Kuruluşu sırasında 25 milyar dolar nakit ya da ona mukabil altın bağışlayacağım. TR’de bir an önce dini ilimlerin ve fenni/teknolojik ilimlerin ayağa kaldırılması, canlandırılması için hizmetler verecek.
Kendi vakıf okullarını ve üniversitelerini açacak. Hem ahlaklı, namuslu, dürüst ve vatansever gençler yetiştirecek… Hem de aynı anda onları din alimi, hukuk adamı ve fen/teknoloji sahalarının uzmanları yapacak. Yeni keşifler yapacak, yeni teknolojiler geliştirecek, patentler alacak, sürekli gelir elde edebileceği şeyler de yapacak. Bir yandan da devletin yani milletin yükünü sürekli olarak hafifletecek. Eğitme ve öğretme sistemindeki yükün bir kısmını sırtlanınca, devletin masrafları düşecek, bu sayede de vatandaşlardan alınan vergilerin oranları düşürülecek. Hayat pahalılığı, geçinme zorluğu azaltılacak.
Devletin ilgili kurumlarının haricinde, kendi şirketlerimde vazifeli olan özel hesap uzmanlarım ve müfettişlerim de sürekli olarak bu vakfın faaliyetlerini denetleyecek. Kimse bu vakıftan bir lira bile çalamayacak. Vatandaşlarımızı da bu vakfı desteklemeye çağıracağım. Her bağışçının/destekçinin ismi ve bağış miktarı açıkça ilan edilecek. İsimsiz bağışlar kabul edilmeyecek. Vakfın bütün faaliyetleri ve harcamaları her dönem sonunda herkese açık şekilde ilan edilecek.
Bu vakıf, başlangıç zamanında da dünya genelinden gerçek müslümanların evlatlarını kabul edecek, onları da yetiştirecek.
Bir aksilik çıkmazsa, bu vakfa her sene 25 milyar dolar bağışlar yapmaya devam edeceğim. Şu anda TR’de kripto Ermenilerin, Yahudilerin, Rumların, masonların kontrolünde olan İslami cemaat ve tarikatlara ait vakıfları ve dernekleri de bu vakfa bağlayacağım. Bu vakfın hususi/özel bir statüsü olacak. Bu vakıf, o vakıfları da bünyesine alacak, onları da idare edecek ve didik didik ederek denetleyecek. Zaten çok yakında sahte şeyhler, sahte gavslar, sahte mürşidler, sahte tarikat liderleri hep tutuklanacaklar.
Hiç kimse müslümanlardan artık bir kuruş bile çalamayacak. Hiç kimse zekat ve kurban paralarını bile mason derneklerine, misyoner tarikatlarına, Vatikan’a, İngiltere’ye, İsrail’e, ABD’ye, Rusya’ya, Çin’e gönderemeyecek.
Vakıf statüsünde olduğu için, siyasi liderler ve hükumetler de bu vakfa siyasi, dini ve mali baskılar kuramayacaklar. Zaten siyasi idare ve kanunlar da benim istediğim yönde olacak ve sorun, çatışma yaşanmayacak.
Zaten mafyalar, çeteler, masonlar, satanistler, kara paracılar, kripto hainler hep çökertilmiş olacak. Yüzbaşıoğlu büyük ve derin temizlik yapacak.
Bu vakfın hizmetleri sayesinde yetişen gerçekten müslüman ve dürüst ilim/bilim adamları, devlet okullarındaki kaosun, dip seviyenin en hızlı şekilde düzeltilmesini sağlayacaklar. Bu kadrolar, devlet okullarında da hizmetler verecekler.
Eş zamanlı olarak bu vakıf zaten eğitme ve öğretmede dijital/sayısal teknolojilerle, internet teknolojileri ile devrim de yapacak. Eğitme ve öğretmede kuruluş/inşa maliyetlerini ve işletme maliyetlerini dibe çekecek. Uzaktan eğitme ve öğretme hizmetinde de dünyada açık ara bir numara olacak.
Elindeki teknolojik imkanlar, cihazlar, aletler, atelyeler, laboratuvarlar ve uzman eğitici kadrolar açısından da dünyada bir numara olacak. Sözleşmesinde, özel şirketlere bu gençleri gönderirken, o şirketlerden makul bağışlar almak da olacak. Şirketler de üzerlerine düşeni yapacaklar. Devlet kurumları da bu vakfı bağışlarla destekleyecekler.
En geç üçüncü senesinde bu vakfın yıllık 350 milyar dolarlık taşınır ve taşınmaz varlığı olacağını öngörüyorum. Üstelik bunu bir kuruşu bile çalınamayacak, bu kadar geniş imkanlar eğitme ve öğretmeye akmaya devam edecek.
Ben, hem kendi şirketlerimi kurup çok kısa sürede büyüteceğim ve devasa hale getireceğim için, hem dünya genelinden çok sayıda mevcut büyük şirketle ortak olacağım için, hem de o kurduğum ve ortak olduğum şirketler üzerinden çok sayıda devasa projeler ve gerçek hayır işleri yapacağım için, hem de yılların yorgunluğunu ve birikmiş yükünü üzerimden atmak için, bir süre devletin başına resmen geçmeyeceğim.
“Devletin başına geçti, Karun gibi zengin oldu” diyemeyecekler. Ayrıca, TR başta olmak üzere dünyanın bu cehennemi halden kurtarılması yönünde öncelikli hizmetleri, müdahaleleri yapabilmem için yeterli zamanı da bulabilmiş olacağım.
TR’nin ve dünyanın bütün sorunlarını gerçekten ve kökten çözebilmek için ahlakı ve dini/fenni ilimleri ayağa kaldıracağım.
Bu vakıf bağnaz/yobaz bir anlayışa sahip olmayacak. Vakfın okullarında, üniversitelerinde, kurslarında, mesleki kurslarında dünyanın dört bir yanından gayr-i müslim kişiler de dersler verebilecekler.
Lakin terörle, LGBT ile, büyücülükle, masonlukla, satanistlikle, kara paracılıkla iltisakı olan hiç kimseye bu imkan verilmeyecek. Hatta öyle öğreticiler ve uzmanlar, TR sınılarından içeri bile giremeyecekler.
Avrupa, ABD, Rusya, Güney Kore, Japonya gibi yerler iyice ve açıkça çöktüğünde, onların teknik/eğitici kadroları arasından da başvurular alınacak, incelemeler sorasında kabul ya da ret edilecek.
Bu kişilere TR beş ya da on yıllık oturma izinleri verecek. Bunlar dahi vatandaşlık verilmeyecek.
Bu vakfın eğitme ve öğretme müesseselerinde asla kız-erkek karma sistem olmayacak. Yurt dışından gelen kadın eğiticiler, TR’deki kız öğrencilerin sınıflarında huzur içinde, taciz edilmeden, baskı görmeden dersler verecekler.
Daha önce de yazmıştım. Yurt dışından gelecek bu eğitici, öğretici kadrolara çok kıymet verilecek. Öncelikle her türlü insan hak ve hürriyetleri olacak. Din hürriyetleri çok geniş olacak. Hepsi de kendi dinlerini serbestçe yaşayacaklar. Lakin bizim hassasiyetlerimize de biraz dikkat edecekler. Çıplaklığa da meydan bırakılmayacak.
Ayrıca bu kişilerin maddi imkanları da geniş tutulacak. Bu kişilere masraf etmekten kaçınılmayacak. Dünyanın hiçbir yerinde bulamayacakları misafirperverliği, hoşgörüyü, maddi refahı, emniyetli ortamı, huzuru burada bulacaklar.
Bu kişilerin evlatlarının da bu müesseselerde tahsil görmelerine izin verilecek.
Oxford, Harvard, MIT, hepsi çöp olacak. Kimse oralarda tahsil yapmak istemeyecek.
Söz konusu vakıf müesseselerinde hiçkimseye gereksiz ezber yaptırılmayacak. Gereksiz notlar tutturulmayacak. Eğitme ve öğretmede ışın hızına ulaşılacak.
Herkese, sadece kendi sahasında ihtiyaç duyduğu dersler verilecek. Bir ömür ihtiyaç duymayacağı dersleri görmeyecek talebeler. Ayrıca ilim/bilim dili tamamen Türkçeleştirilecek.
Dini ilimlerin tahsili sırasında bile yoğun Arapça baskısı olmayacak. Teknik ilimlerde kimsenin İngilizceye, Latinceye ya da başka dillere ihtiyacı olmayacak.
Bir taraftan, eş zamanlı olarak, devletin Milli Eğitme ve Öğretme bakanlığında da benzer hamleler yapılacak. Lakin devlet imkanlarının kısıtlı olması, devletin hizmet vermesi gereken öğrenci sayısının çok yüksek olması göz önünde bulundurulduğunda… Bu vakfın açık ara önde gideceği anlaşılabiliyor.
Bu nedenle, daha önce anlattığım gibi olacak. Bu vakfın kurumlarına kimsenin çocuğu iltimasla, ricayla ve rüşvetle alınmayacak. Çok fakir bir ailenin çocuğu da olsa öncelikle genetik kodları düzgün olan, idrak ve muhakemesi düzgün olan, davranışları düzgün olan, ahlaklı ve sakin bir karakteri olan, zekası yüksek olan çocuklar seçilecekler. Onlar seçilirken yapay zekalar ve metafizik uzmanları bile bu seçme içinde vazife alacaklar.
Bu seçmeler sırasında, subay olabileceğine ve askeri sahada iyi hizmet verebileceğine dair hakkında kanaat raporları verilmiş olan talebeler bir araya getirilecekler. Onlara daha hususi/özel tahsil şartları sağlanacak ve kendilerine uygun ders seviyeleri olacak.
Sonra da zaten askeri üniversitelere sevk edilecekler. Bu vakıf, devlet her şeye güç yetirebildiği şartlara gelene kadar, askeri üniversitelere de danışmanlık ve teknik destek hizmeti verecek.
Bu sistemin meyveleri kısa sürede görülmeye başlanınca, her uzmanlık sahasında büyük adımlar atılacak. Halen devam etmekte olan yanlış kabullenişler, uygulamalar, kanunlar tamamen değişmiş olacak. Tartışmalar çoktan bitmiş, cahillere ve onlardan farkı olmayan sözde profesörlere meydan bırakılmamış olacak.
Herkes geriye doğru bakarak “İşi/emaneti ehline verin emri buymuş. Demokratik cumhuriyet rejimleri ne kadar da şeytani bir tuzakmış. Şuraya bakın, her sorun gerçekten ve temelinden çözülüyor. Toplum ne kadar sakin, ne kadar huzurlu, ne kadar emniyetli şartlar içinde. Terör, hırsızlık, dolandırıcılık, kavga/gürültü ne kadar büyük oranda azaldı. Adliyeler, karakollar, jandarmalar nasıl da azaltıldı. Devletin masrafları nasıl da azaltıltı ve vergi oranları çok düşürüldü. Hayat pahalılığı yok edildi. İsraf durduruldu. Aile kurumu kurtartıldı. En çok da çocuklar ve genç kızlarla kadınlar taşınmaz ağırlıktaki yüklerden kurtuldular.” diyecekler.
Bu vakfın müesseslerinde vazifeli olan dürüst ve gerçekten konusunda uzman olan eğiticiler ve öğreticiler (ki aralarında yurt dışından gelmiş gayr-i müslim kişiler de olacak) e-devlet sistemi üzerinden verilen eğitme ve öğretme hizmetlerine de destek verecekler.
Her dersi o kadar güzel, anlaşılır ve öğretici şekilde anlatacaklar ki tek izlemede bile neredeyse herkes anlayabilmiş olacak. Yine de anlayamamış olanlar tekrar tekrar izleyebilecekler.
O ders kayıtları onlarca sene boyunca toplamda milyarlarca kere izlenecek. Daha önce anlattığım gibi, TR’nin zorlu şartlarında istediği tahsil imkanlarını bulamamış olan vatandaşlarımız da e-devlet sistemi üzerinden serbestçe tahsil imkanı bulacaklar. “Yaşım geçti” diyenler, evlerinin huzurlu ortamlarında tekniker ve mühendis bile olabilecekler. İstedikleri derslerin imtihanlarına girmek için başvuruları e-devlet sistemi üzeriden yapacaklar. Bütün dersleri geçince, o sahadan mezun sayılacaklar. Diploma ya da ustalık belgelerini alacaklar. Lakin son safhasında staj da yapmak zorunda olacaklar. Oraya kadar gelmiş olanların stajları sırasında tam maaş almaları sağlanacak. Gerekiyorsa farkı devlet ödeyecek, işletmeye yük bırakmayacak.
Böyle kişilere de çok ihtiyacımız olacak, çünkü dünyanın dört bir yanındaki projelere onları da göndereceğiz. Çok iyi tahsilleri ve staj sırasındaki saha tecrübeleri sayesinde, teknik alanlardaki projelerde çok faydalı olacaklar. İyi maaşlar da alacaklar. Hayatları hızla değişecek. Zaten isterlerse bütün dersleri bir yıl içinde geçebilecekler. Bir yıl içinde usta, uzman, tekniker, mühendis olabilecekler. Yıla, zamana değil, dersleri geçip geçemediklerine, o konuları gerçekten öğrenip öğrenemediklerine bakılacak.
Vakfın çok gelişmiş teknik imkanlara sahip olan atelyelerinde, laboratuvarlarında, gece vardiyalarında, uzaktan tahsil sistemiyle ve büyük bir hızla kendilerini yetiştiren bu kişilerin eğitilmesi de sağlanabilir. İlgili cihazları, araçları, makineleri görmeleri ve kullanmaları sağlanabilir. Pek çok kısımda kesin kararlar o vakit verilecek.
Gece vardiyası olmayan ama teknik imkanları geniş olan bazı özel şirketler de bu hususta destek olacaklardır. Geceleri mesai yok iken, tamamen uzman öğretici ve öğretici kişilerin kontrolünde, böyle vatandaşlarımızın araçları, makineleri, cihazları, aletleri görmeleri, tanımaları, az da olsa kullanmaları sağlanabilir. Bu usul, özel şirketlerin “nitelikli çalışan” sorununu çözmeyi sağlayacağı için, onlar tarafından da kabul görecektir.
Bu vakfın, din ilimlerinin tahsil edilmesinde hizmet verecek olan müesseseleri de çok büyük sorunların hızla çözülmesini sağlayacak.
Din, siyasetçilerin elinden kurtarılacak. Gizli servislerin elinden kurtarılacak. Diyanet İşleri Başkanlığında ve İmam Hatip okulları ile İlahiyat Fakülterlerinde mevcut olan siyasi yönlendirmeli, masonik sözde dini tahsil yok olacak.
Bu sayede dini meselelerdeki kaos ortamı/şartları hemen ortadan kaldırılacak. Dini tartışmalar son bulacak. Selefilik, Vehhabilik, Şiilik, Hizbut Tahrir, modernistlik ve daha onlarca bozuk akım hızla yok edilecek. Bozuk tarikat ve cemaatlerin de dibi oyulmuş olacak, mevcutlar çökecek, yenileri tesis edilemeyecek. Bu sayede de IŞİD, Kaide ve benzeri sapık akımlar yok edilmiş, batılı ülkelerin gizli servislerinin “İslami terör örgütü” oyunları kökten yıkılmış olacak.
Cemaat, tarikat tartışmaları, bunların yurtlarındaki, kurslarındaki rezillikler de yok edilmiş olacak.
Bir yandan da doğru İslami ilimlerin tahsil edilmesi ve yaygınlaştırılması sayesinde kadınların hakları gerçekten gözetilir olacak. Çocukların hakları da gerçekten gözetilecek.
Devlet, gerektiğinde, çok sorunlu ailelerin çocuklarını onlardan alacak ve yer buldukça ve uygun da görülmüşse bu vakfın müesseselerine yerleştirecek. Devlet, kurumları üzerinden vakfın her türlü faaliyetlerini denetlemeye devam ettiği gibi, bu kısımda da sıkı denetlemeler yapacak.
Bu vakıf zaten öncelikle yetimleri, öksüzleri, sahipsiz kalmış çocukları kabul edecek.
Daha sonra başka vakıf kurulacak. Haklı gerekçelerle boşanmak isteyen kadınlara hizmet verecek.
Vakıfta çok iyi hukuk uzmanları olacak. Kadınları dinleyecek, eşlerine de ulaşacak ve konuşmak isterlerse onları da dinleyecek.
Başvuruları buna göre kabul edecek. Gerçekten kadını haklı ve dürüst görürlerse, o andan itibaren o kadının hayatı değişecek.
O vakıf o kadınları muhafaza altına alacak. Sadece kadınların bulunduğu, güvenlik ve danışma kısımlarında bile kadınların bulunduğu, başlarında kadın müdirenin bulunduğu, maddi ve teknolojik imkanları çok geniş olan bir yurda yerleştirecek.
Kadın sığınma yurtları da denilebilecek olan bu yurtlarda, önce o kadınların hemen fiziki rahatsızlıkları olup olmadığına bakılacak. Sonra ruhi daralmaları, bunalmaları varsa ki büyük ihtimalle vardır, onlara da uzmanlar tarafından destek verilecek. Uzmanlar da mümkün olduğunca kadın uzmanlar olacaklar.
Bir yandan hemen çok iyi, yeterli, sağlıklı beslenmesi sağlanacak. Uyuşma süreci tamamlandıktan ve o kadın kendini toparladıktan sonra, yaşına uygun şekilde o kadına yurt içinde eğitme ve öğretme hizmeti de bedelsiz olarak verilecek.
O kadın hayata, ayakları üzerinde basmaya hazırlanacak. Bir yandan, şayet eksiği varsa dini/manevi konularda tahsil yapması sağlanırken, bir yandan da kendisine uygun ve kendisinin de tercih ettiği bir teknik sahada yetiştirilecek. Meslek tercihi yaparken uzmanlar da onu yönlendirecekler.
Çok gelişmiş sınıflarda, gelişmiş teknolojiler kullanılarak, çok hızlı şekilde ama çok da başarılı şekilde yetiştirilecek.
Bir yandan da o teknik sahada gerekli olan atelyelerde bulunabilecek, sanki o sahada senelerce çalışmış olan bir kişi gibi bir seviyeye, birkaç ay içinde gelebilecek.
Ezber yapması da gerekmeyecek. İhtiyaç duyduğu bilgilerin bazılarını unutursa, zaten o bilgilere cep telefonundan ya da bilgisayarından kısa sürede ve kolayca ulaşarak hafızasını tazeleyebilecek.
Sonra o kadın kendine ait kiralık bir eve yerleştirilecek, kendisine uygun bir iş yerinde çalışması sağlanacak. Ya da evinden çalışması için gereken teknik imkanlar ve ayrıca satış yapabilmesi için gerekli bağlantılar kendsine sağlanacak. Başlangıç için gerekli olacak para/sermaye de kendisine borç olarak verilecek.
Gerekli görüldüğü süre kadar o kadının kirası, faturaları ve gıda harcamaları karşılanacak. Sonra bu ödemeler kesilecek. Kendi ayakları üzerine basması sağlanacak. Yaklaşık bir buçuk sene sonra bu kadına “Şimdi sıra sende. Şu andan itibaren, şu şu teknik imkanların, cihazların, makinelerin bedelini ve ayrıca sana başta sermaye olarak verilen bedeli uygun taksitlerle ödeyeceksin” denilecek. Senelere yayılarak, çok uygun taksitlerle onları ödeyecek.
Çocukları olan kadınların boşanması sırasında, çocukları da yanlarında olabilecek ve onlar da yandaki ya da çok yakındaki çocuk yurduna alınacak. Onların da fiziki ve ruhi sağlıklarına bakıldıktan sonra, en kısa sürede kendilerini toparlamaları sağlanacak. Onlar da yeterli ve sağlılık beslenecekler. İhtiyaçları karşılanacak. Okullarına devam edecekler. Sonra kadın kendi evine çıkartıldığında çocuklarını da yanına alacak. Yurt süreci boyunca da çocuklarını sık sık, uzun uzun görebilecek.
Kesinlik yok ama kadın sığınma yurtları açacak olan bu vakıf, kısa sürede kendi evine çıkmak ve mücadele vermek istemeyen ya da buna hazır olmadığı görülen kişileri, uzun süre misafir edebilir.
Bu nedenle bu vakıf, bir yandan da türlü sahalarda imalat yapan ve sadece sığınmış kadınların çalıştığı, geniş teknolojik imkanlara sahip işletmelere sahip olabilir. Kadınlar hem yurtta daha uzun süre kalırlar, hem o sırada çalışarak iyi maaşlar alırlar, kendilerine para/sermaye biriktirirler. Daha sonra kendilerine daha da güvenerek hayata atılırlar ya da istiyorlarsa uygun gördükleri başka bir kişi ile evlenirler. İhtimaller muhtelif, son kararlar zamanı gelince verilir.
Lakin bu vakfın önceliği, kadınların ruh ve beden sağlıklarını iyileştirmek, özgüvenlerini yükseltmek, sahipsiz olmadıklarını göstermek, meslek edindirmek ve öncelikle evlerinin huzurlu ortamlarında çalışmalarını sağlamak.
Bu nedenle, evden çalışmaya uygun iş kollarında eğitme ve öğretme hizmeti vermeyi öncelik görecek bu vakıf. O kadın sürecin devamında evlense bile, yine de evinden çalışabilir.
Bu sayede yeni hanesine ve eşine destek de olur. Maddi sıkıntılar yüzünden eşler arasında oluşan sorunlar o yeni hanede oluşmaz. Ayrıca evinden çalışarak da olsa devletine, milletine katkısı olur. Üretmeye destek olduğu gibi, alışverişin artmasında da payı olur. Vergi de vereceği için ayrıca bütün topluma ve gelecek nesillere de faydası olur.
___________________________________________
31 Ekim Çarşamba, saat 21:36
Şu vakıf yazısına devam ediyorum. Yine hazırlıksız bir şekilde, bir yandan başka işlerle meşgulken yazıyorum.
Yazma hataları olursa ki olur, birkaç saat sonra düzeltirim. Yanlış anlaşılmış yerleri varsa, doğru şekliyle anlaşılmış olur.
Vakfın çok sayıdaki tahsil müessesesinin yemek ihtiyacı şu şekilde karşılanacak.
Ayrıca diğer vakfın müesseselerinde barınan kadınlarla çocukların yemek ihtiyaçları da aynı şekilde karşılanacak.
Türkiye’de, büyük hesaplamalarla seçilmiş birkaç ilin her birinde birkaç büyük tesis yapılacak.
Ziraat merkezleri ile hayvancılık merkezi olan yerler hedeflenecek. Besicilerle ve çiftçilerle çok yakın olunacak. Yılın çoğu zamanında uygun fiyatla balık bulunan illerden de biri tercih edilecek.
Besicilerin hayvanları yetişince topluca ve peşin parayla satın alınacak. Sadece bu hamle ile bile toplamda çok ama çok büyük tasarruf edilmiş olunacak. Tesislerde zaten mezbahalar ve daimi çalışan kasaplar olacak.
Çiftçiler mahsülünü hasat ettiklerinde o taze mahsül topluca ve peşin paraya satın alınacak.
Şehirlerde 30 lira verilen domatese, orada 3-5 lira verilecek. Bu fiyat düşük görülmesin, çiftçiler şu günümüzde bile 50 kuruşa mahsül satmaktan şikayetçiler. Satmak yerine topluca mahsülünü imha ederek protesto edenler var.
Çiftçilere aslında aradıkları, bulamadıkları fiyattan ve bir de peşin ve topluca ödeme yapılmış olacak. Bundan rahatsız olmayacaklar. Aksine çiftçiler desteklenmiş olacak. Zaten tesisler çiftçilerden kısa sürede on binlerce ton mahsül satın alacak.
Tesislerde kesinlikle ahlakı düzgün, edepli, temiz insanlar vazife alacaklar. Her faaliyetleri de zaten şeffaf olacak ve üst üste, farklı ekiplerce denetlenecek.
Bu temiz insanlar, bu iyi insanlar, öğrencilere ve darda kalmış vatandaşlarımıza destek olmayı ibadet gören, sevap gören insanlar olacaklar.
Kendi maaşları da iyi olacak. Maddi sıkıntılar içinde olmayacaklar. Bütün dikkatlerini, başka hiçbir şeye bölmeden, işlerine vermeleri sağlanacak.
Çok sayıda eğitimden, kurstan geçirilecekler. Hazır olduklarında, çok büyük bir yükü taşımaya başlayacaklar.
Kendilerine sağlanan mükemmel tesislerde, mükemmel teknolojili makinelerde, milyonlarca kişiyi doyuracak yemekler yapacaklar.
Yılın neredeyse her günü, kış-yaz, sıcak-soğuk demeden bu tesislerde mükemmel kalitede yemekler yapılacak. Sebzeler yıkanacak, temizlenecek, çürükler varsa ayrıştırılacak. Bu kısımda bile çok az insan çalışacak ve makine gücü öne çıkacak.
Sonra doğrama kısmında, karıştırma hatta pişirme kısımlarında bile teknolojiye ve makinelere öncelik verecek. İçerisi tertemiz olacak. Dünyanın her yerinden gelerek oradaki temizliği ve akılcı, gelişmiş teknolojili imalat sistemini görüntüleyecekler.
Bir gün içinde, bir tesisten bile milyonla hazır yemek paketi çıkacak.
Günümüzde hazır, pişmiş, aç-ye tarzındaki yemekler, daha da kaliteli, daha da besleyici ve lezzetli halde toptan imal edilecek.
Mümkün olduğunca, her safhasında, aracılar aradan çıkartılmış, maliyet düşürülmüş olacak. Sonunda, o kadar akılcı ve seri sistemde, bir paket hazır yemek, duyanların inanamayacağı kadar düşük maliyetle üretilmiş olacak. Maliyetleri düşük tutmak, toplamda çok ama çok büyük tasarruf yapmak, bunu sağlarken lezzeti, temizliği ve gıda kalitesini düşürmemek, ana hedef olacak.
Üretilen o ambalaylı hazır yemekler, en az bir sene hiç sorun olmadan muhafaza edilebiliyor. Temiz ve serin bir mekanda, doğrudan güneş ışığı görmeden bir sene bile sorunsuz durabiliyorlar. Hiç bayatlama ve sağlık sorunu olmuyor.
Bu yemekler kutu kutu halde TIR’lara, mümkün oluyorsa gemilere yüklenecek ve TR’nin her yerindeki vakfa ait tahsil müesseselerine ve yurtlara, ayrıca KYK yurtlarına topluca gönderilecek. Bu sayede nakliye maliyeti de düşürülecek.
Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı kapatıldıktan sonra, Diyanet’in mevcut yurtları/kursları yeni kuruma bağlandıktan sonra…
Diyanet’teki masonlar, satanistler, misyonerler, yiyiciler, ahlaksız pislikler, itikadı bozuk çingeneler temizlendikten sonra…
Yeni din işleri kurumuna bağlı haldeki o yurtlara ve kurslara da bu yemeklerden gönderilecek.
Ayrıca, talep eden resmi devlet okullarına ve talep eden özel öğrenci yurtlarına da bu yemeklerden gönderilecek.
Bu yemeklerde öncelik buraların olacak. Bunlara yettikten sonra daha fazlası da oluyorsa, marketler üzerinden satışı da yapılacak ve bu sisteme ek gelir sağlanacak. Marketlerde normal fiyattan satılacak ve söz konusu tahsil sisteminin desteklenmesi olunca, maliyetinin az üzerindeki bir fiyatla o yurtlara, kurslara satılacak/dağıtılacak
Vakfa bağlı öğrenci yurtlarında ve yatılı okullarda, öğrenciler beşer, onar ve onbeşer kişilik koğuşlarda kalacaklar.
Öyle daracık, renksiz, zevksiz, havasız koğuşlar olmayacak. Ranza sistemi dahi olmayacak. Her yatak tek kişilik olacak, üstünde başka yatak olmayacak.
Koğuşların hepsinde birer banyo ve tuvalet bulunacak. Koğuşların hepsinde yatakhane kısmı bulunacak. Yatakhane kısmında uyuyacaklar, uyumamış ve ders çalışıyor olanlardan rahatsız olmayacaklar. Çünkü orası ayrı bir bölüm ve oranın kapısı da olacak. Yatakhane kısmında elbise ve küçük eşya dolapları da olacak. Binalar zaten en baştan ısı ve ses yalıtmalı olacak
Koğuştaki diğer kısımda ise zaten masaları, sandalyeleri olacak. Lise ve üniversite seviyesindeki öğrencilere ve ayrıca barınma/sığınma yurtlarında kalanlara bu hazır yemekler verilecek.
Her gün sabah, öğle ve akşam vakitlerinde hizmetliler servisler yapacaklar. Sabah kahvaltıları da hazır, paketlenmiş halde kendilerine yani koğuşlarına teslim edilecek.
Öğle ve akşam yemekleri de paketlerin içinde koğuşlarına hizmetliler tarafından teslim edilecek.
Yemek paketlerinin arasında, tatlı ve kuruyemiş bulunan paketler de sık sık öğrencilere dağıtılacak. Servisler sırasında temiz kaplar, kaşıklar ve çatallar da dağıtılacak. Bunlar çok hızlı, kolayca dağıtılabilir olacak. Temiz kaplar bir poşetin içinde öğrencilere kapıdan uzatılacak, diğer poşetin işinde hazır yemek paketleri uzatılacak. Alan öğrenci saniyeler içinde onu koğuş içindeki yerine koyacak.
Her koğuşta en azından bir adet yarım boy buzdolabı ve onun üzerinde mikrodalga fırın bulunacak.
Öğrenciler isterlerse topluca yemeklerini yiyecekler, isterlerse farklı farklı zamanlarda, ayrı ayrı yiyecekler.
Yemek vaktine uyum sağlama, yemekhaneye doluşma ve dağılma sorunları da ortadan kaldırılacak. Yemeğini yemek isteyen öğrenci, mikrodalga fırında ya da ona alternatif olacak daha sağlıklı bir ısıtma sisteminde yemeğini hemen ısıtacak, açacak ve sakin sakin, rahat rahat yiyecek.
Ekmeği de zaten benzeri paket içinde gelmiş olacak. Yurtların ve okulların su tesisatları çok iyi seviyede olacak, suları da çok temiz olacak. Çeşmeden zaten su içilir olacak. Damacana suları bile o çeşme sularının yanında kirli kalacak.
Yemeğini yiyen öğrenci, kirlenen kapları kirli kap poşetine koyacak ve derslerine ya da istirahatine devam edecek. Bir dahaki servis sırasında yemekler ve temiz kaplar verilirken, kirli kaplar ve çöpler de toplanacak.
İsteyen öğrenci, yemediği yemeğini ya da tatlısını ya da kuruyemişini, daha sonra yemek için uygun bir yere, ihtimal ki kendi şahsi dolabına koyacak. Zaten ağzı kapalı ve tertemiz paket içindeki o yemek ya da tatlı, etrafı da kirletmeyecek. Kötü koku da yaymayacak. Birkaç ay dursa bile bozulmayacak. Bu da çok mühim. Çünkü bu sayede yenmeyen yemeklerin israf olmasının çok büyük oranda önüne geçilecek.
Dolayısı ile yemek, ekmek, tatlı, su hem yeterli seviyede olacak, hem temiz ve sağlıklı olacak, hem de öğrencilerin elinin altında olacak. Hem de yemek kısmına ayrılan vakit azaltılacak. Hem de o panik ve o koşuşturmaca halleri ortadan kaldırılacak.
Hem de bu müesseselerdeki hizmetliler de sakin sakin işlerini yapacaklar. Onlar için de bir koşuşturmaca olmayacak. Her şey belli bir vaktin için sıkıştırılmamış olacak.
Personel sayıları da düşük tutulabilecek. Çünkü düzenli olarak çarşıya giden, yemeklik malzeme alan, bunları koşturan kişilere ihtiyaç kalmayacak. Kapsamlı bir yemekhane bulunmayacağı için, o kısımda da çok büyük tasarruf sağlanacak. Zaten o müesseseler, kendi elektriğini ve suyunu kolayca ve bolca üreten yerler olacaklar. Şişik faturaları da olmayacak. Günümüzde sorun olan onlarca şey ortadan kaldırılmış olacak.
Öğrenci koğuşlarının her birinde kaliteli çay makineleri de olacak. Onlar sayesinde hem çay yapabilecekler hem de hazır kahveler içmek için sıcak su elde etmiş olacaklar.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya