Her yerde afetler, kazalar, hastalıklar, anlaşılamayan ani ölümler, korku salan depremler…
Duhan/tütme seviyesine çok mu yaklaşıldı yoksa?
Bir şey olmaz İstanbul’a, sadece ölen ölür, kalan sağlar da sonra ölür. İnsan bu, doğar, yaşar ve ölür… Abartmamak lazım, nereye kaçıyorsunuz? Gittiğiniz yerlerde İstanbul’dan önce deprem olmasın? Satanistlik neredeyse, masonluk neredeyse, ayinler neredeyse, büyücülük neredeyse, insan ve organ kaçakçılığı neredeyse, LGBT neredeyse, çıplaklık ve zina neredeyse, oralara afetler yağacak zaten… Siz buradan gidince, gittiğiniz yerler liste başı olacak. Yani boşa çabalıyorsunuz.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya