Hiçbir devlet, hız sınırını aştığı için vatandaşlarının arabalarına el koyamaz, arabalarını parçalayamaz ya da satamaz.
Hiçbir devlet, trafik cezalarını ya da diğer para cezalarını belirlerken zengin olan ve olmayan vatandaşları arasında ayrım gözetemez. Zengin vatandaşlarından daha çok vergi ya da para cezası tahsil edemez.
Bunları yapan devletler, hukuk devleti olma vasfını kaybetmişler ve yıkılmalarını garantilemişlerdir.
Zaten her işi ters gitmeyen, büyük bir mali krize girmeyen devletler de böyle hukuksuzlukları uygulamazlar. Neresinden bakılırsa bakılsın, ayakta kalmanın yolu zengin, fakir ayrımı yapmak değil, her şartta adil olmaktır. Vatandaşlardan daha fazla para toplamaya çalışmak değil, üretmeyi ve satmayı artırmaktır. Bu sırada gereğince tasarruf yapılmasını sağlamaktır.
Bu da ancak ahlakı yaymak ile olur ki o da ancak dindar olmakla mümkündür. Allah’tan korkmayanlar, devletten de gereğince korkmazlar ve her denge bozulur. Günümüzde olduğu gibi vahşet çağı yaşanır.
En büyük/tesirli zabıta Allah korkusudur.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya