Haydi gel gelebiliyorsan, gel de seni göreyim.
Sizin gibi ar, namus, merhamet, hak, hukuk bilmez üç beş tane Çingeneye bu devleti bırakır mıyız, bunu da bütün dünya görsün.
Tasmalarınızı elinde tutan o Rusya da görsün, o ABD de görsün, o İngiltere ile İsrail de görsün…
Siz kimsiniz de kimin devletinde, kimin devlet kurumlarıyla ve gücüyle kime rest çekiyorsunuz?
Şuradan şuraya gidemeden, hepinizi indirmek sadece iki saatlik iş. Kim yetişecek imdadınıza NATO mu, MOSSAD mı, Amerikan ordusu mu? Mevcudunun büyük çoğunluğu emirlerinize itaat etmeyecek olan TSK mi, emniyet teşkilatı mı?
Haberin yok mu Amerikan ordusunun ve devletinin/bürokrasisinin geçirdiği sinir krizinden? Görmedin mi ne hale geldiklerini?
Siz iyice haddi aştınız, kendinizi bir nane zan ettiniz. Fazla şiştiniz, sizi patlatmak lazım.
Hiçbir hususta hiç kimse taviz vermeyecek.
Ben İstanbul’dayım, mekanımdayım, kimsenin karşıma çıkabilecek gücü yok.
Trump da çıldırsa, ABD ordusu ve istihbaratı da çıldırsa, karşıma çıkamazlar.
Putin de çıldırsa, Şi de çıldırsa, Netanyahu da çıldırsa, karşıma çıkamazlar.
Kendi unsurları da çıkamaz, Türkiye’deki kuklaları da çıkamaz.
Bu ülke benim ülkem, burada sadece benim borum öter, Tayyip diye biri yok. Ankara diye bir yer yok. TBMM diye resmi bir kurum yok. Gerçek Türk hakim ve savcıları arasından, benden ve mücadelemden rahatsız olan tek kişi bile yok. Gerçekten Türk olmayan sözde hakim ve savcıların karar ve imza yetkileri yok. Kimsenin onları taktığı, saydığı yok.
Bir dakika bile tereddüt edilmeyecek. Her hususta, TR başta olmak üzere dünyanın her yerinde Ankebut Ağına son ve öldürücü darbeleri de vurmaya devam edeceğiz.
Kimin ne sorunu varsa, beni muhatap alacak, benim karşıma çıkacak. Ben de anladığı dilden konuşacağım.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya