaziyeti idare edemeyince “beğenmedim” tuşunu bile kaldırmıştı.
CIA’nın o bilinen sözde sosyal ağları ve video platformları, onlarca milleti en ileri seviyede sansürlüyor. Seçimleri de toplumların dini, siyasi, mali, cinsi, askeri tercihlerini de buralar üzerinden sansürlerle, hilelerle, bazen de açıkça zorbalıkla yönlendiriyorlar.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi