Türkiye, Suriye’nin topraklarında, terörle mücadele etmedi, etmiyor. Etseydi, YPG, DSG, PKK, Nusra, ÖSO ve isim değiştirip duran diğer terör örgütleri, şimdiye çoktan yok olmuşlardı.
Orada terör, katliam, zulüm, yağma, sömürme, kaçakçılık kalmamıştı. Orada ABD, Rusya ve diğerleri de kalmamıştı. Hemen devamında da hem Suriye, hem Türkiye beraberce ve hızla güçlenmeye başlamıştı.
Hain Ankara hükumeti, terörle mücadele etmek yerine, İngiltere’nin, İsrail’in, ABD’nin, Rusya’nın ve bilinen diğer sömürgeci ülkelerin kuklası olarak Suriye’de bulundu, bulunuyor. BOP diye üzeri örtülen Büyük İsrail Projesi tamamen sonlanmasın, İstanbul’dan son darbeleri de almasın diye hala direniyor ve Suriye’den çıkmak istemiyor.
Suriye’de böyle sorunlar yoktu. Suriye’yi bu hale getiren zaten Ankara hükumetleri… Ve onu maşa olarak kullanan malum ülkeler, çevreler. Bunlar, en başından itibaren Suriye’de insan, organ, uyuşturucu, silah, petrol, maden kaçakçılığı için de bulunuyorlar. Kendilerini riske atmayarak Ankara maşasını öne sürüyorlar. Ankara, şu anda da Suriye’de o vahşi ülkeler, milletler için bulunuyor. Devletimizin bütün kurumlarını ve ordumuzu da bu lanetli işlere alet ediyor. Göçmen politikası da tamamen o ülkelerin menfaatlerine göre şekilleniyor.
Bu nedenle de Türkiye’nin başına belalar, sorunlar yağmaya devam ediyor. Kimsenin ettiği yanına kalmıyor. Bu akıl almaz vahşete, hukuksuzluklara, şeytanlıklara gerekli tepkiyi göstermemiş olan Türkiye’deki yığınlar bu sebeple de belalar içinde inlemekteler. Şu seviyedeki mali kriz bile çok büyük bir musibettir. Lakin Türkiye’de daha çok sayıda ve hepsi birbirinden vahim musibetler bir arada yaşanıyor.
Türkiye, başka ülkelerin ve başka dinlerin mensuplarının menfaatlerine göre bir siyaset izlemeyecek. Suriye’den çıkacak. İktiza ediyorsa, daha sonra, gerekli şartları da ayarlayarak, gerçekten terörü, zulmü ve örtülü işgali bitirmek için Suriye’ye girecek. Bu uğurda gerekiyorsa aynı anda Rusya, ABD ve İran ile harp edecek. Danışıklı da dövüşmeyecek, gerçekten harp edecek. Hatta gerekiyorsa dünya savaşını (armagedonu) çıkartacak. Zaten şuradan şuraya gidecek halleri bile yok, hepsi batak, bitik… Çıksın o büyük harp ve son darbeleri de bir an evvel alsınlar.
Türkiye, gireceği böyle bir harpte kesinlikle tek başına kalmayacak ve gerçek müttefikleri de olacak.
Hain Ankara hükumeti, istediği yöne gitmeyi tercih edebilir. Tercihlerine göre de sonuçlarını yaşar. Lakin Türkiye’nin yol haritası belli. Gerçekten hür bir ülke gibi yoluna bakacak.
On milyonun çok üzerindeki bedavacıların, vatansızların tamamını, bir iki hafta içinde sınır dışı edecek.
Onların nerelere gittikleriyle, başlarına ne geldiğiyle ilgilenmeyecek. İsterlerse hepsi doğuya ya da hepsi batıya ya da hepsi güneye gitsinler. İsterlerse ayrı gruplar halinde başka yönlere gitsinler. Tamamen kendi tercihleri… Kendileri güzelikle çıkmayanlar, hangi taraftan Türkiye topraklarına girdilerse, oradan dışarı atılacaklar. Türkiye’nin, bunları sınır dışı ettikten sonra başlarına ne geleceği ile ilgilenmek gibi bir mesuliyeti de yok.
Bunu hızlıca, çok çok kısa sürede ve gerekiyorsa sert tavırlarla yapan Türkiye, hemen ardından Suriye’den askerlerini de diğer bütün resmi ve gayr-i resmi görevlileri de çekecek. Bunu da şaşırtacak kısa sürede yapacak. Suriye için, BOP için bundan sonra bir kuruş dahi masraf edilmeyecek.
Suriye’den çekilmeyen taraflar da kendi sonlarını hazırlamış olacaklar.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi