İlk defa gördüğünüz bir kişi olduğunu düşünün

Resmi yakınlaştırın ve yüzüne odaklanın.

Kaşlara, gözlere, dudakların duruşuna ve hepsinin birbirini nasıl tamamladığına bir bakın.

Bir de onların duruşunu tasdik eden ve tamamlayan kulaklara bakın. Alnın da “idrakım çok kapalıdır benim, kütük gibiyimdir. Hiçbir şeyden anlamam.” diye bağırışını duyun.

Hiç ilm-i sima bilmeyen biri bile, Ermeni/Çingene kırması olan Sinan Oğan’ın yanına yaklaşmaz. Yakınından bile geçmez. İlmi olarak yorumlayamasa bile sezer de uzak durur.

Öyle kindar, öyle acımasız/merhametsiz, öyle dik kafalı, öyle inatçı, öyle sinsi bir yüz ifadesi var ki, fırsatlar eline geçse, bu tip, Tayyip’i bile geçer. Onu bile aratır bu millete…

İnsan değil bu kişi, bildiğiniz canavar… Muzır bir varlık… Menfaatine uyuyorsa ve fırsat da bulabilmişse, bütün dünya insanlığını bile düşünmeden, acımadan öldürür geçer.

Buna, bir mahalledeki bir bakkal dükkanı bile emanet edilmez. Oradan bile her gün çalmanın yollarını arar. Sadece çalmakla da rahatlayamaz. Orada bile, etraftaki bütün esnaflarla kavgalı olur. Hem de yumruk yumruğa kavgalı olur. Lafı, fitnesi, herkese bulaşması, sonra roller oynarak üste çıkmaya çalışması, dürüst ve haklı gibi görünmeye çalışması hiç bitmek bilmez.

Cihanda ne kadar insan varsa, hepsi bunun karşısına çıkıp laf anlatsa, hepsi de ayrı ayrı deliller gösterse, bunu ikna edemez. O kadar inatçıdır. Çünkü gerçeği bile bile, ölümüne bir inatla inkar eder ama sinsice… Anlayamıyormuş gibi yaparak… Çünkü onun için asıl olan menfaatidir, başka bir şey umurunda bile değildir.

Menfaatine uyduğu zaman da gidip elini ayağını öpmeyeceği hiç kimse yoktur. Senelerce ısrarla savunduğu yanlış bir şeyi bir gün aniden ret ettiği görülebilir ama bu, gerçeği artık gördüğünden değildir. Herkese fark ettirmediği bazı dengeler değişmiştir de sinsice ona ayak uydurur.

Bunun gibiler umumhane kapılarında bekçi olurlar. İbnelerin barlarının kapılarında bekçi olurlar. Mafyaların içinde, hiç güvenilmeyen ve köpek çekilen kişiler olurlar. Tecavüzden ceza evinde yatan kişiler olurlar, dolandırıcılık çetesi üyesi olarak içeride yatarlar ama başka da bir şey olmazlar. Bunun annesi, karısı, çocukları, babası gibi yakınları sinir hastası olur, bazıları ciddi ciddi delirir. Ya da katil olurlar, bu tipe sıkarlar ve hayatları kararır. Çünkü İblis’in istediği ayarda olan devlet nizamı, böyle bir pisliğin zararına son verene ödül vermek yerine, tutar ceza evine koyar.

Bir ülkede bu tip, kazara başa geçse, ülke lideri olsa, vay ki ne vay o ülkenin haline… Gerçi, idrakları sıkıntılı olduğundan ve ayrıca öfke kontrolü de olmadığından, çok uzun kalamazlar ülkenin başında ama kısa zamanda da mahvederler ülkeyi…

Şu demokratik cumhuriyet rejimi ne lanet bir şey… Arsızı, hırsızı, haini, dolandırcısı, cahili, katili, canisi, tecavüzcüsü bile seçiyor ve seçiliyor. Böyle lanet bir sistem bir de dünya genelinde tek meşru bir idare şekli gibi dayatılıyor. Hep mason biraderlerin teşkilatı üzerinden oluyor bunlar… “Kainatın ulu mimarı” dedikleri İblis, onlardan zaten bunu istiyor. İnsanlığı felaketten felaketten sürüklemelerini…

Hadis-i şeriflerde zaten ahir zaman anlatılırken “İnsanların en şerlileri, insanların başına geçerler.” denilmiş.

Sinan Oğan, şu her yanı pislik, rezillik, ihanet, yalan, sapıklık olan Muharrem İnce pisliğinden bile bin kere pislik bir kişi…

Bunlar gibilerin bu ülkede devlet başkanı olmasını geçelim, nefes almasına bile izin vermeyeceğim.

Ben kripto Ermeni, kripto Yahudi, mason, satanist, terörist, mafya, sistem, ABD, İsrail, İngiltere, NATO falan bilmem, tanımam.

Hak edeni bir böcek gibi ezerim ve sadece Tayyip’le Kemal’i değil, Sinan’la Muharrem’i de böcek gibi misali ezeceğim. Zaten hepsi CIA’ya ve aynı kara paracı örgütlere çalışıyorlar. Ortada seçim falan yok ve oldu bittiye de meydan bırakmayacağız.

Tayyip gibi, Kemal gibi, Muharrem gibi, Sinan’ın da “kravatlı terörist” olduğunu…

Hala duymayan, bilmeyen birileri kaldı mı bu ülkede?

Her gün Türklük ve yanı sıra tezat şekilde Adıtürkçülük rolü oynayan Sinan Oğan, gizli Ermeni bir terörist, kara paracı bir insan şeytanı…

Mahşerin dört atlısından hangilerinin aynı zamanda Çin’e, Rusya’ya ve Avrupa’ya çalıştığını hala bilmiyor musunuz?

Hangisinin hangi para işleri yaptığını, hangi sözde diplomatik temsilcilerden emirler aldığını, hala bilmiyor musunuz?

Hangisinin MİT/CIA korumasında olduğunu bilmiyor musunuz?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Exit mobile version