Necip Fazıl Kısakürek de Çingeneydi
Masonlarla iç içeydi. Azılı bir Türk/islam düşmanıydı. Sahtekar, kumarbaz, palavracı, intihalci bir ruh hastasıydı. Kibir abidesi ve megalomandı.
Rezil bir hayat yaşadı, rezil bir halde öldü.
İkinci Abdülhamid’in çok karışık olan soyunun baskın gelen yanı da Çingenelikti.
Bir insanının şu kadar sıfatsız, meymenetsiz olması, genlerine Çingenelik karışmadan mümkün olabilecek bir şey değildir.
Çingeneliğin yanında bir de sorunlu bir ya da birkaç soy/gen de karışırsa, ortaya Abdülhamid gibi görüldüğünde yanından uzaklaşılacak tipler çıkar.
Ceza evlerinin cinayet ve hırsızlık/dolandırıcılık koğuşlarında bu modellerden de çok var. İlk gördüğünüzde “Bu nasıl bir model böyle” diyorsunuz. On dakikaya bile kalmadan “Allah korusun bunun şerrinden, belasından” diyorsunuz.
Milletler arası insan ve organ kaçakçısı Mehmet Haberal’ın soyunun baskın yanı da Çingenelik
Hıyanet işleri başkanlığının gizli hristiyan başkanı Ali Erbaş da Çingene
Oğuzhan Uğur da Çingene
Biz gerçek Türklerden ala Türk isimleri almayı ve milliyetçi görünmeyi çok iyi bilirler. Atalarından öğrendileri bir usul bu… Onlara da İngilizler öğrettiler. İngiliz kraliyetine de bu işleri İblis öğretti.
Mesela Oktay Vural da Çingene yanı baskın ama soyu karışık olanlardan…
Baksanız bunlar MHP’li, Ülkücü, milliyetçi…
Arka planı bilseniz bazıları kendini Ermeni kabul ediyor ve bunu gizliyor. Bazıları Çingene kökenli olduklarını biliyor ve gizliyor. Hepsinin ortak yanları ise Türk ve İslam düşmanlığı, kara paracılık, İngiltere piyonluğu…
Şimdi…
Kraliyet başta olmak üzere, benim karşımda gizli Ermeni/Çingene kartını hala oynamak isteyen taraflar, sahada bir adım öne çıksınlar, onları göreyim.
Benim karşımda, güya bir Ankara hükumeti tesis ettiğini zan edenler de bir adım öne çıksınlar.
Benim ülkemde MİT başına, damarıma basar gibi o Abraham Kalın Çingenesini getirenleri de bir göreyim. Bakalım ne yapacaklar.
Benim karşımda, 15 milyondan fazla sözde sığınmacıyı vatanımda, devletimde tutmak için organize şekilde faaliyet verenleri de bir göreyim. Türkiye’ye dört bir yandan milyonlarca Çingene getirenleri ve burada tutmak isteyenleri bir göreyim.
Ona göre de karşlıklarını vereyim.
Türkiye gerçek hürriyetine ulaşmadıkça, sözde sığınmacıların tamamı derhal def edilmedikçe, Ankara hükumeti denilen şer ve ihanet merkezi yok edilmedikçe, ben TR’de ve dünyanın bütün ülkelerinde ve yetmeyip en başta da yer altı şehirlerinde kurulu her düzenlerini bozacağım. Her türlü faaliyetle, her türlü teknikle, darbeyle bozacağım.
Ya benim dediğim olacak ya da onlar Ankara’yı ayakta tutmak isterlerken ben bütün dünyaya benzin döküp yakacağım.
24 saat nispeten sakin kalacağım. Sahada neler olacağına bakacağım. Asıl film oradan sonra başlayacak.
Osmanlı, cellatları Çingenelerden seçiyordu. Çünkü acıma duyguları yok gibiydi. Şimdilerde dünya genelinde onlarca ülke organize şekilde bebek, çocuk, genç kız, genç kadın kaçırıyor. Bunların alış verişi yapılıyor. Bazısı cinsi sapıklara, bazısı fuhuş mafyalarına, bazısı satanist ayincilere, bazısı organ mafyalarına satılıyor.
Bu kadar insanlık dışı ve lanetli bir işi nasıl yapıyorlar derseniz, işte böyle… O ülkelerin hepsinin idari kadroları, gizli servisleri, iş çevreleri, mafyaları aslı Çingene olanlar kişilerle dolu.
Çingenelerin çoğu, kendi çocuklarına ve kadınlarına bile acımazlar. Öyle döverler ve söverler ki ilk defa görenler çok şaşırır ve sarsılırlar. Siz boş verin onları hala şirin ve iyi insanlar gibi göstermek isteyenleri, bu dünyanın en vahim sorunlarından biridir Çingenelik…
Mehmet Sevigen de Çingene
ETİ’nin kurucusu Firuz Kanatlı da Çingene
Doğuş Grubundan Ayhan Şahenk de Çingeneydi
Sezgin Tanrıkulu da Çingene
Gürsel Tekin de Çingene
Metin, Tekin, Çetin, Gültekin, Alptekin, Tekinsoy, Tekintüre ve benzerleri, çok sık olarak kullandıkları şifrelemeler. Bunları, biz Türklerin anladığı manalarda kullanmıyorlar.
Dinleri de farklı olduğu için ve azılı İslam düşmanı oldukları için, halk arasında kendilerinin Alevi olduklarını iddia ediyorlar.
Açıkça “İslam düşmanıyız. Ermeniyiz. Hindistan ve Mısır kökenliyiz. Çingeneyiz. Firavunların soyundan gelmekteyiz” diyemiyorlar.
Laiklikmiş, cumhuriyetmiş, demokrasiymiş, çağdaşlıkmış, Adıtürkçülükmüş, hepsi bunların müslüman Türkleri asimile etmek hatta mümkün olursa soylarını kurutup yok etmek için kullandıkları araçlar. Uydurma değerler.
Faik Öztrak da Çingene
Özgür Özel de Çingene
Özgür, Gürsel, Gürsoy, Gürel, Güral, Gürkan ve benzeri şifrelemeleri de çok yoğun olarak kullandılar, kullanıyorlar.
Serdal, Serkan, Sertaç gibi isimleri de çok kullandılar, yaydılar.
Öyle bir manzara var ki onların nasıl şifrelemeler kullandığını ve ortada neler döndüğünü bilmeyen gerçek Türkler arasında da bunların şifrelemeleri isim olarak tercih edilir oldu.
Çingene Devlet Bohçalı’nın, Çingene Kemal Kılıçdaroğlundan sonra CHPKK’nin başına geçecek kişi olarak Çingene Özgür Özel’i açıkça neden işaret ettiğini daha iyi anlayabilmiş oldunuz.
Türkiye’de hiçbir zaman cumhuriyet de demokrasi de uygulanmadı. Hiçbir zaman çok partili hayata geçilmedi. Şu anda da çok partili bir sistem yok. Neredeyse hiç varlık gösteremeyen birkaç küçük siyasi parti hariç, geriye kalanların hepsi tek parti…
Hatta siyasi parti demek doğru değil, tek suç örgütü, tek ihanet örgütü, tek vahşet örgütü, tek Çingene örgütü denilebilir.
Eren Erdem de çingene
İsmi de soy ismi de şifreleme
TİP başkanı Erkan Baş da Çingene
Barış Atay da Çingene
Sera Kadıgil de Çingene
Sırrı Süreyya Önder de Çingene
“Amerika’daki meşhur Türk hekim” olarak yutturulan Mehmet Öz de Çingene ve sistemin adamı. Pisliğin önde gidenlerinden biri…
Gizli Ermeni/Çingene teşkilatının TR ayağında en ama en sık olarak kullandıkları şifrelerden biri de -öz şifresi…
Özkan, Özlem, Öznur, Özer, Özgül, Özgür diye bir başlarsınız… Özkaya, Öztürk, Özel, Özdemir, Özdamar, Özüşen, Şenöz, Özgün, Özgüneş, Özeş, Özgüre, Özgürel, Özyürek, Özbudun, Özboyacı, Özkalaycı, Özaltın, Özgümüş, Özbay, Özkeskin, Özak, Özüak, Özakman, Özkara, Özsoy, Özince, Coşkunöz, Öziş, Özdoğan, Özkent diye devam ederek, içinde -öz kullandıkları yüzlerce farklı şifrelemeyi listeleyebilirsiniz.
Bu Çingenelerin “Öztürkler” dediği palavra da İblis’in uydurması… İblis bunları öyle bir kafalıyor ki “Türk ırkı diye bir ırk yok. Onlar aslında sizlersiniz. Tarihte çok büyük işleri sizler yaptınız. Bütün dünyaya hakim olduğunuz zamanlar oldu. Lakin zama geçtikçe bazılarınız dejenere oldu, aslını kaybetti. Siz ise özünüzü kordunuz, siz Öztürksünüz” diyor.
İblis bu, işini iyi bilir. En az yüz bin senelik şeytanlık tercrübesi var. Nice ilim sahibi Allah dostlarının ayaklarını bile nasıl kaydırdı… Hem gerçek Türklerin genlerini bozuyor, hem gerçek Türklere karşı bu geni/kodu bozuk, ahlak ve namus bile bilmez türetmeleri kullanıyor, hem de “Onlar Türk değil, Türk sizsiniz.” diyor. Gerçek Türkler, çok eskiden beri kendisine tabi olmuş kişilermiş gibi yutturuyor.
Sonra bu kodu bozuk türetmeler üzerinden bütün dünya insanlığına kan kusturuyor.
Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya