Siyaset

Sorunların en büyüğü, genetik kod bozukluğu

Gözle tarama da görüldüğü kadarıyla… Sorunların en büyüğü, genetik kod bozukluğu…

Karmakarışık ve uyumsuz genlerin bir araya gelmesine sebep olmuş evlilikler, akrabalıklar, sülaleler/soylar…

Vakaların/şahısların en az yüzde sekseni, düzgün/sağlıklı bir hayat yaşamaları için ihtiyaç duyacakları gen kodlarına sahip değil. Ne kadar iyi niyetli ve gayretli olsalar da o sorunlarını aşamazlar. Kapalı olan idraklarını açamazlar, sürekli sorunlu olan sinir sistemlerini düzeltemezler. Normal çalışmayan beyinlerini düzeltemezler. Hafıza ve muhakeme sorunlarını ortadan kaldıramazlar. Önünü sonunu hesap etmeden davranışlar sergilemeyi durduramazlar. Bunlar, doğuştan gelen ve kalıcı olan genetik sorunların tezahürü…

İlk yapılacak olan şey bu soyların devlet otoritesiyle tespit edilerek hem erkeklerinin hem kadınlarının kısırlaştırılması… Bu kadar ileri seviyede kod bozukluklarının yeni doğumlar vesilesiyle devam etmesine, yeni nesillere aktarılmasına, hem o doğacak çocukların çok büyük acılar çekmesine hem de çevrelerinin ve devletin taşınmaz yüklerin altına girmesine mani olmak. Cerrahlar kadar kararlı, merhametli olmak.

Bunun haricinde, vakaların bazılarında öncelikli sorun, ortalamanın çok ama çok üzerinde zeka seviyesinde olmaları… Bunu kendilerinin de çevrelerinin de fark edememesi. Bu hallerine rağmen etraflarındaki normal insanlar gibi bir hayat yaşamaya zorlanmaları. Buna ayak uyduramayınca, sürekli uyumsuzluk, sürekli yanlış anlamalar ve yanlış anlaşılmalar yaşayınca da yalnızlaşmaları, bunalmaları…

Vakaların bazılarında ise asıl sorun metafizik musallat… Orada, sadece birkaç gün içinde büyük oranda toparlanması, sadece üç hafta içinde tamamen iyileşmesi ihtimali olan kişiler de varmış.

Muhtemelen aralarında aşık cin musallatı yaşayanlar da varmış. Çünkü hayatın akışı içinde sık sık görülen bir şeydir ki cinlerin kadınları, insanların erkeklerini çok beğenip aşık olduklarında, o erkekleri çok yoğun şekilde zihin kontrolünde tutuyorlar. Mantıksız, anlaşılamaz, yıllar sonra bile sırrı çözülemez şekilde suçlar işlemelerini sağlıyorlar. O erkek kendini bir anda ceza evinde ya da hastahanede buluyor. Artık oradan senelerce çıkamayacağı şartlara düşmüş oluyorlar.

Neden ve nasıl suç işlediklerini, oralara nasıl sürüklendiklerini bile tam olarak bilemiyorlar. Zihin kontrolünde olmaları ihtimali akıllarına bile gelmiyor. Neden ve nasıl yaptıklarını anlayamadan, bir anlık bir parlamayla gurbete gitseler, sonra sakinleşince geri dönebilirler ama cinler işi sağlama alıyorlar ve ceza evine sürüklüyorlar.

Cinlerin kadınları çok kıskançtırlar ve bir insan erkeğini, o erkeğin annesinden hatta kızkardeşinden bile kıskanıp uzak tutmak isterler.

Bazı vakalarda asıl sorun ise, şahısların güçlü metafizik kabiliyetlere sahip olmaları ve bunun tam olarak farkında olmamaları. Metafizik kabiliyetlerin neler olduğunu, nasıl kullanıldığını bilmemeleri. Bu kabiliyetleri, kendi kontrollerine alamamaları…

Başka insanların görmediği şeyleri gördükleri, duymadıkları şeyleri duydukları, hissetmedikleri şeyleri hissetikleri halde, bunun neden ve nasıl olduğunu bir türlü çözememeleri…

Bu insanlara “Hani medyum denilen insanlar var ya, işte sende de aynı kabiliyetler var, hiç eksiği yok. Hatta onların bazılarında olanlarda daha fazla metafizik kabiliyetler bile sende var. Şimdi sana, senin diğer insanlar gibi olamamanın en büyük sebebini fark ettireceğim” denilseydi ve gerçekten dürüst metafizikçiler bu kişilere birkaç günlerini ayırsalardı, sorunlarını çok kısa sürede aşarlardı.

Vakaların bir kısmında görülen şey ise, çok ama çok zor çocukluk, gençlik dönemleri yaşamaları. Çok sorunlu ailelerde ve çevrelerde yaşamış olmaları. Sürekli sözlü ve fizikli eziyet görmeleri, sürekli çevreden haksızlık ve gayr-i insani tavırlar görmeleri…

Bazı vakalarda ise on saniye izlemeye bile gerek kalmadan anlaşılabiliyor ki şahıslar bile isteye akıllarını zorlamışlar. Nefislerine öyle bir uymuşlar ki her pisliği yaptıkları halde bir yandan da kendilerini dünyanın en çalışkan, zeki, dürüst, namuslu insanları gibi görür olmuşlar. Nefislerinin elinde, hayvanlardan bile aşağı hallere düşmüşler. Bunların, hoş görülecek ve hasta kabul edilecek bir yanları yok. Bunlar için boşuna masraf etmeye, kamu yükünü artırmaya da gerek yok. İdam cezası uygulanmalı.

En büyük sorunlardan biri de psikiyatrinin uydurma ve sömürmeye dönük bir bilim dalı olması, ilaçlarının hiçbir işe yaramaması, psikiyatri sahasında büyük çoğunlukla kripto kimlikli hainlerin faaliyet göstermesi… Masonların ve satanistlerin bu sahadan çok büyük menfaatler elde etmeleri.

Metafizik kabiliyeti olup bir de dürüst olan, kabiliyetleri ile insanlığın faydasına işler yapacak olan kişilerin yolunu da bu sözde hastahaneler ve ilaçlar ile kesebilmeleri…

Tamamen farazi değerlendirmeleri/kriterleri ve teşhisleri olan bu sözde bilim dalı sayesinde, ticaret ve siyaset sahalarında kendilerine güçlü/dişli rakip olan kişilerin bile mümkün olanlarını bu yolla, sözde psikiyatri hastahaneleri ve ilaçları yoluyla oyun dışına atabilmeleri…

Şu videoda görülenler arasındaki yarı akıllılar bile anlamışlar ki orası bir hastahane değil, en ince detaylarına kadar sömürmeye ve oyalamaya planlanmış vahşi bir çark… Kamunun kaynakları kripto kimlikli hainlerin cemaatlerine akıyor. Devletimiz bu sözde hastahaneler üzerinden onlarca senedir soyuluyor. Bir yandan da milletimizin vergileri yurt dışındaki sözde ilaç firmalarına ve onların arkasındaki masonlara, satanistlere akıyor.

O baş hekime de biri soymalıymış:

  • Hastaların sözde tedavi süreçlerine destek olmak için sadece bulaşık yıkatılması, temizlik yaptırılması mı aklınıza geliyor? Madem ki asıl maksadınız onları meşgul etmek, boş oturmalarına ve derin düşünmelerine mani olmak… O halde neden gerçekten zevk de alarak, aynı zamanda sakinleşerek belli başlı el işleri/sanatları yapmaya ve ayrıca spor yapmaya teşvik etmediniz? Eş zamanlı ve düzenli olarak neden dinlendirici müzikler dinletmediniz? Gerçekten ferahlatan görüntüler, filmler, belgeseller izletmediniz?

Şu lanet olasıca sözde bilim dalından, psikiyatriden, onun üzerinden sebep olunan bütün acılardan ve sorunlardan artık bütün dünyanın kurtulması gerekiyor. İnsanı insandan saymayan üç beş tane mason ve Yahudi, uydurmuşlar sözde bilim dalı diye psikiyatriyi, on milyonlarca akıllı ve dürüst kişi bunu yıkamıyor. Ülkelerin meclislerindeki hainler, masonlar bile bunlara çalışıyor. Uydurmuşlar birkaç tane sözde psikiyatri derneği, kadrolarını kendi adamları ile doldurmuşlar, devlet otoritesi gibi tavırlar sergiliyor bu sözde dernekler.

https://mfs.tv/2023/07/26/su-sagdaki-kim-kazim-sen-misin/

Gördün mü Kazım?

Şu son görüntüne bakarak, aklının yarıdan fazlasının gitmiş, kaybedilmiş olduğunu değerlendirdim. Çok ağır ve sonu çok felaket olan bir krizin içinde olduğunu değerlendirdim. Kaşının, gözünün, yüz hatlarının, beden dilinin, renginin değerlendirmesini daha isabetli yapayım, hata olmasın diye… Tuttum akıl hastahanesindeki kişilerin görüntülerine bakmak istedim. Mevzu nerelere geldi…

Lakin kesinlikle emin oldum ki o tarihte, o hastahanede bulunanların çoğu, senin şu tarihteki şu halinden daha ehven haldelermiş. Kendine ne halt edeceksen et Kazım ama sakın çevrene zarar verme. Bak, bir kişiye sıkabiliyorsun, ikincide af etmiyorlar, yatırıyorlar, haberin olsun.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir