Bu kuru kalabalık bu kanalda hala niye duruyor, ben anlamıyorum.
Lanetler edildiğini bile görüyorlar da gayrete gelmiyorlar. Bana sözlü karşılık da vermiyorlar. O halde burada niye kalabalık yapıyorlar?
Eskiden beri hep yaptığım gibi, topluca kovmam mı lazım?
Kalabalık dedim de aklıma geldi. Gördüğüm son rüyalardan birinde yine tren istasyonundaydım. Ara sıra kendimi tren istasyonunda görürüm rüyalarımda… Rüyamdaki tren istasyonunda öyle bir kalabalık vardı ki mahşer yeri gibi…
Ben istasyonun peronunun bir ucunda yürürken “Bu nasıl bir hal böyle, azıcık kıpırdansalar bile çok sayıda kişi raylara düşecek, trenlerin altında kalacak” diyordum içimden…
Sonra iki yönden aynı anda trenler geldi. İki tren de yenice, güçlü, bakımlı, temizdi. Birinin rengi bordoya yaklaşan kırmızı renkteydi. Kapıları bile çok başkaydı. Kapıları açılınca, sanki kapının bulunduğu yanının/duvarının tamamı açılıyordu. İçi de dikkatimi çekti. Taban ve tavanı dahil, içinin tamamı paslanmaz metal malzeme ile kaplanmıştı.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi