Türkiye’de besiciler ve çiftçiler birleşerek Tarım ve Orman Bakanlığını dava etmeliler. Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmalılar. Türkiye’de hayvancılığı mahveden bulaşıcı hastalıklar, milletten gizlene gizlene yurt dışından getirilen hayvanlardan bulaştı, bulaşıyor. Bakanlık bunu biliyor ve umursamıyor. Ayrıca, bulaşıcı hastalıklarla yurt içinde mücadelede de bakanlık mesuliyetlerini gerçekten yerine getirmedi ve getirmiyor. Türkiye vatandaşları arasında, kurbanlıklarını kestikten sonra, hayvanın ileri seviyede hastalık/lar yaşamakta olduğunu görenlerin sayısı da çok çok fazla. Bu kişiler de Tarım ve Orman Bakanlığını dava etmeliler. Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmalılar. Çünkü bakanlık, hem gerekli eğitmeyi vermediği için, hem gerekli denetlemeleri gereğince yapmadığı için, hem yurt dışından hastalıklı hayvanları yurt içine çektiği için, hem milletten gizli gizli işler çevirdiği için, bütün bu maddi ve manevi zararlara, öncelikli olarak sebep olan taraf… Bu kadar vergiler toplanıyor, bu kadar kamu imkanları bakanlığa veriliyor, seferber ediliyor ama pazarlarda satılan kurbanlıkların hasta mı sağlıklı mı olduğunu bile denetlemiyorlar. Var mı böyle bir keyif… Hukuken de vicdanen de sorumlular ve yargılanmalılar. Kanunlar ve cezalar, sadece vatandaşların nizamını sağlamak için değil, kamu kurumlarının nizamını sağlamak için var. Büyük hayvancılık işletmeleri de bu süreçten ötürü büyük zararlar yaşadılar, yaşıyorlar ve onlar da bakanlığı dava etmeliler. Hatta herhangi bir vatandaşımız dahi bakanlığı dava etmeli. Çünkü bu kadar kasıtla, umursamazlıkla, hukuksuzlukla, Türkiye’de hayvancılığı da ziraatı da mahvettiler. İnsanlar sağlıklı et ve ziraat mahsülü bulamadığı gibi, uygun fiyata da bulamıyor. Sadece Tarım ve Orman Bakanlığının umursamazlığı, yer yer de kasıtlı ihanetleri sebebiyle, Türkiye genelinde bütün vatandaşlar devasa sorunlar yaşıyorlar. Gün geçtikçe de sorunlar ve zararlar büyümeye devam ediyor. Bu kadar geniş bir kitle, yayıncılık ve sosyal medya imkanları ile de hak arayışı sergilemeli. Devlet, devlet olmaktan çıkartılmış ve keyfe göre kullanılır olmuşsa, başka devletlerin menfaatine göre kullanılır olmuşsa, orada sorunların, zararların sonu hiç gelmez. Buna biraz daha göz yumulursa, Türkiye’de hiç kimsenin hiçbir işi yolunda gitmez. Sayısız işletmeler batar. Sayısız besiciler ve çiftçiler batar. Sayısız insan gıda güvenliğinden uzak, aşırı risk altında ve aşırı hayat pahalılığı içinde yaşamak zorunda kalır. Sağlıklı beslenme imkanları kalmamış olur. Devamında türlü hastalıklar ve bunlar nedeniyle yüksek sayıda ölüm vakaları da yaşanır. Bakanlık bunlardan dahi sorumludur. Bakanlık ise orası, hukuk tanısın, mesuliyetlerini bilsin ve yerine getirsin. Değilse yıkılıp gitsin, boşuna vergilerimizi israf etmesin. Oraya bir ihtiyar heyeti atansa, onlardan bin kat daha iyi idare ederler bu işleri… Hiç değilse bu kadar açıkça ihanetler etmezler, kasıtlı zararlar vermezler, oyalamazlar, gizli gizli işler çevirmezler. Şuraya bir bakın, milletin kurban bayramı bile zehir oldu. Senede bir et yiyeceğine sevinen çocuklar ve yetişkinlerden bir kısmı da sükut-u hayale uğradılar. En kötüsü de şu ki önümüzdeki günlerde ve aylarda Türkiye genelinde görülecek hastalık yoğunluğuna bakın. O hayvanları yiyen bir millet, hastahanelerden çıkamaz, eczahanelerden çıkamaz, sağlıklı kalamaz.
Açın kardeşim açın, tazminat davaları açın… Devlet sizsiniz, neyden çekiniyorsunuz? Gidin çatır çatır alın hakkınızı, tazminatlarınızı… Üç tane masondan, satanistten, kripto kimlikli hainden mi korkuyorsunuz? Onların gerçekte ne kadar aciz, korkak, zavalllı, her gün panik halde yaşayan kişiler olduğunu bilmiyorsunuz. Şu yazımı gördüklerinde bile çökmüşlerdir. Hayvanlara dayatılan sözde aşılarda da türlü oyunlar çeviriyorlar, vurgunlar vuruyorlar. Gerçek aşılar vurup vurmadıkları bile şüpheli. Bazı hayvan ilaçlarında da kasıtlar var. Bunların hepsi için bakanlığa ayrı ayrı tazminat davaları açmak hakkınız. Bütün bunları bilmek, öğrenmek, denetlemek sizin sorumluluğunuz değil, bakanlığın sorumluluğu… Siz bakanlığa uydunuz, dediklerini yaptınız ama işte battınız. Çünkü onlarca kısımda ya umursamazlık var ya da kasıt var. Siz batarken onlar sizin üzerinizden vurdukları paraları paylaşıyorlar, bir kısmını masonlara, bir kısmını yabancı devletlere gönderiyorlar. Siz ayağa kalkmayın da yurt dışından daha fazla hayvan satın alınsın, et ve süt ürünleri satın alınsın, ziraat mahsülleri satın alınsın diye mücadele ediyorlar. Topraklarınız elinizden alınsın, yabancılara peşkeş çekilsin diye mücadele ediyorlar. Kaç senedir yazıyorum, Türkiye’yi kasten mali krizlerde tuttular, tutuyorlar. Bu, diğer ülkelerin ve milletlerin menfaatine olduğu için böyle yaptılar, yapıyorlar. O halde gerekiyorsa milyon kişi bir araya gelin. Dernekleşin, sosyal ağlarda devleşin. Davaları davalar üstüne açın. Hukuksuz şekilde kapatmak istediklerinde o davaları, yeri göğü hukuk çerçevesinde kalarak yıkın. Kim o İngiltere, kim o İsrail, kim o ABD? İktidardakilerin tasmalarını ellerinde tutanlar, size hiçbir şey yapamazlar. Yeter ki bir ayağa kalkın, örgütlenin, haklarınızı bilin ve mücadele verin.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi