Siyaset

Ben cani değilim

Sizin tabirinizle ifade etmek gerekirse, şiddet yanlısı da değilim. Lakin ben adilim…

Masuma dokunmam. Masumun dinine, diline, kültürüne, cinsiyetine bakmam, masum olup olmadığına ve mazlum olup olmadığına bakarım.

Suçlunun da dinine, diline, kültürüne, cinsiyetine, hangi ideolojiye bağlı olduğuna, hangi kesimden olduğuna bakmam. Babamın oğlu bile olsa, hatta babam bile olsa, haksız/hukuksuz şekilde asanı asarım. Keseni keserim. Boğanı boğarım. Yakanı yakarım. Kana kan, göze göz, dişe diş…

Bundan rahatsız olanlar ve korkanlar varsa, akıllı olsunlar, masum kalsınlar, medeni insanlar olarak yaşasınlar. Kendilerini acayip bir konumda görmesinler. Keyfilerince insanların diline, dinine, tarihine, canına, malına, nesline/soyuna, vatanına açıkça ya da sinsice saldırmasınlar ve kimseye yanlış yapmasınlar.

Ben, kimseyi babasının, dedesinin ve atalarının suçları ile de yargılamam, cezalandırmam. Suçun şahsiliği ilkesinden taviz vermem. Kimseyi babasının, annesinin, kardeşlerinin rezil kişiler olmasından dolayı kınamam bile… Herkes kendini suçlarının cezasını çekmelidir.

Gayet sakin ve iyi niyetli biriyim ama adaletsizlik yapmam. Masumların hakkını ortada bırakmam. Ölülerin de hakkı var, öldüler diye dosyaları kapatmam.

Haksızlık, zulüm, eziyet, işkence, cinayet, katliam, insani ve vicdani/dini hakların gasp edilmesi, devlet gücü ele geçirilecek mi yapılmış… Fark etmez, “Devlet yaptı, konu kapandı” demem. O anlarda devlet kimdi, kimin, kimlerin elindeydi, ona bakarım ve yine de susmam. Yaşanmamış saymam. Bu dünyada hesabı sorulabilecek şeyleri ahirete asla bırakmam.

Şu hayatta en sevmediğim ve tahammül edemediğim şey samimiyetsizliktir, iki yüzlülüktür. Hiçbir sebeple samimiyetten ayrılmam ve ayrılanı adamdan saymam. Etrafımda tutmam.

Çok kişinin kanına girdim, hala giriyorum. Öldürülmesine sebep olduğum insanların ve cinlerin sayılarını bilmem mümkün değil, o kadar çoklar… Bundan sonra da kısa sürede katlanarak artacak bu sayılar… Lakin hiç vicdani sızı duymuyorum. Çünkü bu güne kadar tek masuma bile zarar vermedim ve hala vermiyorum.

Eden buluyor ama o kadar adileşmişler ki kendilerinde kabahat kabul etmiyorlar. Pisliğe sarmışlar ama alemin en aydın, en çağdaş kişileri olarak görüyorlar kendilerini… Sonra onların kafasında ben cani, ben acımasız, ben barbar sayılıyorum.

Hayal dünyasında yaşıyorlar. Bilerek, isteyerek, farkında olarak kendilerini kandırıyorlar. Çünkü nefislerinin elinde şeytanlaşıyorlar. Çünkü dürüst olurlarsa makam, rütbe, para, itibar kaybedecekler. Düşmanlar kazanacaklar, aileleri tarafından bile dışlanacaklar. Çok çileler çekecekler. Bunu yapmak yerine, şeytanlaşmayı ve şeytanlaşmışlarla beraber iş tutmayı tercih ediyorlar. Dürüstleri, masumları, iyi insanları ezip geçmeyi tercih ediyorlar. Gerçeklerin ne olduğunu, o hayatın sonunun nasıl olacağını, yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını kendileri de çok iyi biliyorlar ama rollerini oynamaya devam ediyorlar.

Ahirette, o büyük mahkemede ve cehennemde, sistem onların kafasındaki şeytaniliğe uygun şekilde işlemiyor. Çünkü orada da adalet var. Bazıları daha şimdiden, oranın sistemini zulüm, haksızlık, eziyet olarak görmek ve göstemek istese bile…

“İmdi… Beni şedid, beni zalim ilan edecekleredir sözüm.”

“Bilesiniz ki adaletin kılıcının sizde hakkı vardı, ben yalnızca onu aldım.” (“Zamanın İskender’i”, “Zamanın Zülkarneyn’i” manasına kullanılmış.)

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir