Ya gerçek Mescid-i Haram’ı buldunuz mu?
Bekke, gerçekten de Mekke mi?
Ali İmran suresi, ayet: 96:
“İnsanlar için kurulan ilk ev (mescid, kıble), Bekke’deki, kutlu ve bütün insanlığa yol gösterendir.”
إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَالَمِينَ
“İnne evvele beytin vudia lin nasi lellezi bi bekkete mubareken ve huden lil alemin.”
Sadece bir peygamberin, hz peygamberimizin devrinde iki kıble varken, 224 bin peygamberin devirlerinin toplamında sadece bir kıble mi olmalı? Birden fazla olduğuna yani farklı farklı zamanlarda farklı farklı kıbleler olduğuna itikat etmekte bir mahzur var mı?
Kıblemiz Mescid-i Haram, ona şüphe yok… Şu andaki Mescid-i Haram’ın içindeki Kabe dediğimiz yapı, gerçekten de hz İbrahim’in inşa ettiği kabe/kıble mi? Yoksa Hz İbrahim, Mescid-i Haramın içinde başka bir yapı/kabe mi inşa etti?
Ebrehe kabeyi yıkmaya gidiyordu ya, şu gördüğümüz dört köşe, hiçbir sanat/estetik ve süs bulunmayan yapıyı mı yıkmaya gidiyordu?
Yıllar önce yazmıştım. Ebrehe’ye “Burası Allah’ın evi, sen Allah’ın düşmanısın. Bu devrin siyasi ve askeri şartları lehine görünüyor olabilir ama sen burayı yıkamazsın” dercesine, rest çekercesine karşılık veren şeyler, ebabil kuşları denen o “uçan sürü” aslında ne idi?
Onlar, ebabil denilen o “uçan sürü”, çok yüksek teknoloji ürünü araçlardı, robotlardı. Zaten Ebrehe de dünya insanı suretinde biyonik robot ya da çok gelişmiş maske kullanan bir uzaylıydı. Ordusu da normal bir ordu değildi. Moğol çapulcuları gibi, az ve sıradan görünseler de sinsice yüksek bilim ve teknoloji kullanan, çok büyük orduları kısa sürede dağıtan, çok sağlam yapıları kısa sürede çökerten bir orduydu. Onları görenler, o devirdeki diğer normal insanlar gibi teknik seviyede olan ama birlik olmuş, güç toplamış kişiler zan ediyordu.
Ebrehe kabeyi yıkmak için ilerlerken, birden karşısına çıkan “uçan sürü”, normal zamanlarda nerede duruyordu, oraları nasıl gözetliyordu? Onlar, gerçek Mescid-i Haram’da duruyor, gerektiğinde gerçek Mescid-i Haramı açıkça, gözle görülür şekilde de korumak için meydana çıkıyor ve vazife mi yapıyorlardı?
Etrafınızda metafizikçiler var mı? Kabe denilen o dört köşe yapının enerjisini sorun, size anlatsınlar o kapkara enerjiyi…
Peygamberlerin geliş sıralamasında hata yaptığımı ilan ettim ve bu hususu düzelttim. O halde, hz İbrahim devrinden bu güne kadar 15 bin hatta 25 bin yıl hatta daha fazla yıl geçmiş olabilir.
Binlerce yıl boyunca aslında neler yaşandı? Hususiyle son üç-beş bin yıl içinde neler yaşandı?
Hz. Süleyman, gerçek Mescid-i Aksa’yı İstanbul’da ya da gerçek adıyla Kudüs’te neden inşa etti?
Gerçek Mescid-i Haram, birkaç bin yıldır o Kabe dediğimzi dört duvar yapının altında, toprağın içinde mi?
Hz. İbrahim devrinde de çok yüksek bilim ve teknoloji vardı. Bu sayede Nemrud dünyayı tek devlet sistemi halinde idare edebiliyordu.
Hz İbrahim, öyle bir devirde dört köşe, hiçbir sanat değeri olmayan, hoş görüntüsü olmayan bir kıble/mescid mi inşa etti?
Gerçek Mescid-i Haram, gerçek Mescid-i Aksa gibi, harikulade bir şey mi?
Çok ama çok yüksek bilim ve teknoloji seviyesinde yapılmış, on binlerce sene bile çürümeyecek, yıkılmayacak, çok üst seviyede mimari üstünlüğü, sanat/süsleme üstünlüğü olan bir yapı mı, mescid mi?
Gerçek Mescid-i Aksa’nın muazzam bir manyetik koruma kalkanı olduğu gibi, gerçek Mescid-i Haram’ın da benzer bir manyetik koruma kalkanı mı var?
Dünyada yer altı şehirlerinde gizlice yaşayan çok sayıda uzaylı insan türü, yer altında ilerleyen ya da havada uçan gelişmiş araçlarıyla bile o kalkanı kıramıyorlar mı?
Ebrehe, bu nedenle mi uzun ve riskli yolu seçti? Herkesin göreceği şekilde ve o devrin dünya insanlarının yadırgamayacağı görünüşte/şartlarda Mescid-i Harama gidecek ve bir şekilde kalkanı kırmayı mı deneyecekti?
İsra/Miraç hadisesinde, peygamberimiz bir anda Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya gitti. Sonra oradan semaya yükseltildi.
Gittiği Mescid-i Aksa, şu devirde İsrail ve Kudüs denilen yerdeki sahte Mescid-i Aksa mıydı, yoksa İstanbu’daki yani gerçek Kudüs’teki gerçek Mescid-i Aksa mıydı?
Gayr-i müslimlerin Babil kulesi dediği, biz müslümanların Tur-i Sina dediği, cennetten getirilmiş olma ihtimali bile bulunan o çok özel araç, İstanbul’daki gerçek Mescid-i Aksa’da mıydı?
Hz. Musa onunla, Tur-i Sina ile Allah’a yaklaşırdı. Yani uzayın çok üstünde, hatta yedi kat semanın da üzerinde olan alemlere/katlara mı giderdi?
Henüz ölüm gerçekleşmeden ve ruh+beden ile cennete, cehenneme bile gitti, gördü mü?
Aslında peygamberimizden önce de kendi devirlerinde miraca yükselen büyük peygamberler oldu mu?
İblis’in kandırdığı Yahudiler, peygamberimizi gereksiz yere mi yalandılar? Hz. Musa’nın zamanındaki Tur-i Sina’yı ve onunla nelerin mümkün olacağını ve sadece hz. Musa için mümkün olmayacağını, başka peygamberler içind e mümkün olabileceğini anlayamadılar mı?
Ayet-i Kerime’de geçen “Emin belde” Mekke mi yoksa İstanbul mu?
İstanbul ise, emin, güvenli, güvenilir olmasını ne/neler sağlıyor?
Mescid-i Aksa’nın ve Tur-i Sina’nın koruma kalkanları ve bazı diğer özellikleri mi?
Neden?
İstanbul’un fethi neden bu kadar mühim? Onu fethedecek komutan neden bu kadar yüce? Onu fetheden ordu neden bu kadar kutlu/üstün? Ne var İstanbul’da, nasıl bir mana, nasıl bir madde var? Nasıl sırlar ve hikmetler var?
İstanbul ya da diğer isimleriyle
Byzantion,
Augusta Antonina,
Nova Roma,
Konstantinopolis,
Kostantiniyye,
Kudüs
Çakduryan,
Kanatorya,
Aylana,
Vizenduvar
son kaç bin senedir küfrün elinde, boynu bükük ve müslümanlardan uzak?
Fasılalı da olsa toplamda on binlerce sene hak peygamberlerin idaresi ya da manevi gölgesi altında olan İstanbul/Kudüs, son kaç bin senedir İblis’in ve Deccaliyet sisteminin elinde?
– Hocam sa.
ÇOK çok hayırlı bir ruya gördüm. İngiliz uşağı suudşarın bulunduğu yer adeta beşik gibi sallandı. Salman denilen o İngiliz uşağı resmen gözleri faltaşı gibi açıldı. Etrafındakiler şimdi ne olacak ne yapıcaz dediler? Hayret etti sonra Suudi amerikada topraklar yarıldı. Yarışan topraklar o kadar derindi ki Allahım dedim bu nasıl bir deprem yaklaşık 1dakikayı bile geçti. Koskoca şehir açılan yarınların içine girip yok olacak dedim. Salman kilitlenip kaldı. Beni burdan kurtarın der gibiydi. Sonra ruyamda Tayyibi gördum. O isehalkla poz çektiriyoedu. Yine aynı şeyi gördüm maalesef TURKİYEDE bir afet gibi birşey yaşanmıştı. Ancak yine bu halk bundan hiç tesirlenmemişti. Yine gulup oynayanlar vardı. Onunla birlikte insanlar fotoğraf çektiriyorlardı ama Suudi amerikada ki o yıkım gerçekten tuylerim diken diken oldu o manzaradan sonra sıra yanlış hatırlamıyorsam Türkiyeye geliyordu
= vas
Sabırsızlıklar bekliyoruz son on küsur gündür
Acaba ilk nerede olacak diye de meraklanıyoruz
Durmadan okuyarak sinyaller de gönderiyoruz
Lakin bu bir rüya
çoğunlukla gerçek manasına gelmiyor ve tabir gerekiyor
acaba gerçekten büyük deprem ve yer çökmesi hadisesi mi yaşanacak
yoksa ani ve çok büyük bir gelişme mi yaşanacak
Hep dediğim gibi, rüyalarda görülen depremler çoğunlukla gerçek manasına gelmezler. Ani ve çok büyük/mühim bir gelişme yaşanacağını haber verirler.
Rüyada deprem Suudi Arabistan denilen suni devlette yaşanıyor. Çok geniş alanda, çok derin yarılmayla ve çok uzun süreli olak yaşanıyor. Bu da bir anda gelişecek ve duyulacak olan hadisenin çok derinden sarsan, çok şiddetli sarsan ve bütün Suudi Arabistan’ı hatta oranın dışında olan insanları da alakadar eden bir konu olduğunu gösteriyor.
Suudi Amerika da dediğimiz o suni ülkenin son birkaç asırdır İngilizler tarafından yönetildiğini… Biz müslüman Türklerin elinden de İngiliz oyunları ile alındığını… Oraların bizim kadim topraklarımız olduğunu… Oralardaki Vehhabi/Selefi sapık inançları da İngilizlerin ve masonların yaydığını…
İngiltere’nin asırlardır İblis’in yeryüzündeki şer merkezlerinden biri olduğunu, aynı zamanda uzaylı Deccal’ın da merkezi olduğunu herkes biliyor.
Lakin herkesin bilmediği ve tam olarak yerine oturtamadığı gerçekler de var ki bu türlü oyunlar, ihanetler, tuzaklar, o Suudi Amerika’da sadece son birkaç asırdır yaşanmıyor. Son birkaç bin senedir oralarda durmaksızın oyunlar oynandı.
Gerçek Kudüs olan İstanbul bile dönüştürüldü, bambaşka bir havaya büründürüldü, dün türetilmiş olan doğu Roma ve Rumlar, sanki tarihin büyük kısmı gibi, en yüce kısımlarından bir kısmı gitti yutturuldu.
Eş zamanlı olarak Suudi Amerika’da ve en çok da Mekke tarafından kabullenişler yönlendirildi, tuzaklar kuruldu. Çok zulümler, çok katliamlar yapıldı. Yine eş zamanlı olarak, şu anda resmen Kudüs denilen şehirde de çok oyunlar oynandı. Sonunda sahte bir Mescid-i Aksa dahi yapıldı.
Evet… Yerin altında çok yüksek sayıda farklı şehir devletinde yaşayan onlarca farklı uzaylı insan türü olduğunu çözemeden ve meydana seremeden…
Bunların, son birkaç bin senede yer yüzünde gizli gizli, sinsi sinsi neler çevirdiğini bilemeden…
Hiç kimse dünya insanlığının son birkaç bin senedeki gerçek tarihini yazamaz.
Son birkaç bin senedir hep tartışılan ama bir türlü sonuca ulaşmayan tartışmalarını da bitiremez.
Gerçek Mescid-i Aksa’nın İstanbul’da olması, gerçek Mescid-i Haram’ın sahtesi ile aynı konumda ama yerina altında olması, ilk bakışta bile çok sarsıcı gerçekler. Lakin, bununla bağlantılı olarak dünyada on binlerce şey/kabulleniş peş peşe yerinden oynayacak, değişecek, yıkılacak.
İşte bu, böyle, bu kadar büyük ve derin bir deprem…
Bu rüyada yerin yarılması, üstelik derinden yarılması, o bölgede oynanan oyunların, kurulan tuzakların, gizlenen şeylerin meydana çıkması demek…
Kabullenişlerin değişmesi, mevcut düzenin/sistemin değişmesi demek…
Rüyada birinin mezarını açmakla, bir bölgede yerin yarılması, aslında aynı manaya da gelir.
Yer yarılmasının depremle birlikte olması, bunun çok aniden, çok sarsıcı şekilde yaşanması demek.
Hiç şüphe yok ki şimdiden sonra tartışmalı binlerce meselede hakikat kısa sürelerde ve tartışılmaz netlikte meydana çıkacak. Zincirleme bir reaksiyon misali bir süreç yaşanacak.
Bu sadece müslümanların sarsılışı değil. Müslümanlar da çok sarsılacaklar ama hemen sonrasına yüzleri gülecek. Kendilerini Yahudi bilenler ve kendilerine hristiyan denilenler, temelden sarsılmalar yaşayacaklar. Dürüst olanlarının hepsi, oynanmış olan oyunları kabul edecekler ve İslam dinini tercih edecekler.
Zaten yer yarılmasının bir tabiri de “iman etmek”tir.
Şehir de gerçek manasına gelmiyor. “Rüyada şehir görmek, bahsi geçen bu zatın donanımlı, bilgili ve her bakımdan üstün bir kimse olduğunu anımsatır. Rüyayı gören kişinin bu şahsın birikimlerinden faydalanacağına, kendisinden ne öğrenilebilirse kişinin yanına kâr kalacak bu birikimin bir hazine niteliğinde olduğuna işaret eder. Aynı zamanda bu rüya ilme, fenne ve diğer aklî bilimlere merak duymaya, kişinin hayatını etkileyecek kararlara imza atarak önemli gelişmelerin önünü açmaya alamettir.”
Suudi Amerika’da bu çok ani ve çok sarsıcı gelişme yaşanınca, sonra sıra Türkiye’ye gelmiş rüyada… İkinci bir ani gelişen ve çok ses getiren gelişme olacak. O gelişme, Suudi Amerika’daki mesele ile alakalı/bağlantılı olacak ama bu defa ani gelişmenin merkezi Türkiye olacak.
Akademi Dergisi:
Anlatması çok uzun, hem de çok karışık ve herkesin anlayamayacağı meseleler. Ben sonucu da açıkça yazayım, şu yukarıdaki rüyanın ikinci kısmı da başlamış olsun…
Hem cinler, hem uzaylı insanlar da çalıştırılarak, çok yüksek teknoloji kullanılarak, hayran bırakacak bir mimariyle ve sanatla inşa edilen gerçek Mescid-i Aksa, çok çok büyük ihtimalle şu siyah çember içine aldığım alanın bir yerinde…
Gerçek Mescid-i Aksa’nın, o siyah çember içindeki alanın, Üsküdar ilçesi sınırları dahilinde kalan kısmında olması ihtimali, Kadıköy ilçesi sınırları dahilinde kalan kısmında olması ihtimalinden çok daha yüksek. Yine de bu, henüz kesinleşmiş bir bilgi değil. Lakin çok çok yüksek bir ihtimal…
İblis ve ona tabi olmuş uzaylı Deccal sistemi, gerçek Mescid-i Aksa’ya inat, onun çok yaklaşık olarak karşısına düşen tarihi yarımdaya Ayasofya’yı yaptırmışlar. Onu da kata, katıştıra, uydura uydura kutsallaştırmışlar. Arada bir de İstanbul’un fethi diye tiyatro sergiletmişler. Hz. Mehdi tarafından fethedilecek İstanbul’u, numaradan kendi adamlarına feht ettirerek de hadislerde belirtilen şeylerin yaşanmasını önlemeye, kaderi bozmaya çalışmışlar.
Biz de Ayasaofya hakkında kandırılan kişilerdendik ama her ne vakit bir şeyin yanlış olduğunu anlasak, ne kadar sarsıcı olursa olsun, o yanlışlardan dönük. Dürüstlüğün gereği bu…
Hz Mehdi, bu şehri, binlerce sene sonra İblis’in hakimiyetinden/elinden alacaksa ki alacak, o halde kesin olan şey şu ki İblis’in hakimiyet sembolü olan Ayasofya yıkılacak, gerçek Mescid-i Aksa meydana çıkartılacak.
Sonra yine başkenti İstanbul olan bir dünya devleti sistemi tesis edilecek.
Sadece Ayasofya değil, sahte Kabe de yıkılacak ve gerçek Kabe meydana çıkartılacak.
Hadis meali: “Kâbe’yi, kısa/cılız bacaklı bir Habeşli yıkar.”
(bk. Buharî, Hac, 47,49; Müslim, Fiten, 57-59).
Rüyada Resim Çektirmek
Rüyada resim çektirmek, gizli bir düşmana delalet eder. Rüya sahibinin dost sandığı sinsi bir düşmanı olduğuna ve yüzüne gülüp aslında arkasından kuyusunu kazmaya çalıştığına tabir edilir. Bu kişi rüyada resmi çeken kişi olarak değerlendirilir.
Rüyada Resim Çekmek
Rüyasında resim çektiğini gören kişi, öğreneceği bir bilgi hakkında çok şaşıracak tabir yerindeyse küçük dilini yutacak demektir. Bu bilgi muhtemelen önemle herkesten saklı tutulmuş kişisel bir bilgidir.