1915 zorunlu Ermeni tehciri yaşanmadan hemen önce, Ermeniler altınlarını ve diğer ziynet eşyasını aceleyle gömdüler mi?
O değerli madenler daha sonra gömüldükleri yerlerden çıkartıldılar mı?
Dünyanın genelinde var olan, tedavülde olan ya da bir yerlerde saklanmakta olan yüz binlerce ton altın var.
Ondan çok daha fazlası yer altı uzaylı şehirlerinde var mı? Altın haricinde, başka başka kıymetli madenler de var mı?
Yer altı uzaylı şehirleri imha edilince, çatıları başlarına çökünce, kör kuyulara dönmüş olan o çökük şehirlere bir şekilde girilecek mi, değerli madenler de yer yüzüne çıkartılacak mı?
Yer, içindeki ağırlıkları dışarı atacaksa, hz. Mehdi’nin para/sermaye sorunu olacak mı?
O şehirlerin çatıları başlarına çökerken, yer yüzünde de çok ama çok geniş alanlar, şehirler hatta belki de ülkeler yere batacaklar. On milyonlarca bina, sayısız daire, akıl almaz maddi kıymetler, değerli takılar da toprağa karışacaklar. Türlü madenlerden imal edilmiş ve günlük kullanılan eşya da toprak içinde kalacak. Sadece hurdaların çıkartılıp yeniden işlenmesi bile devasa bir hazineye dönüşecek. İş yer altı şehirlerindeki varlıklara gelmeden önce, sadece bunlar bile çok büyük bir hazine olmayacak mı?
Hz Mehdi, Karun’un hazinelerini bile çıkartacaksa ki çıkartacak, üstüne bir de yer altı şehirlerindeki veya yer yüzü şehirlerindeki zenginlikleri eline alacaksa ki alacak, yetmeyip bir de dünyanın her yerinde madencilik yapacaksa ki yapacak, o halde dünyada ondan daha zengin biri kalabilir mi?
Böyle bir zenginlik, böyle bir hükümdarlık, hz Zülkarneyn’e, hz Süleyman’a bile verilmiş mi?
Evvel geçen alimlerin bazı kitaplarında hz. Zülkarneyn’den bahsedilirken neden “Kahtani” denilmiş?
Hz. Mehdi için de hadislerde “kahtani” denilmiş. Bundan, ikinci bir Zülkarneyn geleceğini ve onun hz. Mehdi olduğunu mu anlamalıyız?
Arap lisanı ve kültürü üzerine çok ileri seviyede çalışmalar yapmış olanlara “Kahtani denilince neler anlamalıyız, mana nerelere gider?” diye sormanızda fayda yok mu?
Bence hala bazılarınız, çok kısa bir süre sonra, dünyanın bir anda nasıl sıçramalar yapacağını, nerelere geleceğini idrak edemediniz.
Hala İblis’e, büyüye, ayine, sapıklığa, LGBT’ye, çıplaklığa, alkole, uyuşturucuya, kara paraya, insan ve organ kaçakçıllğına, masonluğa, İsrail’e kafayı takmışsınız, boş boş savruluyorsunuz sahada ama bir şey yaptığınızı, bir mücadele verdiğinizi zan ediyorsunuz.