Tek bölümü iki saat on dakika süren dizi mi olur…
İki gündür aralıklarla izliyorum ve hala birinci bölümü bitiremedim. Birinci bölümün üçte ikilik kısmını anca izleyebildim.
Bilerek ve isteyerek geri durdum ve diziyi kimseye sormadım. Arama motoruna adını yazmadım, aratmadım. En kısa özetini bile okumadım. Hakkında yazılmış hiçbir şeye bakmadım. Youtube’da ilk bölümün altındaki yorumların en üstteki üç beşine baktım ki onlarda da bir şey yoktu.
Bunu, diziye karşı tamamen nötr kalmak için yaptım.
“Bambaşka biri” isimli dizi de durugörü ile senaryosu hazırlanmış bir dizi…
Dizinin senaryosunun ana omurgasının haricinde bazı detay kısımları bile durugörü verileriyle hazırlanmış.
Henüz tam emin olamadım, sonraki bölümlere de bakıp kesin bir şey yazmak daha doğru olur ama anlaşılan o ki bu dizi de Mehdi’yi anlatıyor.
Bunca işin arasında Youtube gündemine de bakarken, Youtube ana sayfama, duvarıma bu diziyi çıkarttı ve tavsiye etti.
Başlığını görünce “acaba” dedim ve yan sekmeye aldım. İki gündür fırsatlar oluşturup da izlemeye çabalıyorum ve şu ana kadar genel hatlarını çözdüm anladım.
Haber sunucusu Kenan Öztürk, TR’nin çok konuşulan yeni liderini yani Mehdi’yi temsil ediyor.
Kenan’ın babasının başsavcı olması, devlet otoritesinin Mehdi’den yana olacağı manasına da geliyor. Öncelikli manası bu ama detayları var.
Kenan’ın haber sunucusu olması birkaç manaya geliyor:
- Çok itibarlı, milletin başına geçen, bütün milletin sözünü dinlediği ve tabi olduğu kişi
- Çok bilgili, vasıflı, kabiliyetli kişi
- Çok mücadeleci kişi
Henüz ilk bölümü bile tamamen izlememiş olduğu için, çok da iddialı yazmayacağım ama çok büyük ihtimalle isabet ediyorumdur.
Savcı Leyla da gerçek bir karakter olmamalı yani onun gerçek hayatta tek bir kişi olarak karşılığı olmamalı. O karakter Kenan’ın yani Mehdi’nin devlet sistemiyle iç içe olacağını, beraber hareket edeceğini, devlet sistemini yönlendireceğini gösteriyor.
Dizinin başında savcı Leyla’nın Kenan ile aynı masada yemek yemesi, bu ikilinin konuşmaları, iltifatlar, birbirlerini hoş görmeleri, dans etmeleri ve diğer detay sahneler hep devlet otoritesi ile Kenan arasındaki yakınlaşmayı anlatıyor.
Yemek yenilen mekanda kavga çıkıyorken Leyla’nın savcılık sıfatını ve yetkisini kullanarak Kenan’ı kollaması gibi kısımlardan anlaşılabiliyor ki devlet otoritesi Kenan’a beklemediği yerlerde bile destek olacak, Kenan’a o seviyede tabi olacak.
Dizinin başındaki maden kazası kısmı da tabirlik. İki türlü tabir edilebilir:
- Çok büyük servetin aniden elden çıkması
- Çok büyük servetin aniden ele geçmesi, kişiye ulaşması
Maden kazasında 42 kişinin ölmesi kısmı gerçek hayatta yaşanan ve çok konuşulan maden kazasına da bağlanmış gibi ama ayrıca tabirlik manası var. Bu da iki zıt manada tabir edilebilir. Bunlardan hangi mananın verileceğine emin olmak için diğer bölümleri izlemek gerekir.
Çok sayıda kişi de o hadiseyle birlikte batmış, iflas etmiş, bütün servetini kaybetmiş veya servetinin çok büyük kısmını kaybetmiş veya bunun tam tersine olarak çok sayıda kişi bir anda çok büyük servetler edinmiş, işleri çok ilerlemiş ve gelişmiş.
Haber sunucu Kenan’ın, maden şirketi sorumlusunun konuşmalarını yayınlaması ve suç üstü yapması…
TV kanalı binasından çıkıyorken herkesin onu alkışlaması ve “Allah razı olsun” demesi…
Bunlar, Kenan’ın muktedir kişi veya kişileri devireceğine, halkın bunu gördüğünde sevinçten coşacağına ve çok hayırlı dualar edeceğine çıkıyor.
Kenan, muktedir kişi ya da kişilerin kendisinden beklemediği bir anda tam yerinde müdahaleler yapıyor ve gerçek yüzünün herkesin bildiği ama yerinden edemediği, ceza evine gönderemediği kişiyi yerinden de ediyor, ceza evine de gönderiyor.
Bu kadar imkansız görülen şeyi yapabilen Kenan’ın başına hiçbir sıkıntı da gelmiyor. Çalıştığı TV kanalından istifa ettiği halde, istifası kabul edilmiyor. Hiçbir yaptırımla da karşılaşmıyor. Çünkü sonradan anlaşılıyor ki Kenan’ın babası başsavcı yani devlet otoritesi…
Devletin kurum ve kuruluşları çoktan Kenan yanlısı olmuşlar.
Karanlık orman…
Karanlık orman, rüyalarda ve durugörüde sık sık görülür. Bir anda çok çok büyük sıkıntılar içinde kalmak, ceza evine düşmek veya ölmek/öldürülmek manalarına gelir.
Rüyada birini öldürmenin muhtelif manaları var ama burada sahnenin tamamına ve bu sahneye kadar geçen hikayeye bakılığında, mananın hangisi olduğu anlaşılabiliyor.
Kenan hem sunucu hem de katil… Yani hem güvenilir, sözü dinlenir, herkesin tabi olduğu, millete yön veren kişi hem de katil…
Katil olması burada düşmanını oyun dışına atması, kazanması, hayallerini gerçekleştirmesi manasına geliyor.
Atılbay soy isimli o kişi ülkenin idarecisini temsil ediyor. Kenan onun işini bitiriyor. Hedefine ulaşıyor.
Atılbay’ın erkeklik uzvunu da kesiyor ki bu, hükümsüz bırakmak, iktidardan devirmek manasına geliyor.
Bunlar yaşanırken Kenan çok siyasi tavırlar sergiliyor ve kendisinin yaptığını ilan da etmiyor.
Zaten sonra anlaşılıyor ki Atılbay çok zengin, saygın, itibarlı biri gibi görünürken meğer tecavüzcü hatta sübyancı bir kişiymiş.
Cenazesi vesilesiyle gerçekleştirilen programda bizzat kızı bu gerçeği itiraf ediyor. “Babam aslında sübyancıydı” diyor. Hemen devamında savcılık da konuya el atıyor. Yani Süfyan’ın gerçek yüzünü cümle alem itiraflarla ve delillerle görüyor duyuyor. Atılbay’ın yani Süfyan’ın diğer çocukları hemen o salonda konuşmakta olan kız kardeşlerini susturmaya çabalarken, saniyeler içinde Leyla ve Kenan ona sahip çıkıyorlar.
Orada Süfyan’ın kızının Kenan’ın arabasına binmesi ve Leyla’nın o anlarda o kıza sarılması çok çok derin manalar içeriyor. Tabir de gerektirmiyor aslında…
Lakin Bilal bile buraları takip ediyordur diye, ben Bilal’ın bile anlayacağı basitlikte anlatayım:
- Hem resmi devlet otoritesi (bütün kurumlarıyla beraber) hem de devlet gibi bir kişi olan Mehdi, o kızı kolluyor, koruyor, destekliyor.
Hemen sonrasındaki sahnelerden anlaşılıyor ki Süfyan’ın yani Atılbay’ın kızı bu itirafları yapınca, TR’nin dört bir yanından başkaları da devlet kurumlarını aramışlar ve yaşadıklarını itiraf etmişler. Bunlar hep kadınlarmış…
Şimdi, Bilal de anlasın diye, şu kısmı da açayım…
Tecavüz ve sübyancılık suçlamaları öncelikli olarak gerçek manalara gelmiyor.
Daha önce konu etmiştim ki iki kişi bir yatakta ise ve cinsi münasebet halinde ise bu, onların dayanışma halinde olacakları manasına gelir.
Beraber siyasi, askeri, dini, mali konularda ittifak halinde hareket ederler. Ortak hedefleri olur ve ona ulaşmak isterler. Cinsi münasebetin manası öncelikle budur.
Lakin burada yetişkin olanlarla ve olmayanlarla, rızaları dışında cinsi münasebet var ki bunun manası başka…
Bu, kişiler/taraflar istemediği halde, onları bazı şeylere zorlamak demek. Karşılıklı rıza yok. Tarafların da siyasi, mali, askeri, dini hedefleri olabilir. Lakin Süfyan onların hedeflerine gitmelerine keyfi, hukuksuz şekilde engeller çıkartmış. Yetkisi yok iken, kanunlara göre suç iken araya girmiş, “Siz bu işi yaparsınız ama önce ben size tecavüz edeceğim” demiş. “Sesinizi çıkartmayın.” demiş. İnşaallah Bilal bile anlayabiliyordur bu tabirleri…
Tecavüz edilen kadınlar, sahada faaliyette olan muhtelif taraflar demek. Çocuklar ise muhtelif fırsatlar, kazançlar, kısmetler demek.
Süfyan, elindeki gücü istismar ederek çok sayıda kişinin işlerini bozmuş. Onlardan büyük büyük rüşvetler almış. Onların hakkı olan çok büyük paralara, mallara, mülklere çökmüş. Tecavüz bu manaya geliyor. Kabul etmeyenlere ise devlet gücünü ve emrindeki mafyaları kullanarak insanlık dışı muameleler etmiş. İşte dizi bunu anlatıyor ve doğru vakit gelince Kenan “Ulan Atılbay, sen kendini dokunulamaz mı zan ediyorsun” demiş, tutmuş bunu öldürmüş. Yetmemiş erkeklik uzvunu da kesmiş ki bir daha kimseye tecavüz edemesin.
Diziden açıkça anlaşılabiliyor ki Kenan, Atılbay’ı öldürmek ve erkeklik uzvunu kesmek için en doğru vakti beklemiş. Savcı Leyla ile yani devletin kurumlarıyla arka plandan yakınlaşmış, hemen sonrasında Atılbay’ı öldürmüş.
Lakin o kadar iyi siyaset ve strateji biliyor ki hemen çıkıp “Ben öldürdüm” demiyor. Sahanın şartlarını hassasiyetle ölçüyor ve kolluyor. Ona göre kararlar alıp uyguluyor.
Tekrar izlemeye değil, belli başlı sahnelerini tekrar izlemeye bile vaktim yok. Çok hızlıca konu etmeye devam ediyorum. Zaten bu temel tabiri yaptıktan sonra detayları hemen herkes isabetle tabir edebilir.
Kenan, Atılbay’ı öldürecek iken, hatırladığım kadarıyla Atılbay “Sen beni tanımıyorsun bile” dedi.
O cümle durugörü verisi gibi duruyor. Tanımamak gerçek manasına gelmez. Saymamak, takmamak, itaat etmemek, hükmünü hiçe saymak gibi manalara gelir.
Bu arada, bilmeyenler için yazayım. Bıçak darbeleri vurmak da çoğunlukla gerçek manasına gelmez. Çoğunlukla fiili darbe değil, sözlü darbe demektir. Öyle sözler söylenir, öyle bilgiler duyurulur ki karşıdaki kişi ölür yani oyundan bir şekilde düşer. İntihar eder, kaçar, izini kaybettirir, öldürülür, ceza evine girer, hastahaneye yatar vb…
Çünkü artık onun sahada durabilmesi mümkün değildir, dünyası başına yıkılmıştır.
Atılbay öldürülüyor, hemen devamında sabah gün doğumu sırasında İstanbul görüntüsü ekrana veriliyor.
Hemen ondan sonra ise bir saat gösteriliyor ve alarm da çalıyor.
Bunları hep konu etmiştim. Çok hayırlı gelişmeler demek bunlar. Artık güneş doğdu demek, yeni liderin vakti demek. Alarm çalması ise artık iş başı vakti geldi demek. Düşmanlara karşı dikkatli olmak gerekiyor demek.
Yetmezmiş gibi hemen bunların devamında, Kenan’ın buzlu sudan çıkış görüntüleri gösteriliyor.
Buz ve buzlu su, çok zor şartlar demektir. Kenan’ın, Atılbay’ı öldürene kadar çok zorlu şartlar içinde olduğu, çok sıkıntılar çektiği ama onu öldürdüğü gibi bütün sıkıntılarından bir anda kurtulduğu anlaşılıyor.
Hemen devamındaki şu görüntülerden anlaşılanlar şunlar:
- Kenan hemen açıkça, herkesin göreceği şekilde teşkilatlanıyor (Evin manası)
- Kenan, hazırda var olan bir resmi teşkilatın yani devletin başına geçiyor
- Kenan bir anda çok büyük servet elde ediyor (Havuz kısmı)
Hemen devamında Kenan TV kanalına çağrılıyor.
Haberi vermesi isteniyor. Bu, Süfyan’ın ölümünden hemen sonrasında Kenan’ın milleti sevk ve idare edeceği manasına geliyor.
Bu sahnede, Kenan’ın yardımcısı gibi olan kişi Atılbay’ı kastederek “Bıçaklanmış, her yerinden bıçaklanmış” diyor. Bu, “İfşa olmuş, her yandan ifşa olmuş. Gizli saklı neleri varsa ifşa edilmiş.” manasına geliyor.
Zaten az sonrasında ise erkeklik uzvunun da kesilmiş olduğu söyleniyor Kenan’a…
Bu, “O kadar ifşa oldu ki hiç hükmü, iktidarı kalmadı. İşi bitti” manasına geliyor.
İlerleyen sahnelerden birinde savcı Leyla olay yerine gidiyor. Atılbay yüz üstü şekilde cansız yatıyorken, o da orada öğreniyor Atılbay’ın erkeklik uzvunun kesildiğini…
Savcı Leyla, emrindeki polislere “Cesedi çevirin” diyor. Polislerden biri “Savcım görüntü çok fena, görmeyin isterseniz” mealinde cümle ile karşılık veriyor.
Bu sahne, devletin resmi yetkili kurumlarının da Süfyan’ın pis işlerini resmen doğrulamak ve ilan etmek isteyeceği ama bir anlık bir bürokratik müdahale ile devlet içinde buna mani olmak isteyenler olacağı, müdahaleye rağmen sonucun değişmeyeceği, Süfyan’ın bütün suçlarının ve gerçek yüzünün resmen de doğrulanacağı ve ilan edileceği manasına geliyor.
Tam bu sahne miydi emin değilim ve hızlı geçiyorum.
Böyle sahnelerden birinde, başsavcı ile savcı Leyla karşılıklı konuşuyorlar.
Savcı Leyla’nın tavrını başsavcı takdir ediyor. Çünkü savcı Leyla, Kenan’ı adliyeye getirmekten hiç çekinmedi.
Bunun gerçek hayattaki karşılığı şu…
Devletin bir veya bir grup kurumu Kenan yani Mehdi yanlısı duracak. Daha üst kurumlarda da Kenan yanlılar var ve onlar bundan çok memnun olacaklar.
Savcı Leyla, gerçek hayatta doğrudan bir kişiyi temsil etmiyor olmalı…
Bu husus diğer bölümler izlenince netleşir.
Şimdilik konu edeceğim bir kısım şu…
Savcı Leyla’nın kendi ailesi yani teşkilatı içinde ciddi sorunlar var.
Savcı Leyla bu süreçte o kadar doğru kararlar almış ve doğru yerde durmuş ki kendi teşkilatı içinde çok hayırlı olmuş
Dizide savcı Leyla’nın erkek kardeşi olarak görünen kişi de gerçek manaya gelmiyor. O kardeş dizi senaryosuna göre, sarhoş iken araba kullanmış, yoluna çıkan genç kıza çarpmış. Kırılmamış kemik bırakmamış.
Bunun tabiri şu…
Erkek kardeşin temsil ettiği kişiler, çok çok zor şartlara düşmüşler, işleri mahvolmuş, sıkıntıdan çatlayacak gibi olmuşlar. Buna rağmen araba sürmeye yani iş yapmaya devam etmişler. Sonunda fırsatları elde edememişler. Kız yani kısmet elden kaçmış. Kızın bütün kemikleri kırılmış yani gelmesi beklenen bütün maddi imkanların önü bir şekilde kesilmiş ve gelmemiş.
Savcı Leyla doğru müdahaleyi yapmış ve ceza evine atmış. Çünkü ceza evi, kurtuluş demek. Sıkıntılardan rahatlamak demek. Bu dil, böyle bir dil. Bunu bilmediği için binlerce yıldır kaç lider, kaç devlet, kaç iş grubu ne kadar vahim hatalar yapmışlar. Bilal’in bile anlayabileceği tarzda, basitlikte uzun zamandır bu dili öğretmeme rağmen, şeytanlığından ve cahilliğinden taviz vermeyerek bu dili yalan yanlış şekilde yorumlayarak hala her hususta kaybedenler de az değil.
Oradaki öfke, kızgınlık, sitem, tartışma kısımları hep tersine çıkıyor. Leyla’nın ailesi yani teşkilatı, onun bu duruşu sergilemesinden çok memnunlar. Çünkü Leyla bu şekilde teşkilatını bataktan kurtarmış.
Ceza evi görüşmesi sahnesinden az sonrasında bu köprü sahnesi var.
Durugörü ile hazırlanan bütün senaryolarda bu gibi mesajlar hep var.
Köprü, iki tarafın anlaşması, ittifak etmesi demek. Kenan tarafı ile savcı Leyla tarafı daha iyi anlaşacaklar.
Hemen devamında savcı Leyla, Atılbay’ın öldürüldüğü yerde, olay yerinde inceleme yapmaya gidiyor.
Yani Kenan tarafıyla iyice anlaşıldıktan sonra Leyla tarafı iyice Atılbay tarafının üzerine gidiyor.
O sırada Leyla çizme giyiyor.
“Rüyada Çizme Giymek
Her şeyin güzelleşeceğine ve rüya sahibinin mutlu olacağına işaret eder. Rüya sahibinin içinde bulunduğu şartların iyileşeceğine ve hayat standartlarının yükseleceğine delalet ederken, borçlardan bükülmüş olan belinin düzeleceğine, solmuş olan yüzünün de sonunda güleceğine yorulur.”
“Rüyada Çizme Satın Almak
Kişinin yeni projeler geliştirip, yeni girişimlerde bulunarak işini büyütüp, daha kapsamlı ve daha kurumsal hale getirerek iş hayatında tercih edilme olasılığını yükselteceği anlamına gelir.”
“Rüyada Çizme Görmek
Rüyada çizme görmek hayırlıdır. Rüya sahibine devlet kapısından iş çıkacağına ve kendisini sonu hayırlı bir işin içinde bulacağına delalet eder. İyi şans anlamına gelir. Şanssız kişiler için şansının geri döneceği, kısmetinin açılacağı şeklinde tabir edilir. Rüyasında çizme gören kişinin istediği ve hayalini kurduğu her şeye kavuşacağına ve karşısına çıkacak tüm engelleri aşacağına işaret eder.”
Savcı Leyla çizme giyerken etraftaki polis memurları onu şaşırarak izliyorlar. Savcı Leyla ise onlara bakarak göz göze geliyor ve baş sallıyor. Onlar da başlarını sallıyorlar.
Savcı Leyla tarafı bir anda çok büyük üstünlük, güç, imkan elde ediyorlar. Devlet sistemi içindeki diğer unsurlar buna şaşırıyorlar ama karşı da duramıyorlar.
Şuna da dikkat edilmeli. Atılbay öldürülürken çok karanlık, kasvetli halde gösterilen olay yerinde artık güneş doğmuş olarak gösteriliyor. Ağaçlar da çok güzel görünüyorlar. Akarsunun bulunması da bol maddi kazançları gösteriyor.
Olay yerinde oyuncak ayı bulan Leyla…
“Sonuç olarak rüyada küçük oyuncak yavru ayı görmek, saf ve temiz duygulara ayrıca şefkat ve korumaya alamettir. Genellikle rüyayı gören kişinin duygusal destek bulacağı, sıcak bir aile ortamı ve dostluklar edineceği anlamına gelir. Oyuncak ayılar, güvenli ve huzurlu bir döneme işaret eder ve akraba ilişkilerinde hayırlı haberlerin müjdecisi şeklinde yorumlanır.”
“Rüyada birine oyuncak ayı vermek, rüyayı görenin cömertliğini ve sevdiklerine olan bağlılığını anlatır. Sorumluluklarını sevgiyle yerine getirdiğini ve ailesi ile dostlarına karşı verdiği sözleri tuttuğunu gösterir. İş hayatında da güvenilirliği ve özverisi sayesinde yükselme ve başarı şansı yüksek olan biridir. Birinin Rüyada oyuncak ayı vermesi ise genellikle sevgi ve dostluk işaretidir. Sizi koruyan ve destekleyen birinin varlığına ve sevgi dolu ilişkiye dikkat çeker.”
“Rüyada oyuncak ayının canlanması genel olarak şansın ve iyi kısmetin alametidir. Akrabalara yardım etme gücünün artacağına yorumlanır. Buna ek olarak, büyük bir mutluluk ve sevinç yaşayacağınıza delildir. Toplumda ihtiyaç sahiplerine yardıma işaret eder. Açların doyacağı, yetimlerin ve öksüzlerin güleceği şeklinde de yorulmaktadır. Genellikle iyilik ve adaletin artacağına, bolluk ve bereketin yaşanacağına delalet eder.”
“Krem rengi giysi almak genellikle kişinin huzur bulacağı, manevi olarak kendisini çok iyi hissedeceği anlamına gelir ve günlük yaşamda işlerin daha kolay yürümesi olarak da yorumlanır. Krem rengi giysi alan kimseler ikili ilişkilerde barışçıl bir tutum içine girerek küs oldukları veya bir sebepten ötürü kalp kırıklığı yaşadıkları insanlarla yeniden barışır ve daha mutlu bir ilişki başlatırlar. Neşeli ve sakin geçecek bir hayata da alamet olduğu gibi, kişinin sakin bir psikoloji içinde olduğuna ve her olaya iyi tarafından bakacağına da yorumlanır.”
“Rüyada krem renk elbise giymek, genellikle olgunluk ve içtenlikle ilişkilendirilen bir rüyadır. Krem rengin doygun ve zengin bir ton olması, rüya sahibinin niyetlerinin ve amellerinin olgunluğunu, içtenliğini ve ilkelerle özdeşleştiğini gösterir. Bu rüya, kişinin hayatındaki tamamlanmışlık ve karakter bütünlüğüne işaret eder.”
“Rüyada mutfakta yemek yapmak, rüya sahibinin bir haber alacağına bu haberi aldıktan sonrada problemlerinin tek tek çözüleceğine işarettir. Rüyayı gören kişi huzurlu günlerine kavuşarak, zor günlerini geride bırakır. Rüyayı gören kişi memleketinden uzaktaysa geri dönebilir, iyi bir işe başlayabilir.”
Buzdolabından bir şeyle alması, aslında kendi hakkı olduğu halde bekletilmiş, geciktirilmiş, kendine verilmemiş olan şeyleri artık alması demek.
“Rüyada limon doğramak, kısmet, bolluk, başarıdır. Limon güzel ise kısmet çok iyidir, kötü ise kısmet kötüdür”
“Rüyada limon doğramak, kısmet, bolluk, başarıdır. Limon güzel ise kısmet çok iyidir, kötü ise kısmet kötüdür
Bu sahnede limon yerine türlü türlü şeyler de gösterilebilirdi ama bunlar hep durugörü verileri…
Bir sahnede savcı Leyla baba evine gitti. Orada dikkat çekici şekilde kendisine limonata ikram edildi O da da aynı manalara geliyor.
O sahneden anlaşılıyor ki savcı Leyla’nın babası kalp krizi geçirmiş de Leyla’nın bundan geç haberi olmuş.
Kalp krizi, düşmanlığın dostluğa dönüşmesi veya dostluğun düşmanlığa dönüşmesi demek.
Savcı Leyla tarafı o kadar yerinde, zamanında ve isabetle hamle yapmış ki bunu yaptığı için kendi içlerindeki sorunlar, düşmanlıklar da çözülmüş.
Savcı Leyla, olay yerinde, konuşan oyuncak ayının haricinde bir de pırlanta ya da elmas gibi bir şey bulmuştu.
“Rüyada elmas görmek, şerefli ve itibarlı bir şahsiyet olacağınıza, mevkiinizin daha yükseleceğine, elmas toplamak, inal ve servet kaybına, acı ve kedere, elmas satmak kederlerden kurtulacağınıza, elmas yemek, çok kazanç ve ailede bolluk ile saadete işaret eder.”
Sonra fırsat bulursam diziye daha da bakarım ve burada yazar tabir ederim. Çok mühim gördüğüm için, bunca işin arasında izlediğim kadarını tabir ettim.
Bu kadar olur…
Az önce bir boşlukta “Bambaşka Biri” isimli dizinin ikinci bölümüne ara vere vere de olsa biraz baktım…
Bir de ne çıksın karşıma, meğer Kenan da yetimmiş ve yetimhaneden evlatlık olarak alınmış. Aynı “Muhafız: Hakan” dizisindeki gibi, aynı çok sayıda rüyadaki gibi…
Dünden beri yan sekmede “Kuzgun” isimli dizinin ilk bölümü açık duruyordu. Bir dakikasına bile bakamamıştım. Hala bakamadım, izleyemedim.
Anca bilgi kutusuna bakabildim ve hiç şaşırmadım. Siz de bakın…
Yine evinden uzak olmak, yine esaret, yine 20 yıl, yine intikam, yine bütün taşları yerinden oynatmak var.