Böyle günlerde, çaresizlikten ve korkudan metafiziğe sığındığınız günlerde, dünya genelinde seferberlik ettiğiniz halde, hepiniz bu kadar mısınız?
Başka kadrolar bulamaz mı oldunuz?
Nerede o eski büyücüleriniz, medyumlarınız, cinleriniz?
Buradan bakınca çöp gibi görünüyorsunuz.
O kel kafalı Budistlerden bari bulun biraz, onları çarpması, öldürmesi çok zevkliydi…
Böyle giderse, biz kiminle oynayacağız?
Yine hangi medyumlar, kahinler, büyücüler, cinciler kandırdıysa sizi… Ben sizin yerinizde olsam onlara sıkardım. Daha önce de böyle olmuştu, sıkın demiştim, belki de sıkmadınız ve şimdi bir daha sizi topluca bu hale düşürdüler.
Dünyadan bütün taraflar, bu kadar kısa sürede, İstanbul karşısında, her cephede nasıl da bozgun yaşadığınızı konuşuyor. O kadar büyük rezil oldunuz.
Ayağa kalkacaktınız güya, üste çıkacaktınız, yol alacaktınız ama amuda kalktınız. Hatta ters takla attınız. Yerinizde rahat dursaydınız, en azından bu kadar rezil olmadan batar, çökerdiniz.
Benden duymuş gibi olmayın ama size çalışan ölümsüz cinler, ölemedikleri için ağlıyorlar, çıldırıyorlar. Nasıl çarpılıyorlar öyle… Her dakika daha da kötü hallere giriyorlar. Ölmekten bin beter oluyorlar ama hemen de ölemiyorlar.
Onca cin kabileleri yardımlarına koşardı eskiden, şimdi kaçan canını kurtarıyor.
Ne olacak bu haliniz bilmem…
Uzaylı insan türlerinin medyum orduları da çoktan bozguna uğradı.
Söyleyin o Deccal’a, saklandığı inini terk etmeye hazır olsun.
Ekibimdeki kadın kişilere takmış şekilde ağır büyüleri üst üste yapan ve yaptıran lanet olasıca ünlülerden, sözde şeyhlere ve Emine Erdoğan’a kadar çok sayıda kişiyi öldüreceğim. Yakında haberlerini alırsınız.
Kim ne derse desin, ben hala İstanbul’da çok şiddetli depremler beklemiyorum. Deprem gibi sarsıcı olan çok büyük gelişmeler yaşanmasını bekliyorum. İstanbul’u herkes konuşacak, herkes…
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya