Naziat suresi de hz Mehdiyle alakalı… Mehdi zamanında dünya düzeninin değişmesiyle, Mehdinin zorla dünyayı ayara sokmasıyla, kıyamet zan edilecek o büyük afetle, saat denilen süreçle alakalı…
Bu süreçte kazanacak taraflarla ve kaybedecek taraflarla alakalı…
Metafizik sahada kökten kazıma operasyonları yapıyoruz. Biz saldırıyoruz, onlar kendilerini bile savunamıyorlar. Son süreçte restleşmemeleri gerekiyordu, restleştiler ve cezalarını kesiyoruz.
Onları, “Ankara çetesine lanet olsun, alın parçalayın. Onları ayakta tutacağız diye dünya genelinde çöktük ve her şey elimizden çıktı.” diyeceklere hale kadar da ezeceğiz ve bu çok kısa sürecek.
Bu sırada, metafizik çatışmaların arasında, az önce 15-20 dk kaynaklara hızlıca baktım geçtim.
Şu anda da bu satırları, bir yandan metafizik çatışmalar devam ederken yazıyorum, yayınlıyorum. Naziat suresine dair anladıklarımı anlatacağım.
Anladığım kadarıyla Naziat, şu manaya geliyor:
- Zor kullanarak kazananlar
- Bir anda çok üstün güç sergileyerek, şiddet uygulayarak hedeflerindeki şeyi alanlar.
- Düşmanlarıyla şiddetli çekişme, mücadele içinde olanlar.
Kaynakları hızlı taramada gördüm ki “naziat” suresi de bu güne kadar anlaşılamamış. Anlaşılamayınca ruhları bedenlerden çıkartan meleklerden bahsedildiği kanaati yaygın kabul görmüş.
Oysa Naziat suresinde “söke söke alanlardan” yani hz Mehdi ile onun ordusundan bahsediliyor.
Onların, Ankebut Ağının elinden dünya düzenini, dengelerini, hakimiyetini söke söke almaları anlatılıyor. Bunun nasıl olacağı kısmında ise saat’ten yani o büyük beladan bahsediliyor. Daha önceki onlarca yayında, kıyamet zan edilen büyük beladan ayrıntılı şekilde bahsettim.
Hz Mehdi ve ordusu, dünyanın pek çok yerindeki pek çok devleti ve milleti sistemine katarken, söke söke, zorlaya zorlaya katmayacak. Onları kolaylıkla, güzel muamele ile, adalet ile sistemine dahil edecek. Birinci ayette olduğu gibi ikinci ayette de Allah teala, yine Mehdi ile ordusunun üzerine yemin etmiş.
Mehdi ve ordusu, dünya üzerindeki Londra merkezli küresel şeytani nizamdan çıkmak istemeyecek pek çok ülkeyi/milleti ise söke söke o sistemden çıkartacaklar.
Metafizik savaşlar sırasında onların vücutlarını, araçlarını, cihazlarını, haberleşme ve enerji sistemlerini ve daha pek çok şeylerini çarpacaklar. Bitmek bilmeyen hastalıklara, kazalarak, arızalara, sorunlara, ani ölümlere, toplu ölümlere, diyarlarını yakıp yıkan afetlere sebep olacaklar. Devletleri ve sosyal hayatları işlemez hale gelecek. Maliyeleri de çökecek. Sağlık sistemleri de çökecek. Hava, kara ve deniz nakliye sistemleri de düzgün işlemez hale gelecek. Büyük bir yoksulluk ve açlık sorunu içinde de kalacaklar.
Şeytanın yolundan gitmek isteyen o kavimler, bunu yapmaya bir süre sonra güç bulamayacaklar ve istemeye istemeye de olsa şeytani nizamdan çıkacaklar. Mehdi’nin İstanbul merkezli yeni dünya düzenine tabi olacaklar.
İşte bu kısım söke söke alma, çıkartma kısmı…
O kelime “sebh” kökünden geliyor ve “hızla mesafe almak”, “hızla ilerlemek” manasına geliyor. Anladığımız manada “suda yüzmek” manasına gelmiyor.
“Yemin olsun o büyük cihadda hızla mesafe alanlara, hızla ilerleyip kazananlara” denilmiş oluyor. Buradan da anlıyoruz ki bu ayetlerde peş peşe ve tekrarla Mehdi’nin ve ordusunun üzerine Allah yemin etmiş.
“Derken, imkansız gibi duran bu mücadelede, aşırı orantısız şartlarda olmasına rağmen karşılarındaki düşmanlarla mücadele etmeye devam edenlere” denilmiş oluyor.
Mehdi ile ordusunun, karşılarına çıkan her safhada, ümitsizliğe kapılmadan ve Allah’a güvenerek çatışmaya devam edecekleri ve küresel çaptaki mason/satanist hakimiyetini yok edecekleri anlaşılıyor.
- ayet…
Ve hemen sonrasında kesin zaferi Mehdi ile ordusu kazanacak.
Bu işin hakkından gelebilecekler. Dünyanın hakimiyetini Şeytan’ın ve ona çalışan masonların/satanistlerin ellerinden alacaklar. Dünyaya yeniden “ölçü/düzen” getirecekler.
6. ayet…
Mehdi ile ordusu ve Mehdiye tabi olan iyi niyetli müslim ya da gayr-i müslim taraflar, İblis ile Deccal’in dünya hakimiyetine son verirken, dünya hakimiyetini ellerine alırken…
Bu işin son sahnesinde çok büyük bir hadise, karia yani büyük bela yaşanacak. Bu büyük beladan daha önceki yayınlarda çok bahsetmiştim. Kur’an-ı Kerim’de çok sayıda surede bu büyük beladan bahsedilmiş ama “kıyamet” zan edilmiş.
O gün hem büyük bela küresel çapta şok edici bir şekilde sarsıp yıkacak…
Hem Mehdi’nin kesin zaferi kazanmış olması da dünyanın bütün dengelerini sarsacak… Hatta bu denge değişmesi, üzerinde hayat bulunan kat trilyonlarca gezegenin bulunduğu bütün uzayı da sarsacak.
Mehdi, o büyük belaya metafizik kabiliyetleri ile, sayhası ile sebep olacak.
Naziat suresi, 7. ayet…
Ardından ikinci bir büyük sarsıntı/bela yaşanacak.
Buradan bile anlaşılabilirdi ki bu ayetlerde kıyametten bahsedilmiyor. Çünkü kıyamet böyle peş peşe küresel sarsıntılar halinde yaşanmayacak.
Devamındaki ayetlere bakıp da bu ayetlere tekrar baktığımızda anlaşılıyor ki Mehdi, metafizik sayhaları ile sebep olacağı iki mega bela/musibet ile milyarlarca insan şeytanını eş zamanlı olarak ve çok kısa süre içinde öldürecek.
“Bu kadar zamandır başınıza öncü belalar geldi, neler neler çektiniz, acılar içinde kaldınız, aç bile kaldınız. Diyarlarınız yandı, yıkıldı… Siz hala mı şeytanlık peşindesiniz. Hala mı namussuzca, hayasızca, şeytanlaşmış şekilde yaşamak istiyorsunuz. Sizi bu dünyada İblis’in, Deccal’ın, satanistlerin, masonların istediği şekilde, insanlıktan çıkılmış şartlarda yaşatmam” demiş olacak. “Haydi topluca cehenneme” demiş olacak.
İlk mega felakete sebep olduktan sonra bile dünyanın muhtelif yerlerinde hala insan şeytanlarının çok sayıda kalacağı, onların hala hiçbir şeyi umursamayacağı hatta daha zor şartlarda kaldıkları için daha da kuralsız ve şeytanlaşmış şekilde davranacakları ve Mehdi’nin bu nedenle ikinci mega felakete sebep olacağı da anlaşılıyor.
Bu kısımda ikinci bir mana da var…
ilk sarsıntı, Mehdi’nin sebep olacağı küresel çapta tek bir büyük afet… Bu öyle büyük bir afet ki dünyadaki herkes kıyamet kopuyor zan edecek. Lakin kıyamet kopmayacak. Dünyadaki milyarlarca insan şeytanının ölmesine sebep olacak büyük bela yaşanacak.
İkinci sarsıntı ise, epeyi zaman sonra kopacak olan kıyamet…
Bütüne bakıldığında bu ikinci mana daha isabetli duruyor ama yine de en doğrusunu Allah bilir.
Naziat suresinin en son ayeti de bu manaya geliyor olmalı…
Genel kabulleniş isabetli durmuyor. “Onlar kendilerini dünyada kısacık bir süre için bulunmuş kişiler olarak görecekler” gibi mana verilmiş çoğunlukla…
En doğrusunu Allah bilir ama bütüne bakınca ben şöyle anlıyorum.
Onlar, saat denilen o büyük bela vakti yaşanırken, yani herkesin kıyamet zan ettiği o devasa afet yaşanırken, dünyanın ömründen geriye çok az bir zaman kaldığını, bir gün bile kalmadığını, kıyametin saatler sonra kopacağını zan edecekler. Lakin öyle olmayacak. Gerçek kıyametin kopmasına daha asırlarca ya da binlerce sene vakit olacak.
Vakit dar, hızlı geçmek zorunda kalıyorum. Aslında her ayeti tek tek konu etsem çok daha faydalı olacak ama sonraya kalıyor…
Arada geçen ayetlerde, peygamberimize hitap var. Kıyamet sürecinden sonraki ceza gününde, hayatları boyunca inkar edenlerin halleri peygamberimize haber verilmiş.
Onların korkuları, endişeleri ve büyük şaşkınlıkları haber verilmiş.
“Çürümüş dağılmış kemikler haline gelmiştik. Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz. Peygamberin haber verdikleri gerçekmiş” diyecekler.
Onların çürümüş bedenlerinin atomları tekrar birleşecek. Bu vesileyle bedenleri tekrar canlanacak ve bu geri dönüşmeyi yaşadıklarında onlar kendi aralarında “Öyleyse, bu hüsranlı bir dönüştür.” diyecekler.
Bu ayetlerin hemen peşinden “Kıyamet de aslında bir tek sayhadır” denilmiş. Gerçek kıyamet yaşanıyorken önce bir sayha yayılacak ve madde olan her şey atomlarına ayrılarak gayb olacak. Sonra bir sayha daha yaşanacak ve atomlarına ayrılmış bütün maddeler, insan vücutları da dahil, tekrar bir araya toplanarak canlanacaklar.
Kıyamet sürecinin ikinci sayhası da yaşanınca birden kendilerini tekrar canlanmış, bedenlenmiş olarak meydanda, hesap yerinde bulacaklar.
Naziat suresi, 42. ayet…
Peygamberimize “saat” denilen hadisenin ne zaman yaşanacağı sorulmuş. Bu husus ayette konu olurken, “mursaha” denilmiş.
“Demir atmak” manası da verilmiş bu kelimeye…
Demirin hep yanlış anlaşıldığı, demir denilirken çok yerde dünyanın çekirdeğinin kastedildiği, dünyanın çekirdeğinde bütün alemleri tesiri altına alan büyük bir güç bulunduğu vb hususları ayetlere, hadislere dayanarak daha önce defalarca konu etmiştim.
Bu ayete de bu bilgiler dahilinde bakmak gerekiyor. Yine konu dünyanın çekirdeğine gitti, bağlandı. Lakin, dünyanın çekirdeği, kıyamet kopmasına vesile olmadan önce, kıyamet kopuyormuş zan edilecek kadar şiddetli bir küresel afete sebep olacak mı, bunu da çalışmak gerekiyor.
Karia bu mu? Saat bu mu?
Mehdi, söke söke, yaka yıka dünyadaki acıya, göz yaşına, şeytanlaşmaya son veriyorken, dünyanın çekirdeğini bu dönüşmeye, bu temizlik sürecine, bu büyük fethe vesile mi edecek?
Naziat suresi üzerine haftalarca yazılıp konuşulabilir. Sonra yeniden yeniden konumuz olacaktır. Şimdilik bu kadar yazmış, izah etmiş olayım.