Siyaset

Polonya-Romanya kararı, çökertilen İsrail..

Saha çok gergin… Uçak uçurmayın.

https://t.me/AkademiDergisi/104646

Polonya-Romanya kararı

Tam da “Bu defa bahar gelecek, havalar mevsim normallerine uygun hale gelecek” derken, yine gelmeyecek galiba…

Bu sürecin devamı, dünya genelinde çok büyük kıtlık demek, çok büyük…

Dünyanın da zaten türlü türlü sebeplerle temizlenmeye ihtiyacı var. İki ayaklı taş dolmuş her yeri…

AB’nin de İngiltere’nin de ABD’nin de NATO’nun da İsrail’in de Rusya’nın da Arap alemi denilenlerin de Çin’in de Japonya’nın da Ankara çetesini arkalayabilecek güçleri yok, kalmadı.

İsrail’in planlarını en başından beri öyle güzel bozdum ki İsrail uzun süredir denediği hamlelerle hiçbir şey kazanamadı. Aksine olarak hep kayıplar yaşadı. Şimdi İsrail’in dünya genelinden doğru düzgün destekçisi bile yok. Masonluk, satanistlik üzerinden dünyaya yayılmış bağlantılar, örgütlenme olmasa, kara para dengeleri olmasa, şimdiye İsrail’i açıkça ve tamamen bitirmiştim.

Açıkça, herkes tarafından görülür şekilde bitmemiş, yok olmamışsa da İsrail’in işi aslında bitti. Artık İsrail yok. İsrail’in yok oluşu garantilendi. Sadece herkesin görebileceği şekilde kısa bir yok oluş süreci yaşanacak.

Bütün dünyanın gördüğü başka sarsıcı gerçekler daha var:

1- İsrail’in elinden bile metafizik üstünlük alındı ve İsrail metafizik sahada adeta biçildi, doğrandı, üzerinden geçildi. İsrail ve dünyadaki uzantıları, metafizik sahada, İstanbul karşısında varlık bile gösteremiyorlar. En kapsamlı şekilde, dünya seferberliği şeklinde metafizik saldırılar yapmak isteseler, onu bile yapamaz haldeler.

Son zamanlarda hem İsrail, hem büyücülük dolu olan Afrika kıtası, hem Hindistan ve civarı, İstanbul’dan yayılan metafizik sinyaller ile bin türlü sorunu bir arada yaşıyorlar. Tarafların saldırmalarını geçelim, kendilerini savunabilecek kadar bile metafizik güçleri yok.

İsrail için büyücülük yapan Avrupa’daki ülkeler, ABD ve güney Amerika kıtası ülkeleri de felaketleri ve/veya başka türlü türlü sorunları yoğun şekilde yaşıyorlar.

2- İsrail’in dini iddiaları da çökertildi.

Orada yaşayanların çoğunun gerçek İsrail oğulları olmadıklarını, çoğunun Çingene kökenli ve soyu karışık kişiler olduğunu…

Oradaki Kudüs’ün İblis’in uydurması bir şehir olduğunu ve gerçek Kudüs olmadığını…

Orada hiçbir zaman gerçek bir Süleyman mabedi de bulunmadığını…

Anlatılan hikayenin neredeyse tamamının kandırmaca olduğunu…

Elde mevcut olan bozulmuş Tevrat’ın da kendi kendini yalanlayıp duran, tezatlarla dolu ve insan ya da cin kelamı bir kitap olduğunu, Allah kelamı olmadığını, ispat edilmiş tarihi hakikatlara aykırı uydurma bilgilerle dolu olduğunu…

O bozulmuş Tevrat’ın insanları satanistliğe sevk ettiğini, ensest sapıklığa sevk ettiğini, insanlığa düşman olmaya sevk ettiğini…

Ve çok daha fazlası, dünyadaki bütün taraflarca anlaşıldı.

3- İsrail’in masonluk üzerinden dünya genelinde işlettiği örgütlenme büyük oranda ifşa oldu. Çok sayıda ülkede masonları kullanarak neler neler yaptıklarını çok yüksek sayıda halk duydu, öğrendi, anladı, kabullendi.

İsrail, masonluk üzerinden artık eskisi gibi kolayca ülkelerin dini, siyasi, ahlaki, mali, askeri, hukuki kabullenişlerini ve dengelerini yönlendiremez oldu.

4- İsrail’in gerçek bir devlet bile olmayıp bir suç, terör, kara paracılık, cinsi ve dini sapıklık, sadistlik, vahşet, büyücülük örgütü olduğunu, insanlığa düşmanlık için İblis’in yönlendirmeleriyle kurulmasının sağlandığını da herkes iyice anladı.

5- Türkiye başta olmak üzere, muhtelif ülkelerdeki gizli Yahudi kişiler iyice ifşa oldular, ezildiler, güç kaybettiler. Hatta aralarından sahadan çekilmek zorunda kalanları da çok oldu. Bunların büyük büyük şirketleri ve basın ile medyadaki tesirli adamları da çok büyuk itibar ve güç kaybettiler. Hatta bunların muhtelif ülkelerdeki mafyaları, çeteleri, suç örgütleri de çok büyük oranda güç kaybettiler.

İsrail, muhtelif ülkelerdeki gizli Yahudiler üzerinden yapabildiği şeyleri de artık eskisi kadar yapamıyor.

6- İsrail’in içindeki gruplar arasından güçlü olan bazıları bile epeyi zamandır İstanbul’dan yana saf tuttular. Dünyanın farklı farklı ülkelerinde yaşamakta olan, maddi ve siyasi gücü olan bazı Yahudi grupları da çoktan İstanbul’dan yana saf tuttular.

7- İsrail halkındaki ahlaki yozlaşma, sözde devleti içten çökertecek kadar ileri seviyeye ulaştı.

İsrail ordusu denilen şey bile aslında önce içten çöktü. Kadınların askere alınması ve kadınlarla erkeklerin eşit seviyede görülmesi ve eşcinselliğe izin hatta destek verilmesi, zaten başka bir sonucu doğurmazdı.

8- Netanyahu ile çetesinin üst üste yanlış tuşlara basmaları, içinde bulundukları feci/acı şartları hiçe sayarak kendilerini eski İsrail zan etmeleri de İstanbul’un çok işine yaradı ve Netanyahu İstanbul için tarihi bir fırsat oldu, İsrail’in çöküşünü çok hızlandırdı.

9- Son zamanlarda yaşananlar, İsrail’dekilerin mesih kehanetlerinin İblis’in uydurmalarından bir uydurma olduğunu da kesin şekilde gözler önüne serdi. Planlanan zamanlarda yapılmak istenen şeyleri “mesih de mesih” diye tempo tutan o sözde Yahudiler, yapamadılar. Her denemeleri, kehanetlerinin aksine olarak sonuçsuz kaldı hatta aleyhlerine zarar olarak bile döndü. Hala kendilerine zarar olarak dönüyor ve dönecek…

10- Dünyadaki Yahudilerin İsrail denilen şeye inancı kalmadı. Geleceğe dair ümitleri kalmadı. Aralarından aklı başında olanlar geleceğin İstanbul ile mümkün olacağını zaten çoktan anladılar, kabullendiler.

11- Dünyada son 20 sene içinde sessiz bir sanayi/teknoloji devrimi yaşandı. Yaşanmakta olan haberleşme/iletişim devrimi bu sanayi devrimine sebep oldu. Her türlü bilgiye ulaşmak çok çok kısa zaman almaya başladı. Bilgiye ulaşmak neredeyse masrafsız bir şey oldu.

Bu sayede, isteyenler nefislerine uyup zararlı, yıpratıcı, çökertici bilgilere ve içeriklere ulaşırken, isteyenler ise türlü türlü faydalı bilgilere ulaşır oldular.

İnsanların doğru ve faydalı bilgiye kolayca ve masrafsız olarak ulaşabilmeleri iki ana şeye sebep oldu:

a- Dini, tarihi ve siyasi meselelerdeki kandırmalar eskiden olduğu gibi kolayca ve kalıcı olarak yapılamaz oldu. Mesela şimdilerde yeniden bir Süleyman Demirel projesi uygulanmak istense, Türkiye halkının, hususiyle de gençlerin alay konusu olan bir Süleymen Demirel karakteri oluşur ve hiç tutmaz. Lakin geçmişte tuttu, çünkü halkın, içinde bulunduğu şartlar, imkanlar, dengeler çok değişikti.

b- En karmaşık teknoloji, mühendislik ve bilim dallarına dair bile çok doğru, çok faydalı içeriklere ulaşabilenler, bu sahalarda kolayca ve çok düşük maliyetlerle çok ilerleyebildiler. Evlerinin garajlarında arabalar, uçaklar, denizaltı gemileri, robotlar vb yapanların sayısı bile çok artık. İsrail ve İsrail’in tasmalı köpekleri olan ABD ile bazı AB ülkelerinin teknolojik üstünlükleri de geride kaldı. Çin merkezli yeni bir Ankebut Ağı örme hedefi de bu sayede büyük darbeler aldı. Bilgi ve dolayısıyla ilim ve teknoloji artık dünyanın her yerinde… Bu, Londra merkezli Ankebut Ağının, İstanbul tarafından dağıtılmasında, bozulmasında çok faydalı oldu.

Saatlerce yazılması ya da sesli anlatılması gereken kısımlar var. İşte bu yazdıklarım ve daha fazlası da İsrail’in ve Londra merkezli dünya düzeninin yok olmasını zaten sağladı.

12- Genetik kodları aşırı seviyede sorunlu olan ve bu sebeple idrakı, muhakemesi, kararları, davranışları aşırı şekilde bozuk olan kişilerin yani goyimlerin, aslında kendilerini İsrail oğlu zan eden o Çingeneler oldukları gerçeği de dünyadaki bütün taraflarca anlaşıldı.

13- İsrail’deki sözde Yahudileri ya da İsrail dışındaki sözde Yahudileri, kara paracılık ve sömürme ile ulaştıkları çok büyük maddi güç zaten zehirlemişti. İstanbul, bu fırsatı da çok iyi değerlendirdi.

İstanbul’un paraya dayalı bir sistemle/ağla değil de gerçekten imana, ahlaka, samimiyete dayalı bir sistemle hareket edebilmesi, para ile her şeyi yapabileceğini zan edenlerin sert kayaya çarpmalarını defalarca sağladı.

İsrail ve Londra merkezli dünya düzeni, tanımlayamadığı, kavrayamadığı, anlayamadığı, planlarını çözemediği, hamlelerini tahmin edemeyeceği çok güçlü bir düşmanla çatışmak zorunda kaldı. Bu da üst üste bozgunlar yaşamalarını sağladı.

Hadis-i şerifte açıkça ifade edildiği gibi… İstanbul, ABD’deki Beyaz Saray’ı teslim aldığında bile onlar, karşılarındaki düşman teşkilatını hala çözememiş, tanımlayamamış, anlayamamış olacaklar.

14- İlmi, ahlakı, dürüstlüğü, imanı, cesareti önemli bulmayan, bunları tercih etmeyen hatta bunlara düşman olan satanist Yahudiler ya da sözde Yahudiler, TR ve İsrail başta olmak üzere, kontrollerindeki çoğu yerde vasıfsız, cahil, ahlaksız, korkak tipleri en tepe noktalara getirdiler.

Metafizik tekniklere/desteğe, kara paradan gelen mali güce, masonluktan gelen teşkilat gücüne vs. güvendiler. Öldürücü bir hatayı da bu kısımda yaptılar.

Sonra bu işe yaramaz kişiler rezil oldukça, korktukça, iş görmedikçe, bunların yüksek konumlarda kalmaları için inatlaşma yolunu tuttular. Bu da üstüne bir vahim ve ölümcül hataları oldu.

Bu restleşme süreçlerini İstanbul TR içinde ve dışında hep menfaate çevirdi. Mesela Abdullah Gül ve çetesiyle yaşanan restleşme süreci… Daha öncesinde Soysuz ile yaşananlar… Şimdilerde Hakan Fidan meselesinde inatlaşmaları… Bunların hepsi de cahilce inatlaşmalardan başka bir şey değil. Bu hususlarda inatlaşmak onlara güç sağlamadı, aksine hızla diplerini oydu. Kendi topuklarına sıkmış oldular.

Gerçek bir lider mantıksız şartlarda restleşmez. Susmasını, sabır etmesini bilir. İşe yarayacak şartların oluşması için alttan alttan hamleler yapmayı da bilir. Pehlivanın iyisi alttan güreşir.

Bunların ABD, İspanya, İtalya, Fransa gibi tasmalı köpeklerinden büyük askeri gemileri etrafımıza getirterek restleştiklerini zan etmeleri bile, gerçek devlet ve dava adamlarının yapacağı şeyler değildi. Bu gibi süreçlerin hepsinde hem zaten maddi zararlar aldılar, mahvoldular. Hem de büyük itibar kaybettiler. Gerçekten güçlü olanlar böyle davranmazlardı. Çok daha farklı kararları ve hamleleri olurdu, olmalıydı.

Şimdi de inatla Ankara’ya destek için resmi ziyaretçiler gönderiyorlar dünyanın orasından, burasından… Bu da büyük bir ahmaklık. Çünkü bu harbi İstanbul’un kazandığı çoktan kesinleşti. Bu kesinken, gerçek bir devlet adamı bu gerçeği görmezden gelmez ve “O halde şimdi en doğru kararlar nasıl alınır, geleceğe dair zararlar nasıl en aza indirilir. En kısa sürede yeniden nasıl güçlenilir.” der.

İnatla Ankara’ya resmi yetkililerini gönderdikleri, Ankara’yı arkalatmak istedikleri ülkelerde yaşananlar da gözler önünde… Yaşananlara oralardakilerin akılları bile şaşıyor. Yaşadıkları halde, yaşadıkları o şeylere inanamıyorlar. Böyle bir güç karşısında bu inatlaşma, ancak Netanyahu ve benzeri kafasız pisliklerin yapacağı bir şeydir ve bunun sonu da topyekun hezimet ve devamında topyekun yok oluştur. Tıpkı hadislerde haber verildiği gibi…

15- Dünyanın dört bir yanına dağılmış olan diplomatlarının maaşlarını senelerdir sorunsuz şekilde veremeyen… Oralardaki büyük elçiliklerin ve konsoloslukların masraflarını da karşılayamayan…

Kendi bünyesi, sınırları içindeki devasa mali, ahlaki, içtimai/sosyal sorunları da hiçe sayan…

Dünyadaki tasmalı köpekleri (emrindeki devletler) üzerinden bünyesine aktardığı paralarla orada güya bir devlet/ülke gibi görünmeye, kalmaya çalışan İsrail…

İstanbul’un dünya genelinde kara para işlerini, siyasi ve mali dengeleri ve bütünüyle Londra merkezli dünya düzenini derinden darbelerle bozmaya başladığı ilk anlarda bile, bu günleri, içinde bulunduğu bu feci şartları öngörmeli ve akıllıca davranmalıydı.

Evet beyler! Yazsam günlerce yazarım. Boş verin Ankara’yı… İsrail bile artık yok. Londra merkezli dünya düzeni bile artık yok. ABD de yok. AB de yok. NATO da yok. Şangay birlilği de yok. Çin de yok, Rusya da yok. Şu dünyanın haline bir bakın…

Son kararınızı verin. Bu gece yarısı itibariyle, verdiğim süre bitiyor.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir