Kafasını her attıranı vurmaya kalkan DELİ SAİD…

Yaz olması dolayısıyle, ahali ve talebelerle birlikte Şeyhan Yaylâsına gittiler. Orada, biraderi Molla Abdullah ile bir gün döğüşmüş. Tâğî Medresesi Müderrisi Mehmed Emin Efendi, Küçük Said’e:

-Ne için kardeşinin emrinden çıkıyorsun? diye işe karışmış.
Bulundukları medrese, meşhur Şeyh Abdurrahman Hazretlerinin olması dolayısıyle, hocasına şu yolda cevap verir:

-Efendim, şu tekyede bulunmak hasebiyle, siz de benim gibi talebesiniz. Şu halde burada hocalık hakkınız yoktur! diyerek, gündüz vakti bile herkesin güçlükle geçebileceği cesim bir ormandan geceleyin geçerek Nurşin’e gelir.

Tarihçe-i Hayat, 32, İlk Hayatı.

[“Sel, yükseklere düşman olduğu gibi, ilim de kibirlenen öğrencilerin düşmanıdır.”
İlim, ancak tevazu göstermek ve dinlemek ile elde edilir.
İmam-ı Gazali – İhya-i Ulumiddin]
____

(…) Oradan kalkarak meşayih-i âzam mevkii bulunan Gaydâ kasabasına gelir. Orada dahi arkadaşı Molla Muhammed Efendi ile döğüşerek, Molla Muhammed’in hançer çekmesi üzerine gözüne iliştiği baltaya sarılır. O sırada diğer bir talebe başından yaralı düşünce, medrese hayatını terkle pederleri nezdine gelir. Ve pederlerine: “Ben artık büyümedikçe okumaya gitmem. Zira talebeler bütün benden büyüktürler. Onlara gücüm yetinceye kadar evde kalırım.” der. Ve o kış ilkbahara kadar evde kalır.

İctimâi Reçeteler I, 9, Tarihçe-i Hayat/Latife.

Exit mobile version