Dini Meseleler

Bütün bu yaşananlara Hz. Mehdi sebep olacak

Dünyada afetler sadece yerin üstünde yaşanmıyor. Yerin altında da afetler bitmek bilmiyor. Yerin altındaki şehirler, çok kötü hallerdeler. Sorunları her geçen gün artıyor, yayılıyor ve uzaylı insan türlerinin çaresizlikleri de giderek artıyor.

Çünkü dünya genelinde iklim dengeleri normal haline dönüyor. Binlerce yıldır dünyaya kesintisiz olarak uygulanan suni manyetik müdahaleler, elektromanyetik müdahaleler, artık tam istedikleri gibi yapılamıyor. Bu da dünyanın her yerinde iklimlerin normale dönmesine sebep oluyor. Bu normale dönme işi, bir anda ve sakince olamıyor ve türlü afetler yaşanarak oluyor. Zaten hale uzaylı türler, dünyanın iklim dengesi normale dönmesin diye uğraşıyorlar, mücadeleyi bırakmadılar.

Daha önce ilan etmiştim. Bazı yer altı şehirlerinin deniz suları ya da karaların altındaki yer altı suları ile dolmasını sağlayacağımı… Bunlar son zamanlarda arttı. İçine su ve çamur dolmuş, berbat hale gelmiş yer altı şehirleri var.

Sorunları o kadar sıklaştı ki bizdeki orman yangınlarına benzer yangınları bile sık yaşıyorlar. Yerin altındaki şehirlerde biriken zehirli gazları, dünya insanlarının dikkatini çekmeden hızlıca atmosfere salmak için, Kanada başta olmak üzere pek çok yerde devasa orman yangınları çıkartıyorlar. Bazı ülkelerde ise tuhaf, daha önce görülmemiş şekilde kum fırtınalarına sebep oluyorlar. O fırtınaların arasında zehirli gazları atmosfere salarak sorunları aşmaya çalışıyorlar. Dünya insanları, kum fırtınasında farklılıklar olduğunu, her yeri kötü kokuların kapladığını anlıyorlar ama basında, medyada yeterince yer bulmuyor. Devletler/hükumetler de üzerlerine düşeni yapmıyorlar, araştırmıyorlar. Sosyal medyada paylaşılması ile kalıyor.

Peru devleti, sebebini anlayamadıkları ve insanların beyinlerini vuran bir hastalık gerekçesiyle olağan üstü haline geçti. Ne yaşadıklarını bile anlamış değiller. Tıbbı bir tanı/isim uyduruyorlar şimdilik…

Biliyorsunuz, Peru da işaretlediğim, çembere aldığım bölgenin hemen dibi… O çembere alınan bölgeden etrafa doğru da sorunların yayıldığını artık herkes anlamaya başladı. Ayrıca hep yazmıştım. Peru’nun altında devasa uzaylı şehirleri var. Peru denilen sonradan kıtaya eklenen bir toprak parçası… Peru’nun büyük çoğunluğunun çöl halinde kalmasını isteyenler de uzaylı türler.

Güneş ışınları gün boyunca kumlara düşüyor, kumlar ısınıyor ve nasıl yapıyorlarsa yapıyorlar, o sıcak kumlardan enerji üretebiliyorlar, yer altı şehirlerine aktarıyorlar. Ayrıca kumlar sayesinde, oralarda dünya insanları barınamıyor, uzaylı türlerin kafaları rahat oluyor. Lakin şimdilerde uzaylı türlerin sistemleri de rahatları bozuluyor. Böyle olacağını da son yıllarda tekrarla yazdım. Yerin üstünü cehenneme çeviren hiç kimse ve hiçbir topluluk, yerin altında da üstünde de rahat içinde yaşayamayacak.

Peru’da yerin üstüne yaşanmaya başlayan beyin sorunları, çoktan yer altı şehirlerinde yaşanmaya başladı. Ölülerinin sayısı belirsiz. Nüfusunun epeyi kısmı kısa sürede ölmüş ve buna teknoloji ile bile mani olunamamış yer altı şehirleri çok sayıda…

Hususiyle o hayvan gibi tavırları olan, hiç acıması olmayan yeşiller (reptilian denilenleri) adeta kıran girmiş gibi öldüler. Yer altı şehirlerindeki hastahaneleri de aciz kaldı.

Şimdiden sonra buzullar daha da hızla eriyecek, çöller yeşerecek, denizler ısınacak ya da bazı denizler soğuyacak, deniz akıntıları değişecek. Rüzgarların ve yağışların bilinen dengeleri/rutini de değişecek. Bu süreç toplu ölümlere sebep olmaya devam edecek. Çok yakın gelecekte önce kıtlığa da sebep olabilir ama süreç boyunca neler yaşanırsa yaşansın, sonunda düzene girdiğinde dünya adeta fabrika ayarlarına geri dönecek.

Deccal’ın, istediği yerde yağışa, ekine, berekete sebep olabildiği ve istediği yerde kuraklığa sebep olabildiği hadislerde anlatılmış. İşte Deccal’ın o sistemi de tamamen yıkılmış olacak. Zaten Maraş’ın altındaki yer altı şehrinde patlayan suni güneş de dünyanın ikliminin suni şekilde ayarlanmasını sağlayan koca sistemin bir ayağı idi. Tek onun patlaması ve oyun dışı kalması bile bu sisteme büyük bir darbe oldu.

Bunu tekrar tekrar yazdım ama hala anlamamış gibi davranmak isteyenler var. Bundan sonra dünya genelinde bu sorunlar, bu tuhaflıklar, bu aşırı yağışlar, bu fırtınalar, bu heyelanlar bitmek bilmeyecek. Hatta hiç yanardağ olmayan yerlerden lavlar fışkıracak, Maraş’ta olduğu gibi deprem denemeyecek şiddette sarsıntılar devam edecek.

Daha açığını da yazıyorum: Kur’an ayetlerinde haber verilen o “beklenen saat”, dünyanın normalleşmeye çalışması sırasında dengenin çok ileri seviyede kaçtığı saat olabilir. İnsanlar yaşanan afetlerin büyüklüğünü, kapladığı alanları, ölü sayılarını ve dünya genelinde peş peşe yaşandığını görünce “Ne oluyor, kıyamet mi kopuyor” demeye başlayabilir.

Bütün bu dengeler, dünyanın çekirdeği ile alakalı. Çünkü dünyanın çekirdeği tabii manyetik alan oluşturuyor ve dünyadaki hemen her şeyin temel dengesi bu tabii manyetik alan.

Bu manyetik alana suni manyetik alanla yani elektromanyetik alanla hep müdahale edildi, ediliyor. Yer altı şehirlerinde bulunan ve dünya genelinde manyetik alan düzenlemesi yapan ve bu yolla iklimleri suni şekilde ayarlayan sistemler bozuldukça, patladıkça, dünyadaki afetler daha da artacak.

Eş zamanlı olarak yer altı şehirlerinde de artacak. Çünkü oralarda çok daha gelişmiş teknolojiler ve devasa sistemler kullanılıyor. Manyetik alan bozulunca, onların sistemleri de sağlıklı işlemez olacak. Bu da belki hadislerde haber verilen yere batmaların arka plandaki sebebi olacak. Yer altı şehirlerinin çatıları çökünce, yer yüzünde de devasa alanlar saniyeler içinde yüzlerce ya da binlerce metre yere çökecek.

Benim anladığım kadarıyla en az beş bin senedir İblis’e ve çetesine yani bu günkü tabirle Ankebut Ağına, “Bekleyin, beklenen o saat gelecek. Sizin kahroluşunuz, yok oluşunuz, helak oluşunuz ve sisteminizin çöküşü ahir zamanda gerçekleşecek. O gün, o kadar dehşetli bir gün olacak ki kıyamet kopuyor zan edilecek. Sizin sisteminize sorunsuzca ayak uydurmuş ve yoldan çıkmış kalabalıklar da sizler de beraber helak edilecek. Çünkü bunun böyle olması için müslümanların sebeplerine riayet etmesi, ahir zamana denk gelecek” denilmiş.

Bir ihtimal daha var ve daha önce onu da yazmıştım. İnsan yaratıldıkları halde, insan olmayı adeta ayıp, kusur gibi kabullenen… Kendilerini insan üstü bir şey zan eden… Kendilerini İblis’in evladı zan eden dünyalı ve uzaylı insan şeytanları, gün gün daha da köşeye sıkıştıkça…

Her gün biz insanlar karşısında daha da aciz düştükçe…

Dünyayı çevreleyen manyetik koruma kalkanını (Van allen kuşağını) dağıtacak çılgınca teknikler deneyebilirler. Büyük risklere girebilirler.

Bu sırada dünya dışından da teknik destek alabilirler. Uzayda çok sayıda bulunan ve sık sık güneşimizin dibine kadar girerek enerji depolayan suni gezegenleri de bu işte kullanabilirler. O manyetik koruma kalkanına, tek seferde devasa bir enerji şokunu, dünyanın dışından, suni gezegenler üzerinden atabilirler. Bu da dünyanın çekirdeğiyle birlikte her yerinin bir anda devasa şiddette sarsılmasına sebep olabilir.

Neticesi olarak dünyanın her yerinde eş zamanlı olarak devasa afetler üst üste yaşanır. Bir gün içinde bile üç beş milyar dünya insanı ölür. Milyarlarca da uzaylı insan yer altı şehirlerinde ölür.

Ayette geçen “Yerin ağırlıklarını atması” ifadesi ile belki de dünya genelinde milyarlarca gereksiz dünyalı ve uzaylı insanın öldüğü yer sarsıntıları ve yere batmalar kastediliyordur.

Ya da aynı anlarda dünyanın her yerinden lavların yer yüzüne taşması, akması ve kıtaların çoğu yerinin lavlarla kaplanıp sonra soğuyarak taşlaşması da kastediliyor olabilir.

Ne olursa olsun, Kur’an-ı Kerim’e ve peygamber efendimize inanan biz müslümanlar için kesin olan şu ki bütün bunlara, en temelde bir tek dünya insanı, hz. Mehdi sebep olacak. Her ne olacaksa, onun mücadelesi sebebiyle olacak.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir