Kolluğun düşürüldüğü içler acısı hal…
Al birini, vur ötekine…
Teröristleri, bölücüleri güya vekil yapmışlar, TBMM’ye doldurmuşlar… O da tutmuş, haksız şekilde polisi ezmiş. Bir de canlı yayınını şova çevirmiş. Uğraşsın dursun kolluk, basın, medya, millet… Ne güzel memleket.
Bu millet, bu devlet, şu Erkan Baş gibi pisliklerle uğraşmak zorunda mı?
Sorun Can Atalay’ın ve benzerlerinin ceza evinde olması değil, sorun Erkan Baş’ın ve benzerlerinin hala ceza evlerinde olmaması…
Polisin orada yaptığı hiçbir şey yok. Uzaktan kayıt yapıyor. Hem de kamera arkasından kayıt yapıyor. Erkan Baş’ın arkasına geçerek kameranın kadrajına bile girmemiş. Erkan Baş’a ya da canlı yayın ekibine fiziki temas olmamış. Sözlü sataşma olmamış. Yayın yapılmasını hiçbir şekilde engellememiş ve zorlaştırmamış.
O halde gizli Ermeni, azılı Türk düşmanı Erkan Baş’ın yaptığına ne denir? Bir de nasıl çarpıtıyor ve üste çıkıyor.
“Ben gerilim çıkartmakta senden geride kalmam” demesine ne denir? “Sen beni bilmiyor musun, ben bu ülkedeki baş teröristlerden biriyim? Biz istersek bir anda bütün ülkeyi gereriz, çok eğitimli ve tecrübeliyiz” mi demek istemiş? Kolluğu azarlamaktan, devlet sistemini/otoritesini aşağılamaktan ve ezmekten zevk alıyor ve bunun yollarını arıyor. Çünkü teröristlik böyle bir şey… Diğer bütün teröristler de bu kafada ve her fırsatta bunu deniyorlar. Selahattin Demirtaş denilen gizli Ermeni teröistin bu gibi davranışları Youtube’da kolayca bulunabiliyor.
Yazık yahu, şu devletin kolluğunun düşürüldüğü hale bakın. Kim toplayıp da meclise sokuyor bu mikropları? Yemişim bunların vekilliğini, kim takar bunları… Bıraksınlar bunları sadece beş dakikalığına milletin eline, bakalım vekiller mi, değiller mi, hemen anlayalım. Var mısınız, zor bir iş değil bunu yapmak…
Beş tane oy toplayamıyor, basında, medyada, sosyal medyada bu pislikleri kim, neden, hangi maksatlarla, hangi bağlantılarla gündemde tutuyor? Adamdan sayılmasını sağlamaya çalışıyor?
Ben son dakika müdaheleleri yapmasaydım, o TİP’liler, aslında yapılmamış olan son seçimlerde, güya “şok edici bir oy oranına” ulaşmış gibi gösterileceklerdi. Bu çoktan kararlaştırılmıştı birileri tarafından…
Geçsin karşıma o Erkan Baş ya da çetesinden herhangi biri, beş dakika benim karşımda canlı yayında konuşsun bakalım, anlayalım kim kimmiş ve kim aslında neyin peşindeymiş… Neye hizmet ediyormuş, kime çalışıyormuş, hangi işlerin içindeymiş, nasıl bağlantıları varmış…
Yeter artık. Leyla Zana gibi tutup alsın götürsün kolluk şu pislikleri. Çekmek zorunda değiliz, tahammül etmek zorunda değiliz bu mikroplara. Birileri dezenfekte etsin o meclisi, basını, medyayı ve bütün Türkiye’yi…
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya