Kazım’ı o Ermeni/Çingene kanalından, şu Ermeni/Çingene kanalına çıkartıp duruyorlar. Kanal kanal gezdiriyorlar.
Konu da yine ataları… Her şeyleri o sahte kurtarıcıları üzerine kurulu ve o ataları son darbeleri de alınca, silsile halinde çok sayıda kart bunların ellerinden çıkacak.
Bu nedenle yalanlarına, ihanetlerine devam ediyorlar. Türkleri katletmiş, Türkleri İngiltere’ye satmış, Türkleri Yahudilere satmış, Türkiye’de Türke ve İslam’a düşman bir rejim kurmuş olan Adıtürk’ü, hala Türk diye yutturmaya çabalıyorlar.
Kazım’ın o kitabını hala okumadım, çünkü Kazım’ın, kitapları okunacak ve konuştukları dinlenecek bir bilgi ve kültür seviyesi bile yok. Ayrıca palavracının, üçkağıtçının teki… Lakin o kitabın bile Akademi Dergisinden, buradaki bilgilerden, buradaki üsluptan, buradaki söylemlerden beslenilerek yazılmış olduğuna eminim. Tabii ki işlerine gelmeyen yerlerde burada yazılanların tam aksine şeyler yazılarak… Müslüman Türklere tuzak üstüne tuzaklar kurularak… Ermeni/Çingene menfaatleri ve kulluk ettikleri Londra’nın menfaatleri üstün tutularak…
Eee, Kraliyet/Londra, Türkiye’de yeni yeni atamalar yapmayacak mı? Ardından İngiltere’deki gazetelere, Türkiye’nin yüksek makamlarına atadağı o Ermeni/Çingeneler hakkında ısmarlama haberler yaptırmayacak mı? Güzellemeler, övmeler, takdirler yine havada uçuşmayacak mı?
Dolandırıcı, hırsız, düzenbaz, rüşvetçi, cinsi sapık, sübyancı, uyuşuturucu ve kumar müptelası, alkolik, yalancı ve karaktersiz Çingeneleri markalaştırmayacak mı?
Neden Londra’nın böyle hamleleri azaldı?
Ne kaldı ki zaten, cumhurbaşkanı, yardımcısı, bakanlar, bakan yardımcıları, MİT başkanı, Merkez bankası başkanı ve yardımcıları diye saysak, her yere adamlarını atadılar, sonra da “İyidir, hoştur, güven veriyor. Çok kabiliyetlidir ve tecrübelidir, iyi eğitimlidir, piyasa olumlu tepki verecektir” diye ısmarlama haberler yaptırdılar diye mi sakinleştiler?
Yoksa “Bu kadar şeyi yaptık, bu kadar zahmete katlandık, her oyunu kurduk, şurada birkaç günde başımıza gelenlere bak. Elimizde kimse kalmadı aslında… O koltuklarda oturanlar bir işe yaramıyorlar. Hepsi çöp oldular. Güya bir Ankara hükumeti daha kurduk ama kendine faydası yok. Tayyip’in bile hali çok kötü. Abdullah Gül kanadının da kanatları kırıldı. Netanyahu ve Sisi Türkiye’ye resmi ziyaret bile yapamadı. Putin zaten buna teşebbüs bile edemedi. Tahıl Koridoru bile bir anda nasıl bozuldu, şaşkına döndük. Ne gaz oyunlarımız tuttu, ne güney doğu ile Suriye’ye yatırımcı çekme oyunlarımız tuttu. Saymakla bitmez sorun var başımızda… Hangi birini nasıl çözeceğiz. Ne umduk, ne bulduk. Şimdi yandık” diye diye dertlenirken, dalgınlığa kapılıyorlar ve/veya ne yapacaklarını mı bilemiyorlar?
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya