Türkiye’nin, Rolls-Royce’un ya da başka şirketlerin motorlarına ihtiyacı yok.
Türkiye’nin, ihtiyaç duyduğu motorları geliştirerek üretmesi için önünde gerçek bir engel de yok. Masonlar, kriptolar temizlendiğinde… Londra’nın, ABD’nin, İsrail’in, Rusya’nın, Çin’in buradaki piyonları topluca oyun dışına atıldığında… Motor sorunu çok kısa sürede çözülecek.
Türkiye’nin, kendi motorlarını geliştirerek imal etme sürecinde, söz konusu şirketlerin desteklerine de ihtiyacı yok. Kendi iç dinamikleri ile birkaç ay içinde proje kısmı tamalanabilir ve sonraki birkaç ay içinde seri imalata geçilebilir.
Zaten Türkiye, dünyada genelindeki beyin takımı denilebilecek kişiler için bir cazibe merkezi haline dönüşecek. Koşar adımlarla Türkiye’ye gelip yaşamak ve bilgi ile tecrübelerini burada değerlendirmek isteyecekler.
Türkiye, gereksiz fırkateynler de üretmeyecek ya da satın almayacak.
Daha önce anlatmıştım. Türkiye’de karada ve denizde kuleler bulunacak. Bunlar çok maksatlı olarak kullanılan, çok yüksek, çok çok sağlam kuleler olacaklar.
Bu kuleler, bir yandan, yoğuşma yoluya havadan çok bol miktarda ve çok düşük masrafla temiz su üretmekte kullanılacak.
Ayrıca bu kuleler, bulutları tehlike oluşturmadan yere indirmekte, yağışları düzenlemede kullanılacak. Kurak zamanlarda bulutlar oluşturmaya ve yağış sağlamaya dönük sistemleri olacak.
Ayrıca bu kuleler, bütün ülke topraklarını ve insanlarını, saldırgan tarafların elektromanyetik saldırılardan korumakta da kullanılacak. Bu kuleler sayesinde, Türkiye’ye suni deprem saldırısı, iklim saldırısı yapmak isteyen taraflara mani olunacak. Hak ediyorlarsa, onalra aynı türden karşı saldırılar yapılacak ve ders verilecek.
Ayrıca bu kuleler, saldırgan tarafların uydularını çok kolayca imha etmekte kullanılacaklar. Starlik ve benzeri art niyetli projelerin uydularını sürekli olarak imha edecekler. Ayrıca UFO’ları avlamakta da kullanılıcaklar.
En başta ise düşman devletlerin hava ve deniz güçlerine karşı kullanılacaklar.
Karşı koyamayacakları, kalkan yapamayacakları kadar güçlü elektro şoklar, sinyaller ve lazer ışınları atacaklar. Koca bir düşman donanmasını yarım saate kalmadan işe yaramaz hale getirebilecek. Bazen tamamen patlatacak, yakacak ve batıracaklar. Donanmadaki gemilere zarar vermeden, sadece askerlerini öldüren teknolojiler de kullanılacak ve düşman donanmasının araçları ile diğer teknik imkanları ganimet olarak alınacak.
Bu filolar, uçaklardan oluşan koca bir hava filosunu, yüzlerce km uzakta iken bile topluca düşürüp imha edebilecekler. Dronlar zaten gerçek bir tehlike değil ama çok gelişmiş dron sürülerine karşı da birkaç dakika içinde yok edici müdahaleler yapabilecekler.
Türkiye doğru gönderilen, atom başlıklı füzeler de dahil olmak üzere, her türlü füzeleri, daha düşman ülkelerin hava sahalarında bile imha edebilecekler.
Bir yandan da uzayı gözlemede, izlemede, bilimsel veriler elde etmekte kullanılacaklar. Uzaydaki diğer insan türleri ile sağlıklı iletişim kurmak için de kullanılacaklar.
Bu kulelerin karadan emniyetlerinin sağlanması hususunda çok hassas ve tedbirli olunacak. Bu nedenle bunlardan önde gelen bir tanesi Tuz gölünün ortasına dikilecek. Diğeri Van gölünün ortasına dikilecek. Bazıları karasularımızda belirlenmiş yerlere dikilecek. Orta ve büyük boylarda çok sayıda kule bulunacak. Türkiye genelinde bunlar organize halde çalışacaklar, kullanılacaklar.
Ege adalarımızı geri aldığımızda, onlardan bazılarına da bu kulelerden dikilecek. Bu kuleleler, çevredekiinsanlar için de kuleler içinde ve çevresidne görevli olan kişiler içinde sağlık riski oluşturmayacak. Radyasyon yaymayacaklar.
Masonların, satanistlerin, kripto kimlikli omurgasız hainlerin, şunun bunu piyonu olanların, bu savunma sisteminin içine sızmalarına, sistem içinde vazife almalarına asla meydan bırakılmayacak. Şimdi olduğu gibi, Türkiye’nin savunma gücünü, başka ülkelerin emirlerine göre kullanmalarına ya da kullanmamalarına benzer haller oluşamayacak.
Türkiye gereksiz, çağın gerisinde kalmış motor, kanat, uçak, helikopter, İHA, SİHA, TİHA, tank, top gibi projelere zaman da para da harcamayacak. Bu kule ağı sayesinde, tek parça hale getirilmiş devasa bir güvenlik kalkanı, Türkiye’nin üzerinde daima bulunacak.
Bu kulelerin sürekli enerji ihtiyaçları için nükleer enerji gibi aşırı tehlikeli, zararlı ve mantıksız ve geleceği olmayan sistemler de tercih edilmeyecek.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya
..