👆👆👆
Siemens bile dibi gördü.
Günümüzde kulanılmakta olan rüzgar enerjisi sistemleri/teknikleri çöp oldu. Mevcut güneş enerjisi panelleri (GEP) ve bunlarla kurulmuş santraller (GES) çöp oldu. Bunlara kimsenin ihtiyacı kalmadı. Bunlara artık hiç kimse bir lira bile yatırım yapmak istemiyor.
Daha önce de alternatif yollarla elektrik enerjisi elde etmek ve bunu yaparken eş zamanlı olarak havadan ya da denizden içilebilir su elde etmek, yanı sıra eş zamanlı olarak ve aynı araziyi kullanarak hayvanlar beslemek, biogaz üretmek, bitkiler yetiştirmek, gübreler elde etmek hakkında, bütün bunları çok düşük maliyetlerle üretmek hakkında yayınlar yaptıkça, enerji sektöründeki muhtelif şirketlerin hisselerinde büyük çöküşler olmuştu.
Hatta o şirketlerden bazıları, bazı projelerini de anlaşmalarını da iptal etmek zorunda kalmışlardı. Sahada o kadar sarsıcı tesirler görülmüştü ki birbirleriyle bağlantılı şekilde devam eden yayınlarım sonrasında, Bidon’un açılışını yaptığı Amerikan elektrikli otobüs şirketinin bile fişini çekmek zorunda kaldılar. Tesla’nın elektrikli araba projesi bile çok ağır darbeler aldı. Bu defa da aynısı yaşanıyor. Yine aynı konularda ve bu defa başka detayları, ihtimalleri gözler önüne sererek yayınlar yaptım. Siemens aslında bu nedenle bir anda bu kadar düşüş yaşadı.
Ben, bu sahada faaliyet gösteren dev şirketlerde bile iflas bekliyorum. Hatta çok kısa zamanda çökmelerini bekliyorum. Ankebut Ağı hala Tesla’yı ayakta tutmak, güçlü göstermek için çok uğraşıyor, çok bedeller ödüyor ama onu bile daha fazla ayakta tutamayacak. Tesla bile sonunda gürültüyle çökecek. Söz konusu enerji şirketleri ise mahvolacak, belki de tamamen yok olacaklar.
Konya Karapınar GES bile çoktan çöp oldu. Akkuyu NGS bile çoktan çöp oldu. Bunların hiçbiri kullanılmayacak. Kullananlar rekabet de edemeyecek ve baş edemeyecek, uğraşamayacak. Her gün büyük zarar yaşayacaklar ve kendi iradeleri ile mecburen kapatacaklar. Satmaya kalksalar kimse onlara para da vermeyecek.
Evlerin elektrik şebekesine bağlanmaya ihtiyacı kalmayacak. Elektrikli arabalar bile gün boyu güneş ışınları ile çalışacak. Yatlar, gemiler, trenler bile güneş ışınları ile çalışacak. Devasa iş/inşa makineleri bile güneş enerjisi ile çalışacak. Hiç de güçsüz, zayıf olmayacaklar. Aksine benzinli, mazotlu ve elektrik bataryalı araçlardan bile çok güçlü olacaklar.
Dev şirketleri de mevcut dengeleri/siyasetleri de umurumda değil. Karar verici ve yön verici benim. Anlattığım onca şeyin dünya genelinde yaygınlaşmasını sağlayacağım. Bir Ankebut Ağı, bir mason hakimiyeti bırakmayacağım, son darbeleri de vuracağım ve devamında enerji piyasasına da İstanbul liderlik edecek. Dünyada enerji piyasası da teknolojileri de yatırımları da İstanbul’dan sorulacak. Bu da çoktan kesinleşmiş bir denge…
Bütün petrol ürünleri, en başta da mazot ve benzin çok değer kaybedecek. Kimse onlarla uğraşmak istemeyecek. Havadan hızlıca gazlar elde eden araçlar da çok yaygınlaşacak ve gerektiğinde gaz yakacaklar. Bir süre sonra zaten dünyanın çekirdeğinden yayılan manyetik alan ile denge kurarak, motorsuz ve kanatsız olarak uçan araçlar yaygınlaşacak.
Zamana yayarak dünyanın her yerini kanallarla dolduracak olan İstanbul, dünyanın enerji devi olacak. Bu süreçte ilerlenirken bir süre sonra doğalgaz bile kıymetsiz bir şeye dönüşecek.
Nükleer enerji çoktan çöp oldu. Ona para harcamaya devam eden bütün taraflar, paralarını çöpe atıyorlar.
Denizlerin devasa alanlarına bile düşük maliyetle, kısa sürede santraller kuracağız. Hem güneş ışınlarıyla, hem rüzgarla, hem deniz dalgarıyla bol elektrik üretirken, bir yandan da havadan ve denizden bol içilebilir su üretecek. Bir yandan da aynı alanda on milyonlarca kök bitki yetişecek. Oranın işletilmesi sırasında da çok az insan çaşılacak. Ne kadar düşük maliyetle, ne kadar kısa sürede tesis edildiğini görenler sinirden nükleer santrallerine gidip kafa atacaklardır. Her yerine dinamit yerleştirerek havaya uçurmak isteyeceklerdir.
Başka bir projede kilometre karelerce alan büyüklüğündeki deniz platformunu çok kısa sürede, beklenenden çok çok düşük maliyetle inşa edeceğiz. Dağ gibi sağlam olacak. İnsanlar karalarda olduğundan daha emniyette görecekler kendilerini. Onlarca uçak, eş zamanlı olarak birkaç denizaltı eş zamanlı saldırı yapsalar bile batıramayacaklar.
O deniz platformu da hem güneşten, hem deniz dalgalarından, hem rüzgarlardan istifadeyle çok yüksek güçte elektrik üretecek. Bir yandan da zemin katından ikinci üçüncü katına kadar her katı ziraatta, hayvancılıkta, türlü imalat sahalarında kullanılacak.
TR’nin alacaklarına karşılık olarak, şu batmış, bitmiş, dibe vurmuş ABD’nin batı kısmındaki devasa çöllük arazilere de el koyunca…
Orada çok kısa sürede, çok geniş alanlarda tesisler kuracağız. Tesis etme tekniklerini, hızını, düşük maliyetini görenler şaşkına dönecekler. Buna rağmen oradan eş zamanlı olarak üretilen içilebilir suyu, on milyarlarca kök bitkiyi, yüz milyonlarca baş hayvanı, devasa elektrik gücünü, biogaz miktarını, gübre miktarını, balı, eti, sütü, et ve süt ürünlerini, derilerini, hayvan yemlerini ve daha pek çok şeyi görenler iyice şaşıracaklar.
Hep laf, icraat yok…
Benden duymuş gibi olmayın, artık ABD diye bir şey yok. Varmış gibi gösteriyorlar. Tıpkı Ankara çetesi gibi…
İsrail diye bir şey olmadığı, ordusunun falan da olmadığı, İsrail’in şişirilmiş bir balon olduğu son günlerde kesinlik seviyesinde herkesin gözleri önüne serilmişti…
Son 48 saattir, aslında ABD’nin bile olmadığı, ordusunun da aslında ordu olmadığı, Gazze’ye ABD’nin de kara operasyonu yapamadığı ve yapamacağı, kesinlik seviyesinde herkesin gözleri önüne serilmiş oldu.
Bunların bu bitik, tükenmiş halleri iyice gün yüzüne çıkmasın diye geri geri giden, kenara çekilen İran’ın da aslında ne olduğu, neye ve kime hizmet ettiği herkes tarafından kesinlik seviyesinde görülmüş oldu.
Armagedon mu? Şunların onlarcası bir araya gelseler, küçük bir bölgede ortalama seviyede bir savaş yapabilecek paraya, askere, askeri araçlara, teçhizata, mühimmata hatta yeterli benzine sahip değiller.
Beş parasız kalmış olan Fransa, Gazze’ye sözde hastahane gemi gönderdi ve organ hasadı yapacak.
Orta doğudaki ABD üslerine hediyelerini vermek için en uygun zaman…
Onların, kendilerini savunacak kadar bile cesaretleri, inançları, paraları, silahları yok. Hep medya oyunları. ABD çok savunmasız bir vaziyette…
Geçen süre içinde ABD ile İsrail arası daha da açıldı. Birbirlerine sövüp duruyorlar.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya